Yeşil düzene geçişin anahtarı; “Sürdürülebilir finans”
Sürdürülebilir iş yapış şekillerinin yaygınlaşmasında finans sektörü önemli bir role sahip. Sürdürülebilir borçlanma piyasasının toplam hacmi 2020 yıl sonu itibarıyla yeni bir rekorla 2 trilyon ABD Doları’nın üzerine çıktı. AB Komisyonu’nun ortaya koyduğu Yeşil Mutabakat’a (Green Deal) uyum çalışmalarının yoğunlaşacağı 2021, sürdürülebilir finans kaynaklarının arttığı, çeşitlendiği bir yıl olacağı öngörülüyor.
Doğada uzun zamandır tehlike çanları çalıyor, iklim SOS veriyor. Tüm endüstrilerin daha çevreci bir üretime geçmesi artık bir tercih değil, zorunluluk... 2020 yılında iklime dair çalışmalara yoğunlaşan AB Komisyonu’nun ortaya koyduğu Yeşil Mutabakat (Green Deal) ile amaç; 2050 yılında net sıfır emisyon hedefine ulaşmak. Ancak bugüne kadar açıklanmış en kapsamlı dönüşüm paketi olma özelliği taşıyan Yeşil Mutabakat’ın hayata geçmesi için tüm endüstrilerin sürdürülebilir finans kaynaklarına ihtiyacı var.
Daha yeşil bir düzene geçiş için çalışmaların yoğunlaşmaya devam edeceği 2021, aynı zamanda yeni sürdürülebilir finans stratejilerinin oluşturulduğu, belirlenen sektörlerde karbon düzenlemesinin azaltılmasına ilişkin düzenlemelerin yayınlandığı yeşile dönüş yatırımlarının yapıldığı bir yıl olacak. Ancak bu geçişin hızlı bir şekilde gerçekleşebilmesi için sürdürülebilir ekonomiye geçişin de acil şekilde yapılması gerekiyor.
Sürdürülebilirlikte dönüştürücü güç; finansman
İklim krizinin sosyal bir olgudan ziyade finansal risk haline geldiği bir dönemin içerisinde yaşadığımıza dikkat çeken Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Ebru Dildar Edin, sürdürülebilir kalkınmanın yapı taşlarından biri olan Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarına (SKA) ulaşabilmek için 2015’ten 2030’a kadar her yıl 5-7 trilyon ABD Doları tutarında yatırım ihtiyacı bulunduğunu ifade ediyor. Yalnızca gelişmekte olan ülkelerde yıllık 3-5 trilyon ABD Dolar arasında yatırım ihtiyacı olduğunu belirten Edin, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Tüm bu durumları göz önünde bulundurduğumuzda sürdürülebilir finansman modellerinin ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Uzun vadede kendini rekabet sahnesinde görmek isteyen şirketlerin yeni trendleri iyi okuması gerekiyor. Sürdürülebilir borçlanma piyasasının toplam hacmi 2020 yıl sonu itibarıyla 2 trilyon ABD Doları’nın üzerine çıktı ve rekor kırdı. Bu alanda gelişim çok hızlı, bizim de Türkiye’de bu pastadan payımızı almamız gerekiyor. Bu noktada, daha sürdürülebilir iş yapış şekillerinin yaygınlaşmasındaki en önemli rollerden biri finans sektörüne ait.”
Kamu da elini taşın altına koymalı
Gelişmiş ülkelerde, Sürdürülebilir Kalkınma Araçları’na (SKA) gerekli yatırımın üçte ikisinin bankalar tarafından finanse edilirken, gelişmekte olan ülkelerde bu oranın yüzde 90’a çıktığını belirten Edin, “Bu finansal açığın kapanabilmesi için finans sektörünün ne kadar kritik bir role sahip olduğunu görüyorsunuz. Bu anlamda muazzam bir dönüştürücü gücümüz var. Bankaların sağlayacağı finansman, sürdürülebilir borçlanma piyasasının daha aktif hale gelmesi ve sürdürülebilir ürün ve hizmet grupları; sürdürülebilir kalkınmanın geleceği için çok önemli” diyor. Edin “Kritik ve acil olarak şirketlerin elini taşın altına koyup 2030 hedefine ulaşabilmek için işbirliği içerisinde hareket etmesi ve şirketlerinin iş yapış şekillerine sürdürülebilir kalkınma unsurlarını derç etmesi gerekiyor” şeklinde konuşuyor.
