Mesleki eğitim ne kazandırır?
Doç. Dr. Rana Atabay Kuşçu / İstanbul Medipol Üniversitesi / Sosyal Bilimler MYO Müdürü
İnsanlık, Mart 2020 itibariyle Covid-19 pandemisiyle ortak mücadele kararlılığını gösterdiğinde, en büyük soru işareti aynı cümlenin sonuna geliyordu: “Yarın ne olacak?” Bir yandan dijital dönüşüm, bir yandan teknolojik gelişim, bir yandan da acımasızca zarar verdiğimiz doğadan yapıcı çalışmalarla özür dileme süreci, yaşamın her alanında sorgulamalar başlattı. Süregelen sorgulamaların belki de birincisi olan eğitim, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları içinde en öncelikli başlıklardan biri.
“Ara değil aranılan eleman”
Ahilik geleneğini yaşayan tek ülkeyiz. Oradan bugüne taşıdığımız usta-çırak öğretisi, mesleki eğitim anlayışının da temeli. Zaman içinde her alanın kendine uygun, gerekli ve destekleyici eğitim biçimleri de ortaya çıktı.
20’nci yüzyılın sonlarında dijitalleşme, teknolojik gelişme ve kentlere göçün yoğunlaştığı süreçte demografik yapıda da önemli gelişmelere yol açtı. Eğitim de buna göre şekillendi. 2000’li yıllarla, mavi yakalılar, mesleki eğitimin ödülü olarak iş dünyasında, üretim ve hizmette yerlerini almaya başladı; ‘ara değil aranılan eleman’ olabilmeleri için, önce kendilerinin buna ikna olması gereken bir sürece girildi.
Genç istihdamı,işsizlik ve TVET
UNESCO 2016 verilerine göre, emek piyasasına her yıl giren 40 milyon yeni genç işsizi ve 73 milyon mevcut genç işsizi eritmek için 2026 yılına kadar, en az 475 milyon yeni işe ihtiyaç var. Teknik ve mesleki eğitim ve öğretim (TVET) ise genç işsizlik sorunuyla savaşan ülkelerin önemli destek kaynağı olarak öne çıkıyor. TVET, gençleri serbest meslek becerileri de dahil olmak üzere iş dünyasına erişim için gerekli becerilerle donatabilir; şirketlerin ve toplulukların değişen beceri taleplerine yanıt verme yeteneğini geliştirebilir, üretkenliği yükseltebilir ve ücret seviyelerini artırabilir.
Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları 4. Başlık: Nitelikli eğitim ve öncelikleri
UNESCO; UNICEF, Dünya Bankası, UNFPA, UNDP, UN Women ve UNHCR ile birlikte, 2015’te 160 ülkeden bin 600’den fazla katılımcıyı Güney Kore’nin Incheon kentinde 2030 - Dünya Eğitim Forumu (Eğitim 2030) için bir araya getirdi. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın dördüncü başlığı ‘Nitelikli Eğitim’in hedefi ‘herkes için kapsayıcı ve adil bir nitelikli eğitimi sağlamak ve yaşam boyu öğrenim fırsatlarını özendirmek.’ Bu hedefle uyumlu Incheon Deklarasyonu’nda (Eğitim 2030), TVET öncelikleri şöyle sıralanıyor:
• Uygun fiyatlı
• Kaliteli
• Teknik ve mesleki becerileri geliştirici
• İnsana yakışır istihdam sağlayan
• Girişimciliği destekleyen teknik ve mesleki beceri edindiren
• Cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldırmayı destekleyen
• Korunmaya muhtaç kişilere erişim sağlayan
MYO: Meslek Yüksekokulu / Mavi Yakalı Okulu
Meslek Yüksekokulları (MYO) sanayi, ticaret ve hizmet sektörlerine yeterli bilgi ve beceriyle donanmış ara eleman yetiştirmek amacıyla kurulmuştur. 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun üçüncü maddesi (ı) bendi gereğince Meslek Yüksekokulu, ‘belirli mesleklere yönelik nitelikli insan gücü yetiştirmeyi amaçlayan, yılda iki veya üç dönem olmak üzere iki yıllık eğitim-öğretim sürdüren, ön lisans derecesi veren bir yükseköğretim kurumu’dur.
