İstanbul, Dijital Moda Haftasına Isındı
Dijital erişimle efektif bir moda haftası geçirilebileceğini önceki sezon deneyimleyen Fashion Week Istanbul, bir kez daha aynı heyecanla bir araya geldi.
Nisan ayındaki üç günlük dijital serüvenin ilk gününde kısa filmler, Instagram postları ve story’leri hem sektörün hem de moda takipçilerinin akışlarını doldurdu. Ceren Ocak özgür moda fikirlerini, deri, gabardin ve yün kumaşların ağırlıkta olduğu bir koleksiyonla gösterdi.
Dice Kayek, koleksiyonunu dünyaca ünlü pek çok markada gördüğümüz kısa film konseptiyle tanıttı. ‘Who Killed Phillipe Stone?’ isimli videoda görülen kıyafetlerde işlemeli çiçek motifleri modernizmle birleşti.
Nedo markasının yaratıcısı Nedret Taciroğlu her şeye karşı olumlu tavır takınmamız gerektiğini söyledi ve tasarımlarında pozitif havayı yüksek tuttu. Modacı, dantel aplikler ve asimetrik kesimlerle, görkemli ve modern bir hava yarattı.
Meltem Özbek ilhamını fiziksel ve ruhsal iyileşmeden aldı.
Nej markasının ‘upcycle’ yaklaşımını benimsediği koleksiyonunda doğadan ve doğaya saygıyla elde edilen materyaller kullanıldı.
Red Beard markasının yaratıcısı Tanju Babacan yine parlak renklerle göz aldı. Babacan, gardıroplara keyif eklemek istediğini söyledi.
Sudi Etuz’un kurucusu Şansım Adalı alışılmışın dışında bir karışımla Türk mitolojisini ve Asya kültürünü harmanlayıp farklı bir yolculuğa çıktı. Sürdürülebilir kot pantolonlar yüzde 96 geri dönüştürülmüş kumaşlardan üretilirken, ipek üzerine baskılı parçalar teknik açıdan beğeni topladı.
Üçüncü gün gösterilen Mert Erkan koleksiyonu popüler ve çağdaş bir diziden yola çıkılarak hazırlanmıştı. Erkan, özgür kadınların hikâyesini AHS dizisinin Coven sezonundan ilhamla teknik olarak farklı türdeki pek çok kumaşla anlattı. Bu kumaşlar arasında ipek taftalar, satenler, hacimli poplin kumaşlar ve gabardin vardı.
Özgür Masur bu sezon biraz daha iddialı kadınlar için özgürce hareket eden kumaşlar ve dikkat çekici renkler seçmişti. Silüetleri feminen, kesimleri geometrikti.
Mehtap Elaidi rahat kıyafetlerin de lüks olabileceğini bir kez daha kanıtladı.
İstanbul Moda Akademisi ise artık gelenekselleşen New Gen ile beş yeni tasarımcısını tanıttı ve bir kez daha gençlerin ne kadar birbirine benzemeyen ve kişisel işler çıkarabileceğini gösterdi.
Türk tasarımcılar yenilikleri benimseyip, içlerindeki yaratıcılığı beslerken, klasikleri yeniden yorumlamayı ve uzun süreli kullanabilecek parçaları koleksiyonlarına dahil etmiş görünüyor. Ülkemizin tekstil zenginliğinin avantajı, koleksiyonlarda birbirinden çok farklı kumaşların kullanılmasıyla kendini bir kez daha gösteriyor.
İstanbul Moda Haftası’nın yeni sezon tarihleri de açıklandı. 12-15 Ekim arasında, Türkiye’nin en güçlü tasarımlarını yine art arda izleyeceğiz. Sosyal medya mecralarında kullanılan #İstanbulPiecedTogether etiketi bu endüstrinin üreticisinden son tüketicisine kadar modanın birleştirici gücünü bir araya getirecek. Yaratıcılık dijital ya da fiziksel ortamları ayırt etmiyor; Türkiye’nin tekstil geleceği inovatif formlarda kendini göstermeye devam ediyor.