ITMF Genel Müdürü DR. Christian Schindler: “Sektörü güçlü bir toparlanma bekliyor”
Pandemi döneminde sektördeki gelişmeleri ve değer zincirindeki değişimleri konuştuğumuz Uluslararası Tekstil Üreticileri Federasyonu (ITMF) Genel Müdürü Dr. Christian Schindler gelecekten umutlu.
Dijital yeteneklerin geliştirilmesiyle pek çok şirketin verimliliğinin artacağını söyleyen Schindler, Türkiye için de çok olumlu değerlendirmelerde bulunuyor. Schindler, “Gelecek için risk görmüyorum. Tam tersine, salgının etkisiyle daha çeşitli tedarikçi tabanı arayışında Türkiye, kaliteli ve hızlı bir üretici olarak pozisyonunu daha da güçlendirme fırsatına sahip” diyor.
Tekstil sektöründe rakamlar küresel üretim ve ihracat açısından nasıl görünüyor?
Koronavirüsün yalnızca Asya ile sınırlı kalmayıp, tüm dünyayı etkisi altına alan bir salgına yol açacağının anlaşılmasından bu yana, küresel tekstil endüstrisi lunaparktaki hız trenine binmiş gibi inişli çıkışlı bir seyre girdi. Sektörümüzün ilk birkaç ayda yaşadığı ekonomik düşüş, çoğu kişiyi ve şirketi şaşırttı. Başlangıçta, Çin’den gelen tedarikteki ani kesintinin neden olduğu küresel arz şoku, bu ülkeden gelen kumaşları kullanan birçok hazır giyim şirketinin üretimini engelledi. Sadece birkaç ay sonra, Avrupa ve Kuzey Amerika’daki kısıtlamaların yayılmasıyla baş gösteren talep şoku, küresel tekstil değer zincirinin tümünü olumsuz etkiledi. ITMF Corona Anketleri bu gelişmeyi çok güzel ve net bir şekilde ortaya koydu. İptal edilen ve/veya geciken siparişlerin sayısı patladı. (bkz. Grafik 1: İptal edilen/ertelenen siparişler)
Öte yandan, tüm faaliyet alanlarının eşit şekilde etkilenmediğini de belirtmek gerekiyor. Çalışanların artık yüz yüze toplantılara, konferanslara veya sergilere katılmayıp daha rahat kıyafetler giyerek evden çalışmaları sonucunda, resmi iş kıyafeti giyim üreticileri kesinlikle en kötü darbeyi aldı. Ancak evde daha çok zaman geçirilmesi, insanları evleri için daha çok harcama yapmaya itti ve bu da ev tekstili endüstrisini besledi. Maske veya önlük gibi kişisel koruyucu ekipmanlara yönelik muazzam talebe hızla uyum sağlayabilen şirketler ise, geleneksel segmentlerde kaybedilen işleri telafi edebildi.
Ayrıca, birçok bölgenin ikinci koronavirüs dalgasını yaşamasına ve tekrar kapanma gibi kısıtlamalara maruz kalmasına rağmen, 2020 sonu ve 2021 başında ekonomilerin ve endüstrilerin toparlanmaya devam ettiğini görmek biraz şaşırtıcıydı. Bunun başlıca nedenleri dünya genelinde, özellikle sanayileşmiş ülkelerde, güçlü mali ve parasal destekle dünyanın farklı bölgelerinde gelen başarılı aşı buluşlarıydı.
Tüm bunlar ışığında, küresel tekstil endüstrisinin genel görünümü epey olumlu oldu ve olmaya devam ediyor. Sektör, 2021’in ikinci yarısında ve 2022’de, dünyadaki işe ara vermiş işletmelerin çoğunun yeniden açılması ve işine devam edenlerin büyümesiyle güçlü bir toparlanma bekliyor. ITMF Koronavirüs Anketlerinin sonuçları açıkça güçlü bir toparlanmaya işaret ediyor. (bkz. Grafik 2: Ciro beklentileri).
Güçlü toparlanmanın diğer göstergeleri ise tekstil makine üreticilerinin sipariş alımı ve sipariş rezervi. 20 Ocak ve 10 Mart 2021 tarihleri arasında gerçekleştirilen yedinci ITMF Koronavirüs Anketinde bu iki göstergede de artış görülüyor (bkz. Grafik 3: Tekstil makine firmalarının sipariş alımı).