Adı geçen kanunun 20’nci maddesi, ‘Yüksekokullar’ başlığıyla ayrılmış, ancak üçüncü maddede tanımı yapılan Meslek Yüksekokulları için ayrı bir başlık tanımlanmamıştır. 20’nci madde, Meslek Yüksekokulları için de uygulanmaktadır.
Kanunda tanımı yapılan Yüksekokul, dört yıl süreli eğitim birimidir. Oysa, yukarıda tanımı verilen meslek yüksekokulları iki yıl sürelidir ve uygulama esasına dayalıdır. Dört yıllık eğitim içeriğinden yasal olarak ayrılamadığı, ayrıca ve münhasıran tanımlanmadığı için Meslek Yüksekokullarının kimi yapısal sorunları, palyatif çözümlere yöneltmektedir. 2017 yılında Yükseköğretim Kurulu (YÖK) bünyesinde oluşturulan ‘Meslek Yüksekokulu Koordinasyon Kurulu’, eksikliği gidermiş gibi görünmekle beraber, yasal düzenlemeler tamamlanmamıştır.
İşveren beklentisi / İstihdam çelişkisi
Türkiye’de işverenler, ihtiyaç duydukları bilgi ve beceriye sahip nitelikli ara eleman temini konusundaki sıkıntılarını sıkça dile getirmektedir. Öte yandan, yüzde 26’lık genç işsizlik oranı, iş dünyasıyla mesleki ve teknik eğitim alan Meslek Yüksekokulu mezunlarının da buluşmasının yeterli düzeyde olmadığı savını ortaya koymaktadır. Meslek Yüksekokullarının ayırıcı eğitim unsurlarından biri, staj ve istihdam olanaklarının üretilmesine yönelik müfredat/program hazırlığıdır. ‘Üniversite-sanayi iş birliği’ olarak anılan bu süreç, sektörlerin ihtiyaçlarını gözeterek düzenlenmektedir. Bu sürecin devamlılığı, en az niteliği kadar değerlidir. Meslek Yüksekokullarını, Mavi Yakalı Okulu olarak benimsemek, öncelikle iş dünyasının, işverenin tavrıyla, desteğiyle gerçekleşecektir.
Mesleki eğitimin itibarı
Cleario Danışmanlık’ın İstanbul Medipol Üniversitesi Sosyal Bilimler Yüksek Okulu’nda yaptığı araştırmayla öğrencilerin mesleki yönelimleri nicel ve nitel olarak ölçüldü. Araştırma öğrencilerin, ‘ara eleman’ kavramından hoşlanmadıklarını, bu kavramın, kendilerine ve TVET’e verilmesi gereken önemi azalttığını, iki yıllık ön lisans mezunu olmanın, önlerindeki terfi olanaklarını azalttığını, düşük ücretle istihdam edileceklerini düşündüklerini, bu sebeple eğitimlerini lisans düzeyine tamamlamayı tercih ettiklerini ortaya koydu. Bu durum, sektörün ihtiyacı olan, ara(nılan) eleman ihtiyacını daha da artırmaktadır.
Mesleki eğitime Danışmanlar Kurulu katkısı
Türkiye’de, işsizliğe karşın iş dünyasının nitelikli insan gücü bulma konusunda karşılaştığı zorluk, iş gücü arzıyla iş gücü talebi arasındaki uyumsuzluğa işaret etmektedir. Bu durum esas itibariyle, mesleki ve teknik eğitimle iş dünyası arasındaki bağlantının zayıflığından ve hatta bazı alanlarda hiç olmamasından kaynaklanmaktadır.
2023 Eğitim Vizyonu kapsamında, mesleki ve teknik ortaöğretimde, sektörle yeni iş birliği yaklaşımı benimsenmeye başlanmıştır.
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), mesleki ve teknik eğitimde model oluşturabilecek okullar kurmaktadır. Bu kapsamda Ankara’da ASELSAN Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ve İstanbul’da İTÜ Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi kurulmuştur.
