Tekstil sektörü 2022 yılına temkinli girdi
Geride bıraktığımız yılı ihracat rekorlarıyla tamamlayan tekstil sektörü, bu yıla tüm dünyada yükselen maliyet artışları, dövizdeki dalgalanmalar ve enerji krizleri nedeniyle temkinli girdi. Son olarak Türkiye’nin önemli pazarları Rusya ve Ukrayna arasında savaş başladı. Hiç de parlak olmayan bu tablo içinde sektör temsilcileri, 2022’nin zor geçeceği uyarısında bulunsalar da, gerekli önlemler alındığında üretim ve ihracat hedeflerine ulaşılabileceğini öngörüyorlar.
D ünyada sular durulmuyor… İki yıllık salgın sürecinin ardından tam normale dönülüyor derken, Rusya Ukrayna’yı işgal etti. Türkiye’nin dış ticaretinde önemli paya sahip bu iki ülkenin yanı başımızda savaşmaya başlaması, hem stratejik hem de ekonomik olarak ülkemizi oldukça etkiliyor.
Pandeminin ekonomik etkilerinin yoğun şekilde hissedildiği 2021 yılının ardından enerji krizinin ve yüksek üretim maliyetlerinin yaşandığı 2022 yılına bir de savaş ortamında girmek, Türkiye’nin yanı sıra dünya ekonomisini de oldukça zora sokacak gibi görünüyor. Savaşın olumsuz etkisi, global bir köye dönen dünyanın tamamında hissediliyor. Türkiye’de tekstil sektörü, dünyada yaşanan gelişmelerden doğrudan etkilenen alanlar arasında yer alıyor. Pandemi sonrasında oldukça avantajlı bir dönem yaşayan ve 2021 yılını ihracat rekorlarıyla tamamlayan tekstil sektörü, 2022 yılına sektör temsilcilerinin de uyarısıyla oldukça temkinli bir başlangıç yaptı. Tekstil sektörü, 2021 yılında gerçekleştirdiği 12,9 milyar dolar değerinde ihracatla tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı. 2021 yılında yüzde 33,2 oranında ihracat artışı gerçekleştiren sektör, ihracat yaptığı 200’ü aşkın ülke ve bölgenin yaklaşık yüzde 85’inde ihracat oranını yükseltti. Ancak 2022 yılına geldiğimize, dünyada yaşanan ekonomik ve siyasal gelişmeler, Türkiye’nin elde ettiği bu avantajlı durumu riske soktu.
Bu yılın başında özellikle Mart ayı sonrasında temkinli olunması uyarısında bulunanlardan biri, Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi oldu. Eskinazi, ilk olarak artan hammadde fiyatlarına dikkat çekti. Tekstil ve hazır giyim sektöründeki hammadde fiyatlarında, diğer tüm emtialarda olduğu gibi geçtiğimiz yıl önemli oranda artışlar yaşandı. Ancak özellikle pandeminin etkisiyle doğal elyaflara olan talep arttığı için pamuklu giysiler daha fazla tercih edilmeye başlandı. Bu talep artışı diğer elyaflarla karşılaştırıldığında geçen yıl pamuk fiyatının çok daha yüksek seviyelere çıkmasına neden oldu.
Pamuk üretiminin artması fiyatı baskılayacak
2021 ve 2022 sezonunda pamuk üretiminin tüketimden daha fazla olmasının beklendiğini vurgulayan Eskinazi, “Bu durum pamuk fiyatlarının artması üzerinde baskı yaratacaktır. Yılın başında artmaya devam eden pamuk fiyatlarının son üç ay değerlendirildiğinde aynı seviyelerde kaldığını görüyoruz. Aslında nakliyede ve tedarikte yaşanan sorunlar nedeniyle günümüz pamuk endüstrisinin karşılaştığı ve devam etmesi beklenen asıl sorunun, elyafı iplikçilere ulaştırmak olduğunu söyleyebiliriz. Biz tüketiminin yarısından fazlasını ithal eden bir ülkeyiz ve bu bizim tekstil endüstrimizi de etkileyecek bir durum” dedi. Diğer taraftan en fazla tüketilen elyaf olan polyester, geçen yıl önemli oranda artarken 2022 yılının Şubat ayı itibarıyla düşüş trendine geçmişti. Ancak Ukrayna-Rusya savaşı nedeniyle yaşanan olumsuz gelişmelerin, polyester fiyatlarına az da olsa yansımaya başladığı görülüyor.