Sürdürülebilir finansa hizmet eden ürün ve hizmetleri hayat geçiren Garanti BBVA’nın Yeşil Kredi, Cinsiyet Eşitliği Kredisi ve Sürdürülebilirlikle Bağlantılı Kredi yapılarının yanında sürdürülebilir borçlanmaya dahil olan; Yeşil Bono, Sosyal Bono, Sürdürülebilirlikle-Bağlantılı Sendikasyon Kredisi gibi pek çok finansman mekanizmasını etkin olarak kullandığını ifade eden Edin, sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleşmesinde özel sektörün yanında kamunun da elini taşın altına koyması gerektiğini vurguluyor.
Edin “Her ne kadar özel sektör gelişim için kritik rol oynasa da kamunun da hem bankalara hem de reel sektöre teşvik sunabilmesi gerekiyor. Eğer kamu desteğiyle yabancı yatırımcı ilgisini çekmeyi başarırsak; sürdürülebilir borçlanma piyasasında çok büyük adımlar atacağız” diyor ve ekliyor: “Türkiye’de gelişen bir piyasa var ve bu piyasanın görünürlüğü artarsa hem ilgi çekmiş oluruz hem de güven kazanırız. Kamunun sağlayacağı teşvikler de bu süreci çok daha hızlandıracak ve düzenli hale getirecektir.”
2021, finans ve kalkınma alanında yeniliklerle dolu
Sürdürülebilir finans 2020 yılında içerisinde pandeminin de etkisiyle çok daha büyük önem kazandı. Edin’e göre; 2021 yılının sürdürülebilir finans ve kalkınma alanında yeniliklerle dolu bir yıl olacak. Bu yıl gerek hükümetlerin ve kamu sektörünün, gerekse de özel sektörün kendine yönelik farklı adımlar atmaya başlayacağı ve rekabet ortamının pekişeceği öngörüsünde bulunan Edin’in bu başlıkla ilgili görüşleri şöyle: “2020 yıl sonu itibarıyla piyasanın 2 trilyon ABD Doları’na ulaşarak rekor kırması içerisinde çok değerli bir alt metin barındırıyor. 2021 yılında da sürdürülebilir tahvil ve kredilere olan eğilimin arttığını göreceğiz. Avrupa Birliği’nde (AB) yürütülen Yeşil Mutabakat ve Taksonomi çalışmaları piyasanın gidişatına yön verecek. AB, 2030 yılına kadar sera gazı emisyonlarında en az yüzde 55’lik düşüş hedefliyor. Büyük çerçevede ise AB’nin 2050 yılı hedeflerine ulaşabilmek için kamu ve özel sektör işbirliğiyle AB bütçesinden en az 500 milyar Euro’luk bir pay ayırması gerekiyor. Finansmanın geri kalanı, Avrupa Yatırım Bankası (EIB) garantisiyle desteklenen özel yatırımlardan gelecek. Ancak sadece 2030 için planlanan iklim hedeflerine ulaşmak yılda 260 milyar Euro yatırım ihtiyacı demek. Bu, önümüzdeki 10 yıl içerisinde 2.6 trilyon Euro’nun daha gerekli olacağı anlamına geliyor. Bu noktada AB’nin özel sektörü özellikle de finans sektörünü dönüştürmek için üstün çaba harcayacağını düşünüyorum.”