“Türkiye hem coğrafi yakınlığı hem gelişmiş altyapısının avantajlarını görüyor”
Pandeminin ilk döneminde tedarik zincirlerinde görülen bozulmanın, eski haline dönmesini bekliyor musunuz? Yoksa küresel değer zincirlerinde kalıcı değişiklikler mi öngörüyorsunuz? Sizce son zamanlardaki ‘nearshoring’ ve ‘onshoring’ trendleri kalıcı olacak mı?
Global tekstil değer zincirleri her zaman değişen koşullara uyum sağlamıştır. Geçtiğimiz 20 yılı şekillendiren iki büyük olay yaşandı. Birincisi Çin’in 2001 yılında Dünya Ticaret Örgütü’ne katılarak küresel ticaret sistemine entegre olmasıydı. İkincisi, 2004 yılı sonunda kota sisteminin aşamalı olarak kaldırılmasıydı. Sonuç olarak muazzam işgücü havuzu nedeniyle başlangıçta işgücü maliyetlerinin çok düşük olduğu Çin, yeni tekstil makinelerine büyük yatırımlar yapmaya başladı ve kısa sürede dünyanın en büyük tekstil ve konfeksiyon ihracatçısı oldu. Birkaç yıl önce ise, Çin’de yatırımı olan yerli ve yabancı şirketler, Çin dışındaki diğer seçeneklere bakmaya başladı. Başlangıçta motivasyon, esas olarak maliyetlerdi. Vietnam gibi ülkelerde işgücü maliyetleri, Çin’in kıyı bölgelerinden daha düşüktü. Benzer şekilde Bangladeş, tekstil üretiminde büyümeye ve dünyaya entegre olmaya başlayan -ağırlıklı olarak yerli- şirketlerce yapılan yatırımlarda önemli bir artışa sahne oldu. Son birkaç yılda, yatırım ve/veya satın alma yapılan ülkeleri çeşitlendirmek için yeni nedenler ön plana çıktı. Pandemi, birçok şirketin Çin’deki tedarikçilere bağımlılığını açıkça gösterdi. Ayrıca ABD ile Çin arasındaki ticari sürtüşmeler, ABD’nin Çin’den yaptığı ithalatı çok daha pahalı hale getirdi. Bu gelişmeler, kaynakları çeşitlendirmek ve alternatif tedarikçiler aramak için kabul edilebilir nedenlerdi.
‘Nearshoring’ (tüketim pazarına yakın lokasyonda üretme/satın alma), kesinlikle ürünlerin piyasaya daha hızlı ulaştırılması, düşük nakliye maliyetleri ve daha düşük sera gazı emisyonu avantajları sağlıyor. Genel olarak ‘nearshoring’in cazibesi ve başarısı, birçok farklı maliyet faktörüne bağlıdır. Hazır giyim tarafına baktığımızda, yeni bir fabrika açmanın maliyeti ve gerekli teknolojiler çok daha düşük olduğundan, ‘nearshoring’e geçişin önündeki engeller çok daha azdır. Tekstil tarafında ise; eğirmeden terbiyeye kadar entegre bir tekstil kümesi kurmak çok daha maliyetli ve karmaşıktır. Bu nedenle köklü ve yerleşmiş tekstil ve hazır giyim ülkeleri belli bir avantaja sahiptir. Türkiye kesinlikle hem coğrafi yakınlığı hem de gelişmiş ve güncel tekstil ve hazır giyim sanayi altyapısının avantajlarını görmektedir.
ITMF olarak fiilen piyasada yer alan gerçek oyuncuların gelecek beklentilerine ışık tutan ITMF Korona anketlerini başlattınız. Bu anketler, masaüstü araştırması yoluyla oluşturulan resmî açıklamalardan ve görünüm raporlarından farklı ne söylüyor?
ITMF Corona Anketleri, virüsün kontrol altına alınamayacağının ve zamanla tüm dünyaya yayılacağının netleştiği Mart 2020’de başlatıldı. Asıl soru; böyle bir pandeminin, küresel tekstil endüstrisi için, özellikle iptal edilen ve/veya geciken siparişler açısından ne anlama geleceğiydi. (bkz. Grafik 1). Daha sonra, sektördeki etkiye ve toparlanma sürecine odaklanıldı. ITMF Corona Anketleri, Doğu Asya’dan Güney Amerika’ya kadar dünya genelinde tekstil endüstrisinin gelişimini izleyen tek kaynak oldu; bölgesel farklılıklara ve elyaftan son mamule kadar tüm segmentler arasındaki farklılıklara ışık tuttu. Bu nedenle anketler, tekstil değer zincirinin durumu hakkında benzersiz bir bilgi kaynağıdır. Gelecekte, küresel tekstil endüstrisinin gelişimini izlemek için aylık bazda daha kısa anketler gerçekleştireceğiz.