Yükseköğretimde ise, MYO’ların iş gücü piyasasıyla ilişkilerini güçlendirmek ve sürdürülebilir kılmak amacıyla, her üniversite bünyesinde MYO’lara yönelik bir ‘Danışma Kurulu’ ile MYO programlarının ilgili oldukları sektörle ilişkilerini artırmak amacıyla, MYO bünyesinde her bir program için bir ‘Danışma Komitesi’ oluşturulabilir. Örneğin Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu (SBMYO) için kurulacak bir danışma kurulu, üniversite-sanayi iş birliği kapsamında şunları sağlar:
• Tüm programlar için müfredat geliştirme (sektör ihtiyaçlarını gözeterek)
• Staj ve istihdam olanağı
• Sektör profesyonellerinin eğitimde yer alması
• Sektör için akademik araştırma ve analizler
• Bilgi/beceri artırıcı eğitimler (dijital dönüşüme uygun)
• Programların danışma komiteleri, aynı içeriği program özelinde gerçekleştirir, sektör temsilcilerini dinleyerek müfredat düzenlemelerine gider ve danışma kuruluna önerir.
Mesleki eğitimin geleceği
11’inci Kalkınma Planı (2019-2023) – ‘Dijital Ekonomide Meslekler ve Yetkinlikler Çalışma Grubu Raporu’ yedi hedef belirlemiştir. Bunlar; dijital ekonomiye yönelik yeni mesleklerin oluşturulması, iş gücünün bu mesleklere uyumunun sağlanması, istihdam ihtiyacını önceden belirleyecek sistemin oluşturulması, eğitim müfredatlarının bu dijital dönüşüme uyumlu hale getirilmesi, dijital ekonomide ortaya çıkan istihdam ihtiyacını karşılayabilmek için kamu-özel, üniversite-STK işbirliklerinin sağlanması gibi hedeflerdir.
Dijital teknolojilerin başarılı kullanımı, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarını gerçekleştirmede de kilit bir faktördür. Öğretim ve öğrenim, hemen hemen tüm alanlarda Bilgi ve İletişim Teknolojileri (BİT) ile ortaya çıkan değişiklikleri ve zorlukları ele almalıdır.
21’inci yüzyıl yetkinlikleri / Yeni beceri karışımları
BİT, eğitim ve öğretime evrensel erişim sağlamaya katkıda bulunmak için güçlü bir araç olabilir. Tüm vatandaşların temel BİT becerileri de dahil olmak üzere 21’nci yüzyıl becerilerine sahip olması gerekir. Ancak aynı zamanda dünyanın her yerinde uzmanlaşmış BİT becerilerine sahip nitelikli mezunlara da büyük bir ihtiyaç vardır. Bilhassa, BİT’in teknik ve mesleki eğitim ve öğretimde, öğretmeye ve öğrenmeye değer kattığı kanıtlanmıştır. Yeterince ve amaca yönelik olarak uygulanır ve entegre edilirse, BİT, marjinalleştirilmiş ve dezavantajlı gruplardaki kişilerin erişimini kesinlikle artırır.
Dijital dönüşüm, sanayide büyük veri analizleri, bulut bilişim, nesnelerin interneti, yapay zekâ, sanal gerçeklik gibi birçok yeni teknolojiyi kullanarak entegre bir otomasyon sistemi oluşturduğu için, bu teknolojileri etkin biçimde kullanabilen nitelikli insan gücüne de ihtiyaç duyulacağı açıktır.
McKinsey Global Institute (MGI) yayınladığı raporunda; otomasyon, yapay zekâ ve dijital teknolojilerin Türkiye’deki iş yaşamı ve iş gücü üzerindeki etkilerini sayısal olarak belirlemiş ve potansiyel yetenek dönüşümü inisiyatiflerini değerlendirmiştir. Buna göre otomasyon, yapay zekâ ve dijital teknolojiler Türkiye’de bazı işlerin kaybolmasına yol açsa da, 2030 yılına kadar 3.1 milyon iş artışı potansiyeli ve toplam 36.4 milyonluk iş gücü ihtiyacı oluşması beklenmektedir.
Ne yapmalı? Ne kazandırır?