Yeni neslin, sürdürülebilir yatırımlara ilgisi yüzde 95
Edin, yeşil dönüşümün yanı sıra iş dünyasında nesillerin değişimine de dikkat çekiyor: “Yeni nesil artık iş gücünün parçası haline geldi. Araştırmalara göre, Z kuşağı (7-22) işgücünün yüzde 10’unu oluştururken Y kuşağı (23-38 yaş) yüzde 40 ile çalışan kesimin en hacimli grubu. Araştırmalar, Y neslindeki yatırımcılar arasında sürdürülebilir yatırımlara ilginin yüzde 95 olduğunu gösteriyor. Yani artık klasik yönetim şekilleriyle yeni nesil yatırımcıların ilgisini çekmek pek mümkün olmayacak. Bu da sürdürülebilir finans piyasasının canlanması ve yeni rekorların kırılmasında son derece önemli bir faktör olacak.”
Edin, “Çevresel konularda gelen yeni standartlar biraz zorlayıcı görünebilir ancak bunun daha başlangıç olduğunun da bir an önce farkına varmamız lazım. Bundan sonra çıta daha da yukarı doğru hareket edecek. Bu konularda aksiyon almayan firmalar ne yazık ki piyasadaki varlıklarını devam ettiremeyecek noktaya gelecekler” diyerek şirketleri acilen harekete geçmeye çağırıyor.
Bossa’nın sürdürülebilirlik vizyonu
Şirketlerin büyük bölümü sürdürülebilirlik yatırımlarına daha yeni yeni bütçeler ayırırken, bu yola erkenden çıkmış bir grup şirket de var. 2006 yılından beri bu alanda çalışmalar yürüten Bossa bu şirketlerden biri. Bu alanda birçok firmanın çözüm ortağı olduklarını belirten Bossa Strateji ve İş Geliştirme Direktörü Besim Özek, “Bossa sürdürülebilirliği sadece kendi ayak izi ile değil çok yönlü olarak ele almaktadır. En önemli hammaddemiz olan pamuk elyafını ele alırken tarlada su kullanımından, çalışan işçilerin sosyal şartlarını iyileştirmeye, üretimimizde su, boya, kimyasal kullanımlarının kontrolünden, bizden sonraki aşama olan denim konfeksiyonun girdilerini düşürecek teknolojik projelere kadar sürdürülebilirlik konusunu bir bütün olarak ele almaktayız” diyor. Özek bu yöndeki projeleri de aktarıyor: “Organik pamuk konusunda başlamış olduğumuz ‘Sağ Salim’ projesi var; işletmede kullandığımız girdileri düşürme çalışmalarını sürdüreceğiz, denim yıkama için projelerimizi geliştirerek devam edeceğiz.”
Bossa’nın hedefleri
Bossa’nın bu alandaki en önemli yatırımlarından biri de güneş enerjisi santrali. Toplam gücü 16.254 kW olan Solar Energy Projesi’nin ilk fazı tamamlandı. Toplam 46 bin metrekarelik çatı alanına 18 bin 270 panel yerleştirildi. Özek, Bossa’nın bünyesinde bulunan kojenarasyon tesisi ve Solar Energy Projesi’yle, elektrik ihtiyacının yüzde 50’sini karşıladığına dikkat çekiyor. “İmkânlarımız el verdiği sürece de temiz enerji yatırımlarına devam edeceğiz” diyen Özek, Bossa’nın ‘0 Atık’ hedefi için yatırımlarına devam edeceğini belirtiyor: “0 atık, Bossa’nın değil tüm dünyanın hedefi olmalıdır. Sürecimiz gelişerek devam etmektedir. Bu konudaki projelerimiz ve kazanımlarımızın tekstil sektöründeki diğer firmalara da ilham olacağını düşünüyoruz.”
“Yasal mevzuatlar hızla tamamlanmalı”
İhracat ve rekabet odaklı Türk tekstil sanayisinin Avrupa Yeşil Mutakabat’ına hızla ayak uyduracağını öngören Özek, Bossa’nın sürdürülebilir çözümleriyle bu alandaki yarışta diğer birçok firmadan pozitif olarak daha da öne çıkacağından emin olduğunu belirtiyor. Karbon ayak izinin oldukça yüksek oranlarda olduğu tekstil ve hazır giyim sektöründe hızlı bir değişimin yaşanması için geri dönüşümle ilgili yasal mevzuatların hızlıca tamamlanması gerektiğine dikkat çeken Özek “Geri dönüşümden üretilmiş ürünlerde KDV istisnası gibi teşvik edici önlemler alınabilir. Sivil Toplum Kuruluşları’nın (STK) gerekli bilgilendirmeleri yapmasında yarar var” diyor.