Dijitalleşmenin verimliliğe katkısı
Yine anket sonucuna göre, pandeminin sektörde dijitalleşmeyi ve dijitalleşme yatırımlarını hızlandırdığına dair anlamlı bir trend görülüyor. Dijitalleşme, sizce, sektörü verimlilik, dijital işsizlik riski, iş-beceri uyumsuzluğu, sürdürülebilirlik gibi açılardan nasıl etkiledi?Salgının dijitalleşme hızı üzerinde muazzam bir etkisi oldu. İnsanlar, işleyen ve problemlere ekonomik çözümler sunan dijital araçların var olduğunun farkına vardı. ITMF Koronavirüs Anketlerimize göre, pandemi sırasında öğrenilen en önemli ders, dijital yetenekleri geliştirmek oldu. Pek çok şirket, örneğin iş toplantıları yapmak, yeni makineler kurmak veya fuarlarda ürün sergilemek gibi pek çok işin dijital olarak yapılabileceğini fark etti. Bu, kesinlikle pek çok şirketin verimliliğini artıracak. Burada, hem donanım ve yazılıma hem de şirket personelinin eğitimine ve formasyonuna yatırım yapılması gerekir. Dijitalleşme, şirketlerin hem kendi bünyesinde hem de tedarikçileri ve müşterileri ile birlikte hareket etmelerini gerektiren köklü, yapısal bir değişimdir. Pandemi, dijital çözümlerin, bir yan etki olarak şirketlerin daha sürdürülebilir hale gelmesine yardımcı olduğunu da gösterdi. Şirketler artık dijital ve sürdürülebilir çözümlere yatırım yapıyor. Yine 7’ci ITMF Corona Anketi’nin gösterdiği üzere, tekstil makineleri şirketlerinin hem sipariş alımı hem de sipariş rezervi önemli ölçüde arttı. Bu da, tekstil üreticilerinin hız, esneklik veya kalite açısından olduğu kadar enerji, su, kimyasal vb. tüketim açısından da dijital çözümlere ve daha iyi performansa sahip yeni makinelere yatırım yapma ihtiyacı duyduklarını göstermesi açısından önemli.
Küresel daralma, tüketici davranışları açısından moda endüstrisini nasıl etkiliyor? Moda sektöründe satışların böyle bir ekonomik durumda düşmesi beklenirken, sokağa çıkma yasaklarının moda alışverişini -özellikle lüks tüketim ve ev dekorasyonunu- tetiklediğine dair göstergeler var. Rakamlar, bu bahsedilen trendleri destekliyor mu?
Kuşkusuz ki, bazı segmentler diğerlerinden daha kötü veya daha iyi etkilendi. Resmi iş kıyafeti giyim segmenti, evden çalışma ve seyahat/toplanma kısıtlamalarında son derece zor zamanlar yaşadı. Aynı şekilde ulaşım sektörü de (otomotiv, tren, uçak) çok zor bir dönem geçirdi. Günlük giyim ve ev tekstili ve elbette kişisel koruyucu ekipman ürün grubu ise kesinlikle çok daha iyi performans gösterdi. Yine de genel olarak bakıldığında, sokağa çıkma ve seyahat/toplantı kısıtlamaları tekstil ve hazır giyim endüstrisinin büyük çoğunluğunu olumsuz etkiledi.
Ana akım moda pazarında talep şoku patlak verdiğinde, koruyucu tekstiller (maskeler ve önlükler) devreye girdi, talep tarafını destekledi ve fabrikaları açık tutarak endüstrinin ayakta kalmasına ve istihdamı korumasına yardımcı oldu. Aynı zamanda medikal tekstil endüstrisini de yenilikçi çözümler geliştirmeye teşvik etti. Tıbbi tekstillerin, sektörü desteklemeye devam edeceğini düşünüyor musunuz?
Tıbbi tekstillerin her ülke için çok önemli hale geleceği görüşüne tamamen katılıyorum. Özellikle kişisel koruyucu ekipmanların ne ölçüde yerel veya en azından bölgesel olarak üretilmesi gerektiği tartışılacaktır. Hükümetler, az sayıda tedarikçiye bağımlı olma durumunu daha fazla irdeleyeceklerdir. Genel olarak pandemi bize, küresel değer zincirlerinin ne kadar birbirine bağımlı olduğunu öğretti; tedarik zincirlerini hızla değiştirmenin kolay olmadığını ve alternatif tedarik seçeneklerinin ciddi bir maliyetle geleceğini ortaya koydu. Tedarik zincirleri söz konusu olduğunda; hükümetler ve şirketler, etkinlik ve esneklik arasında bir denge kurmak zorundalar.