Mesleki eğitim var olmalıdır, vazgeçilemezdir. Aynı zamanda mevcut eksikliklerin giderilmesi için yasal ve yapısal düzenlemeler gereklidir. Tercih edilebilirliği desteklemek üç ana odaklı iletişim içerecektir:
• Yükseköğretim kurumları, teorik ve uygulamalı bilgiyi harmanlamalı.
• İşverenler, ara eleman ihtiyaçlarını dile getirmekle beraber, bazı işletmelerin staj konusunda çok ilgili ve istekli olmadıkları, aynı isteksizliğin istihdam aşamasında da söz konusu olduğu gözlemlenmektedir. İstihdam edilen mezunlar ise, terfi ve ücretlerinde sıkıntılar yaşamaktadır. Üniversiteler gibi iş dünyası da mezunlara sahip çıkmalıdır.
• Öğrenciler ve veliler de mesleki ve teknik eğitimin önemi, istihdam olanakları, tercih edilme nedenleri hakkında bilgilendirilmelidir.
Türkiye’de uygulanan mesleki ve teknik eğitim sistemi, dünya örneklerinden farklılıklar içerir. Yurt dışı örneklerinde mesleki eğitim isteğe bağlıdır; öğrenciler, merkezi bir sınavla yerleştirilmez.
Yurt dışında alınan mesleki eğitim diploma veya sertifikaları, istihdam edilebilirliği kolaylaştırır. Ayrıca, sisteme katılan öğrenciler çok farklı yaş gruplarından oluşabilmektedir. Bu, Avustralya’da 64 yaşına kadar uzanmaktadır. Türkiye’de ise, ortaöğretimde ve yükseköğretimde öğrencilerin merkezi sınavlarla tercih ettikleri ve/veya yerleşmek zorunda kaldıkları bir eğitim şekli mevcuttur. Bu zorunluluk, bazen öğrencilerin istemedikleri halde mesleki ve teknik eğitim almasıyla, okudukları alanda çalışmak istememeleriyle ve hatta mutsuz ve başarısız bireyler olmalarıyla da sonuçlanmaktadır.
Meslek Yüksekokulları eğitimi ağırlıklı olarak uygulamaya dayalıdır. Bu nedenle, 2547 sayılı YÖK Kanunu’nun Yüksekokul veya Fakülte tanımında olduğundan ayrı tanımlanmalıdır.
2017 yılında YÖK bünyesinde oluşturulmuş bulunan ‘Meslek Yüksekokulu Koordinasyon Kurulu’, var olan eksikliği gidermede önemli bir adımdır. Ancak, uygulamayı kolaylaştırmak ve kanunda yer alan eksikliklerin giderilmesi için Meslek Yüksekokul başlığıyla yasada ayrı bir bölümün oluşturulması gereklidir.
Bu bağlamda, YÖK Kanunu’nda, MYO’ların işleyişine yönelik gerekli düzenlemelerin yapılması veya MYO’lar için ayrı bir kanun tasarlanması gerekmektedir.
Yurt dışı örneklerinde olduğu gibi, mesleki ve teknik eğitim; yaş/başvuru/seçme ve yerleştirmesi mevcut uygulamadan farklı yapılandırılmalıdır.
Meslek Yüksekokulları, üniversitelerden ayrılarak, ayrı akademik birimler olarak yapılandırılabilir, ayrı kanuna ve düzenlemelere bağlı olabilir veya MYO için YÖK bünyesinde oluşturulan MYO Koordinasyon Kurulu vasıtasıyla bu düzenlemeler belirlenip yasalarla desteklenebilir. Bu durum, şunları sağlayacaktır:
• Öğrenci sayısı artar.
• Eğitici (MYO/Üniversite) – sektör iş birliği güçlenir.
• MYO mezunları ve genel işsizlik için pozitif ilerleme sağlar.
• MYO gelirleri, dolayısıyla eğitim kalitesi artar.
• Doğrudan istihdama yönelik eğitim programları yoluyla, gizli işsizlik oranının azaltılmasında da etken olur.
(*): Bu yazı, ‘Dijital Gelecekte Mesleklerin ve Sektörlerin Dönüşümü’ başlıklı kitabın, ‘Geleceğin İstihdamında Mesleki Eğitim’ başlıklı bölümünden derlenmiştir.