“COVID-19 krizini çözmek iklim krizini çözmekten daha kolay”
Bu alanda etkin çalışmalar yürüten çalışmalar yapan STK’lardan biri de İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD Türkiye). Geçtiğimiz günlerde SKD Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi Aybala Şimşek’in moderasyonunda ‘Yeşil Dönüşüm ve Türkiye’nin Yeşil Dönüşümden Alacağı Payın Artırılması’ paneli gerçekleştirildi. Aybala Şimşek konuşmasının başında Bill Gates’in iklim krizi konusunda “Salgını bitirmek, iklim değişikliği sorununu çözmekten çok çok daha kolay” dediği açıklamadan alıntı yaparak “COVID-19 krizini çözmek iklim krizini çözmekle kıyaslandığında daha kolay. COVID-19 krizi için bir aşı var, ancak iklim krizi için bir aşı yok. Çünkü pandemi sürecinde iklim kriziyle ilgili sorunlar daha görünür oldu ve dünyanın hemen her ülkesinde sosyal eşitsizlikler daha çok su yüzüne çıktı” dedi.
Yeşil dönüşüm Türkiye için önemli fırsatlar barındırıyor
Uluslararası katılımla gerçekleştirilen panele; Vigeo Eiris Sürdürülebilir Finans İş Geliştirme Müdürü Benjamin Cliquet, T.C. Ticaret Bakanlığı, Uluslararası Anlaşmalar ve AB Genel Müdürlüğü, Tek Pazar, Rekabet ve Teknik Mevzuat Daire Başkanı Mehmet Ergünal, T.C. Dışişleri Bakanlığı, AB Başkanlığı, Ekonomik, Mali ve Sosyal Politikalar Daire Başkanı Nihal Samsun Karabacak, EBRD Enerji Verimliliği ve İklim Değişikliği Başkan Yardımcısı. Gianpiero Nacci ve ABN Amro Bank, Sürdürülebilirlik Danışmanı Jan Raes katıldı. Panel sonunda Yeşil Mutabakat sürecinde yol gösterici nitelikte olacak ortak görüşler açıklandı.
‘Yeşil Dönüşüm ve Türkiye’nin Yeşil Dönüşümden Alacağı Payın Artırılması’ paneli sonunda açıklanan ortak görüşe göre; döngüsel ekonomi ve sürdürülebilirliğin sosyal ve çevresel tüm başlıkları, alternatif borçlanma araçları açısından yeni kaynaklara ulaşmak için Türkiye’nin sürdürülebilir büyümesinde çok kritik bir potansiyel sunuyor. Türkiye’de bu kaynaklardan faydalanmaya yönelik birçok proje hayata geçirilmeye başlandı. Ülkemizde yeşil taksonomi alanında yürütülen çalışmalar, hem reel sektör hem de finans sektörü açısından bu alandaki geliştirilecek yeni sürdürülebilir borçlanma araçlarına da güçlü bir baz teşkil ediyor.
Yeşil Mutabakat’a uyum süreci bir seferberlik olmalı
Panelde açıklanan ortak görüşte AB’nin açıkladığı Yeşil Mutabakat’a da dikkat çekildi. Açıklamada bu konu ile ilgili “AB’nin yeni büyüme stratejisi olarak açıkladığı Yeşil Mutabakat’a uyum süreci ve tüm dünyanın gündeminde olan yeşil dönüşüm, Türkiye’nin önümüzdeki dönemde bu fırsatlardan faydalanması ve alternatif kaynaklara ulaşması açısından önemli bir fırsat sunuyor. Yeşil Mutabakat süreci, kapsayıcı bir şekilde ele alınması gereken bir seferberlik olmalı. Bütün sektörlerin uyumunun yanı sıra, fırsat eşitliği de çok kritik. Türkiye’nin potansiyeli büyüyen iç pazarın yanı sıra, küresel ticaret merkezi konumu ve insan kaynağıyla bağlantılı. OECD tarafından yayınlanan rapora göre, sürdürülebilir kalkınma ilkelerinin uygulanması halinde Türkiye’de yüzde 1.4 oranında istihdam artışı mümkün” görüşüne yer verildi.