Hammadde fiyatlarının artışının yanı sıra 2021 yılının son aylarında özellikle döviz kurlarında yaşanan önemli artışlar ve dalgalanmalar, ihracatçıları zorlamış ve firmaları bir dönem maliyet hesabı yapamaz duruma getirmişti. Jak Eskinazi, tüm bu gelişmelere son aylarda yaşanan enerji fiyatlarındaki yükseliş de eklendiğinde, ihracatçıların durumunun çok da kolay olmadığını ifade ediyor. Hâlâ devam eden Rusya- Ukrayna savaşının enerji fiyatlarına etkisi de tüm dünyada hissedilmeye başlandı.
Finansmana erişim kolaylaştırılmalı
Üretim maliyetlerinin ve enerji fiyatlarının artışının dışında, sektör temsilcilerinin 2022 yılında çözüm bekledikleri bir başka başlık ise finansmana erişim… 2022 yılında öncelikle ihracatçıların finansmana erişimindeki engellerin ortadan kaldırılması gerektiğine dikkat çeken Eskinazi, “İhracatçının finansman sorunu çözülmezse, Mart ayından sonra ihracatta tıkanıklık yaşanabilir” dedi.
2022 yılında Türkiye’nin 250 milyar dolar ihracat hedefi olduğuna da dikkat çeken Jak Eskinazi şöyle devam etti: “Bu hedefin gerçekleşmesi için ihracatçıların finansmana erişimindeki engellerin ortadan kaldırılması ve rahatlatıcı önlemlerin devreye alınması gerekiyor. Türkiye ekonomisi 2021 yılında yüzde 11 oranında büyüdü. Nitelikli büyümede süreklilik sağlanması için ihracatçının ve sanayicinin finansman sıkıntısının giderilmesi şart. TÜFE, Ocak ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 48,69, Yİ-ÜFE ise yüzde 93,53 artış gösterdi. Daha önce makas hiç bu kadar açılmamıştı. Bu sanayicinin, üreticinin sermayesini daha da eritiyor. İhracatın yıldızlarının daha da artması, istihdamın artırılması, 2022 yılında Türkiye’den yapılan ihracatta 250 milyar doları, bölgemizden yapılan ihracatta 18 milyar doları geçmemiz için ihracatçılarımızın desteklenmesi gerekiyor.”
Jak Eskinazi, ihracatçının önündeki engellerin kaldırılması için yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı: “Merkez Bankası Reeskont Kredileri’ni kısıtlarken; bankalar yüzde 30-35 faizle kredi kullandırıyor. Merkez Bankası’nın Reeskont Kredileri’ndeki tıkanıklığı gidermesi gerekiyor. İhracata dönük yeni yatırımlar için TCMB kaynaklı orta ve uzun vadeli reeskont kredileri ihracatçılara yeniden sunulup artırılmalı. İhracatçılarımızın finansmana erişimindeki engellerin ortadan kaldırılması gerektiğini, üç-dört aydır her platformda dile getiriyoruz. İhracatçılarımızın elini rahatlatacak, finansman imkânlarına kolay erişimlerini sağlayacak, kredi sorunlarını çözecek yeni formüllere ivedilikle ihtiyacımız var.”
Katma değerli ürünlere yönelmemiz gerek!
2022’nin maliyet, finansman ve performans dâhil her anlamda çetin bir yıl olacağı görüşünü dile getiren Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Ramazan Kaya da hızla tedbir alınması gerektiğini vurguladı. Kaya, yurtdışından ithal edilen hammadde ve navlun fiyatlarındaki artış, enerji ve işçilik maliyetlerindeki yükselişle yurtdışından getirilen girdilere uygulanan gümrük vergileri sonucu, üretici firmaların özellikle basic ürünlerde fiyat tutturma imkânının neredeyse kalmadığına dikkat çekti.