Dünyanın her yerinden üyeleriniz var. Üyelik tabanınızda zaman içinde meydana gelen değişikliklere bakarak, son birkaç on yılda tekstil değer zincirindeki bölgesel değişimleri yorumlayabilir misiniz?
ITMF’e üyelik özellikle Asya’da son 15 yılda arttı. Bu, Asya’nın tekstil ve hazır giyim ürünleri tedarikçisi olarak güçlenen pozisyonunu ortaya koyuyor. ITMF’nin son 15 yıldır yayımladığı ‘Uluslararası Tekstil Makineleri Nakliyat İstatistikleri’ne bakıldığında, Asya’nın artan önemi ortaya çıkıyor. Asya’da Çin, yeni tekstil makinelerinde baskın yatırımcı oldu. Çoğu makine segmentinde Çin, kürese yatırımların yüzde 50 ve daha fazlasını gerçekleştirdi. Bununla birlikte, birkaç yıldan beri, Bangladeş ve Vietnam gibi diğer ülkeler de çeşitli segmentlerde önemli yatırımlara sahne oldu. Türkiye geleneksel olarak sürekli yeni tekstil makinelerine yatırım yapan bir ülke. Tüm bunların ışığında, satın almada -piyasaya giriş hızını ve esnekliği arttırma ihtiyacının da yönlendirdiği- daha fazla tedarikçi çeşitliliğine yönelik bir eğilim olduğu söylenebilir. Bu, kesinlikle son tüketici pazarlarına daha yakın lokasyonda üretimi destekleyen bir trend.
“Türkiye için gelecek riski yok”
Bununla alakalı olarak, global tekstil değer zincirinde Türkiye’nin yerini nasıl buluyorsunuz? Türkiye tekstilinde ve hazır giyimin üretiminin kompozisyonuna baktığınızda, ilerisi için belli riskler ve fırsatlar görüyor musunuz?
Türkiye geçmişte olduğun gibi, gelecekte de çok önemli bir tekstil ve hazır giyim üreticisi olarak kalacaktır. Bunun pek çok sebebi var. Türkiye, elyaftan bitmiş ürüne kadar her şeyi üretebilen tam entegre bir tekstil üretim altyapısı geliştirmeyi başarmış bir ülke. Ayrıca çok büyük bir pazar olan Avrupa’ya çok yakın. Bu iki faktör düşünüldüğünde Türkiye, markalara, perakendecilere ve diğer tüm müşterilere geniş bir ürün yelpazesini epey hızlı bir şekilde sağlayabiliyor. Gelecek için herhangi bir risk görmüyorum. Tam tersine, salgının etkisiyle daha çeşitli bir tedarikçi tabanı arayışında, Türkiye kaliteli ve hızlı bir üretici olarak pozisyonunu daha da güçlendirme fırsatına sahip.
ITMF, üyelerini ve genel anlamda tekstil endüstrisini ne şekilde destekliyor?
ITMF’in misyon belgesi, rolünü ‘birbirine bağlamak, bilgilendirmek ve temsil etmek’ olarak tanımlar. Bu da ITMF’in üyelerine faydalarını özetliyor. ITMF etkinlikleri, özellikle yıllık konferanslarıyla, sektör derneklerini ve kişileri bir araya getirir. Üyelerini yayınlar, raporlar, uzmanlarla röportajlar ve Korona Anketi gibi araçlarla bilgilendirir. Son olarak, tekstil değer zincirini İklim Değişikliği için Moda Endüstrisi Şartı (FICCA), Sosyal Uygunluk Ortak Programı (SLCP) ve Ortak Standartlar Girişimi (SCI) gibi girişimlerde temsil eder.
ITMF NEDİR?
Zürih’te 1904’te kurulan ve genelde pamuk ipliği üreticilerini bir araya getiren, daha sonra tekstil değer zincirinin tümüne yayılan Uluslararası Tekstil Üreticileri Federasyonu’nun (ITMF) dünyanın tüm bölgelerinden, tekstil ve hazır giyimin tüm faaliyet alanlarından üyesi bulunuyor. 1974’ten bu yana ITMF’te Türk tekstil endüstrisini temsil eden Sendikamız, gerek yönetim kurulunda, gerekse özelleşmiş komitelerde aktif rol alıyor.