Ortak görüşün sonunda “Sivil Toplum Kuruluşları ve kamunun dönüşüm konusundaki iş birliği, iş dünyası için bir kaldıraç etkisi yaratacaktır. Rekabetçi bir ekonomi için, geleceğin yeşil, dijital ve kapsayıcı olması gerekiyor” denildi.
Sürdürülebilirlik hisse senedi fonu geliyor
Garanti BBVA’nın sürdürülebilir finans için hedeflerini ve çalışmalarını dünyadaki ihtiyaçları ve değişen trendleri takip ederek ilerletmeye özen gösteriyor. Ebru Dildar Edin’in açıklamalarına göre banka bu kapsamda, binalarında güneş enerjisinden faydalanmak veya yalıtım yapmak isteyen müşterilerine yalnızca 5 dakikada alışveriş kredisi kullandırabiliyor. Bu ürünlere özel faiz oranları sunuluyor. Yine bu yıl içerisinde, Sürdürülebilirlik Hisse Senedi Fonu, Temiz Enerji Karma Fon ve ESG Sürdürülebilirlik Fon Sepeti ile üç farklı sürdürülebilir hisse senedi fonu banka tarafında halka arz edildi. Edin, ‘Döngüsel Ekonomi Modeli’nin en güzel işleyeceği sektörlerden birinin tekstil olduğunu vurgulayarak, KOBİ müşterilerini bu konuda bilgilendirdiklerini aktarıyor. Yönetim Kurulu Başkanı olduğu İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD Türkiye) olarak 2020’de Türkiye Döngüsel Ekonomi Platformu’nu oluşturduklarını belirten Edin, platform üyelerinin yüzde 30’a yakınının tekstil ve moda sektöründen olduğuna dikkat çekerek şöyle diyor:
“Tekstil sektöründe faaliyet gösteren üyelerimiz The Circular Vouchers teknik destek hibemizden faydalanarak başarılı işlere imza atıyor. Son olarak Kadifeteks firması bu hibeden faydalanarak tekstil geri dönüşümü açısından hem Türkiye hem de dünya için yenilikçi bir uygulama gerçekleştirdi. Dünyada geri dönüşümü en zor madde olan akriliğin, iplik ve kumaş üretiminde kullanılması sağlandı. Uygulamayı gerçekleştiren, dünyanın en büyük üçüncü döşemelik kumaş üreticisi ve Türkiye’nin sektöründe ihracat lideri olan Kadifeteks firması 20 tonluk üretim atığının tamamını geri dönüştürdü ve yüzde 25 oranında geri dönüştürülmüş akrilik içeriğiyle iplik üretti.”
SKD Türkiye, iş dünyasına ‘yeşil dönüşüm’ çağrısı yaptı
İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD Türkiye), tüm iş dünyasını ‘Yeşil Dönüşüm ve Türkiye’nin Yeşil Dönüşümden Alacağı Payın Artırılması’ panelinde açıkladığı ‘Türkiye’nin Düşük Karbonlu ve Döngüsel Ekonomi Odaklı Dönüşümü Çağrısı’na katılmaya davet etti. Çağrı, şu maddeleri içeriyor:
• Sıfır atık ilkelerine ve döngüsel ekonomi stratejilerine bağlı kalmak,
• Mevcut ölçümler araçları ile döngüsellik düzeylerine ilişkin farkındalığı artırmak,
• Ülke çapındaki döngüsel dönüşüme öncülük etmek,
• Bilgi paylaşımı yeni iş birliklerinin güçlendirilmesi için Türkiye Döngüsel Ekonomi Platformu’nun bir parçası olmak,
• Yenilikçi finansal ürünlerle döngüsel ekonomiye geçişi desteklemek,
• AB döngüsel ekonomi sınıflandırmasını destekleyerek geniş çapta uygulanmasını sağlamak.