Ramazan Kaya, “Geçen yıl Hindistan, Bangladeş, Vietnam ve Sri Lanka gibi ülkelerden sipariş kaymaları olmuştu. Fiyat tutturamadığımız için basic ürün siparişlerinin kalıcı olma şansı yok denecek kadar az. Bizim daha çok katma değerli ürünlere yönelmemiz gerekiyor” diye konuştu. Geçen yıl 1200’e yakın teşvik belgesiyle 4 milyar TL’lik yatırım yapıldığını ifade eden Kaya, bu yıl da yatırımlara devam edilmesi gerektiğine, ancak artan maliyetler ve yüksek kredi faizleri nedeniyle firmaların yatırımlarını ertelemek durumunda kaldıklarına dikkat çekti.
Zor bir süreçten geçen tekstil sektörü için son dönemdeki en önemli gelişme ise Türkiye için iki önemli pazar olan Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın başlaması oldu. Savaşın etkisi ilk günden itibaren sektöre yansıdı. 2021’de Rusya’ya 286, Ukrayna’ya ise 173 milyon dolar hazır giyim ihracatı yaptığımızı ifade eden Ramazan Kaya, savaşın sektördeki etkilerini şöyle özetledi: “Yolcu beraberinde eşya ile birlikte, yaklaşık 1 milyar dolara yakın ihracatımız söz konusu. Ayrıca hazır giyim markalarımızın iki ülkede 1000’in üzerinde mağazası ve satış noktası bulunuyor. Savaşla birlikte Ukraynalı alıcılar siparişlerini iptal ettiler. Rusya’dan da iptal ya da sipariş erteleme talepleri geliyor. Mevcut durum şimdilik daha çok Laleli, Osmanbey ve Zeytinburnu gibi yerler başta olmak üzere İstanbul piyasasını olumsuz etkiliyor. Savaş uzadıkça olumsuzlukları daha çok hissedeceğiz. İşin ticari boyutu bir yana, yüzlerce masum sivilin de hayatına mal olan savaşın bir an önce sona ermesini ve bölgede yeniden barış ikliminin sağlanmasını diliyorum.”
Yılsonu ihracat hedefimize ulaşacağız
Peki, bütün bu tablo içinde tekstil sektörünü nasıl bir gelecek bekliyor? 2022’ye 22-23 milyar dolarlık bir ihracat hedefiyle başlayan sektör, ilk iki ayı yüzde 13,8’lik bir artışla tamamladı. Ancak Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesiyle birlikte küresel ticarette belirsizlikler daha da artmış durumda. Bu belirsizlik ortamı ve yükselen maliyetler nedeniyle hazır giyim ürünlerine olan talebin artması bekleniyor. TGSD Başkanı Kaya, savaş koşulları en kısa sürede sona erer ve yeniden barış ortamı sağlanabilirse; 2022 hedeflerinin yakalanabileceğine inanıyor.
2022 yılında sektörü temkinli olmak konusunda uyaran ve alınması gereken önlemleri bir bir sıralayan Jak Eskinazi, dünyada yaşanan olumsuzluklara rağmen gelecekten umutlu. 2022 yılı Ocak- Şubat ayı itibarıyla, hem Türkiye genelinden hem de Ege Bölgesi’nden yapılan tekstil ihracatı, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 15 artışla yüksekselmeye devam ediyor. 2022 yılı için Türkiye geneli tekstil ihracat hedefinin 15 milyar dolar, EİB’in tekstil ihracat hedefinin ise 500 milyon dolar olarak belirlendiğini ifade eden Eskinazi, tüm olumsuzluklara rağmen,“Yıla artışla başladığımız için hedeflerimize ulaşacağımıza inanıyorum” diyor.
Tekstil makinelerinde 1 milyar dolar ihracat hedefine yaklaştık
Tekstil sektöründeki, gelişmelerden, hareketlilikten ya da duraklama dönemlerinden en fazla etkilenen sektörlerin başında tekstil makineleri geliyor. Global ticaret dengelerinin sarsıldığı pandemi sürecinde, özellikle ülkemiz lehine kırılan tedarik zincirlerinin bir neticesi olarak Uzak Doğu’dan ülkemize doğru yönelen tekstil ve hazır giyim siparişlerinin oldukça yüksek seviyelerde seyrettiğine dikkat çeken Tekstil Makine ve Aksesuar Sanayicileri Derneği (TEMSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Nalbant, tekstil sektöründe yüzde 90’lara ulaşan kapasite kullanım oranı ve yeni yatırım iştahının hem yurtiçi yatırım rakamlarına hem de ihracata yansıdığını ifade etti. Türk tekstil makine sektörü, 2021 yılında ihracatını bir önceki yıla oranla yüzde 27,3 artırarak 955 milyon dolar ihracatla kapattı.
2021 yılını değerlendiren Nalbant, “Yıl sonunda, 1 milyar dolar ihracat hedefimize oldukça yakın bir ihracat rakamını yakalamış olduk. Normal şartlarda 2023 yılı hedefimiz olan 1 milyar dolar ihracata 2021 yılı sonunda yaklaşılması, sektörümüz açısından gurur verici bir durumdur” dedi.
Oldukça umut verici rakamlarla tamamlanan 2021 yılının ardından 2022 yılında sektörün oldukça zorlu ve yoğun bir gündemi var. “Pandemi sonrasında da devam eden lojistik maliyetlerindeki artışlar, hammadde temininde yaşanan zorluklar ve enerji sorunları gibi konular bir süre daha gündemimizde olacak” diyen Adil Nalbant gelişmiş ülkeler bu sorunlarla mücadeleye devam etse de özellikle AB için Türkiye’nin her geçen gün daha önemli bir ülke haline geldiğine dikkat çekiyor.
Tekstilde tedarik üssü olmak gerekiyor
Dünyada yaşanan gelişmeler ve ekonomik zorluklarla birlikte Türkiye’nin lojistik avantajının çok daha önemli hale geleceğini öngören Nalbat şöyle devam etti: “Lojistik yakınlık ve özellikle tekstildeki tecrübelerimize olan güvenleri, bu dönemde ülkemizi önemli bir tedarik üssü haline getirmiştir. Ayrıca Çin’in kuşak yol projesi kapsamında İpek Yolu’nun tekrar canlanmasıyla birlikte, üretim bölgelerinden tüketim bölgelerine taşınması gereken ürünler için lojistik bir merkez olacağımız gerçeğini de göz önünde bulundurmamız gerekmektedir. Bu çerçevede tehditler ve fırsatlar birlikte değerlendirilip, artan makine talebiyle paralel olarak, ülkemizde üretimi olmayan tekstil makinelerinin üretilmesi için de uygun bir dönem içerisinde olduğumuzu ifade edebiliriz.”
Sürdürülebilir üretim, maliyetlerden daha önemli
Adil Nalbant’a göre; dünyanın gündemindeki AB Yeşil Mutabakatı çerçevesinde ilk dönüşüm faaliyetlerinin tekstil sektöründe başlatılmış olması Türkiye tekstilinin avantajlı konumunu korunmasını sağlayacak önemli bir adım.
Ülkemiz tekstil sanayisinin, sürdürülebilir üretimler için dönüşüm halinde olduğunu belirten Nalbant, özellikle Avrupalı büyük markalar için üretimde çevresel hassasiyetlerin gözetilmesinin, ürün maliyetlerinden önce gelmeye başladığı bir dönem yaşadığımızı ifade ediyor.
2022 yılı ve sonrası için beklentiler yüksek
Sahip olduğu lojistik avantajı ve üretim tecrübesini koruyup sürdürülebilir üretime geçmeyi hızla gerçekleştirebilirse tekstil sektörünün tüm zorluklara rağmen avantajlı durumunu koruyabileceği öngörülüyor. Tekstil makine sanayisi de bu dönüşüme uyum sağlamış durumda. Düşük enerji tüketen, kullanılan suyu minimize eden (yüzde 50- 80 oranında azaltan) ve çevre dostu makineler konusunda yoğun Ar-Ge faaliyetleri yürütülüyor. TEMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Adil Nalbant, Türkiye’nin gerek filtreleme sistemleri gerekse su tüketimini minimize eden makineler konusunda dünyada iddialı bir noktada olduğunu ifade etti. Türk tekstil makine sektörünün 2022 yılı ve sonrası için önünün açık olduğunu söyleyen Nalbant “Küresel marka haline gelmiş güçlü üreticilerimizle, yurtiçinde ve hedef pazarlarımızda kendi teknolojisini ve kalitesini ispatlamış firmalarımızla güçlü bir sektör haline geldik. Uzmanlaştığımız makine gruplarında Avrupalı makinecilere göre hem fiyat hem de kalite avantajı sağlayabilen bir noktaya gelinmesi, sektörümüz adına gurur vericidir” dedi.