Dünyaya denim giydiren dört ülkeden biri: Türkiye

13-01-2020

Her yıl büyümeye devam eden denim sektörünün önemli oyuncularından Türkiye, hem denim kumaş hem de denim giysi ihracatında dünyada dördüncü sırada yer alıyor. Türk firmaları kaliteli denim kumaş üretimiyle öne çıkarken, bir taraftan dünya markaları yaratıyor bir taraftan da yüzlerce yıllık tarihe sahip denimi çevreye dost üretecek yöntemler geliştiriyor.
Hazır giyimin vazgeçilmezi denim kumaştan yapılmış kıyafetlerin dünya modasındaki yeri her yıl büyüyor. Denim kumaştan yapılmış giysiler kadar, denim kumaşın ihracatında da dünyada önemli bir hareketlilik yaşanıyor.
2018 yılında dünya denim kumaş ihracatı yüzde 5.1 oranında artarak yaklaşık 5 milyar dolar değerinde gerçekleşti. 2009 - 2018 yılları arasında ise dünya denim kumaş ihracatı yüzde 31 oranında arttı. Tekstil ihracatında önemli başarılara imza atan Türkiye, denim kumaşında yaşanan bu hareketliliğin önemli oyuncuları arasında bulunuyor.

Türkiye denim ihracatında dördüncü sırada
2018 yılında 341 milyon dolarlık denim kumaş, 1 milyar 666 milyon dolarlık da denim giysi ihracatı yapan Türkiye, hem kumaş hem de giyside dünyanın ne fazla denim ihracatı gerçekleştirilen ülkeleri sıralamasında dördüncü sırada yer alıyor.
Türkiye’nin denim kumaşta dünya pazar payı 2018 yılı itibariyle yüzde 7 olurken, denim hazır giyim ihracatındaki pazar payı yüzde 4.5 olarak gerçekleşti. Türkiye’nin denim kumaş ihraç ettiği ülkeler arasında ilk sırada 54 milyon dolarla Tunus, denim giysi ihracatında ise 299 milyon dolar ile ilk sırada Almanya bulunuyor.

Doğum yeri Fransa
Dünyanın neredeyse tamamında popüler, belki de en çok giyilen kumaşlardan biri olan denimin tarihi 16’ncı yüzyıla dayanıyor. 16’ncı yüzyılda ‘serge’ olarak adlandırılan ve Hindistan’da yetişen indigofera bitkisinden elde edilen indigo boyar maddesi ile boyanmış, yün karışımlı bir kumaş, ilk olarak Fransa’nın çok eski bir tekstil merkezi olan Nîmes kasabasında üretildi. ‘Sergé de Nîmes’ adı verilen kumaşın adı zamanla, özellikle Amerikalıların söylemiyle ‘denim’ haline geldi. Denimi Amerika’ya ilk götüren kişi ise Christopher Colombus. Kâşif, Fransa’da hazırlanan Santa María adlı gemisinin yelkeninde, dayanıklı bulduğu bu kumaşı kullandı. Bu bölgeye özgü çivit mavisi özel dokuma pamuklu kumaşlar, 19’uncu yüzyılda Cenovalı gemicilere pantolon yapımında da kullanılmış. Denim pantolonun İngilizce karşılığı olan ‘jeans’ kelimesinin de Cenova’nın Fransızca adı ‘Gênes’ten kaynaklandığı sanılıyor. 18’inci yüzyılda pamuk tarlalarında çalışan kölelere de pamuk elyafından dayanıklı denim kumaş ile hazırlanan işçi kıyafetleri yaygın şekilde giydirilmiş.

İhracat pazarlarımız
Bugüne ve Türkiye’ye dönelim. Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı ve Denim Village’ın Yönetim Kurulu Başkanı Hadi Karasu, 2000 yılında 101.6 milyon dolar değerinde denim kumaş ihracatı yapılan Türkiye’den, 2018 yılında 341.3 milyon dolar değerinde denim kumaş ihraç edilen bir konuma gelindiğini belirtiyor. 2018 yılında gerçekleştirilen 8.4 milyar dolarlık toplam tekstil ihracatı içerisinde denim kumaş ihracatının payının yüzde 4 olduğunu söyleyen Karasu, rakamlarla sektörü anlatmaya devam ediyor:
“Denim kumaş ihracatımızda ilk beş ülke sırasıyla:
1. Tunus
2. Mısır
3. İtalya
4. Fas
5. Bangladeş
2018 yılı itibarıyla ihracatımızda ağırlıklı bölgeler Kuzey Afrika, Avrupa ve Uzak Doğu’dur. İhracatımızdaki ilk 20 ülkeye gerçekleştirilen ihracat, toplam ihracatın yaklaşık yüzde 91’ini oluşturmaktadır.”
Karasu, Türkiye’nin en fazla denim kumaş ithalatı gerçekleştirdiği ülkelerin ise yüzde 33.2 pay ile Pakistan, yüzde 18.5 pay ile Mısır, yüzde 5.9 pay ile İtalya olduğunu ifade ediyor. Türkiye’de denim kumaşı üretiminde ise Kayseri, Adana, Bursa, Malatya ve Kahramanmaraş illeri öne çıkıyor.
Üretimde ve tüketimde lider ABD
Dünya pazarlarına baktığımızda ise dünyada jean üretiminde en büyük payı ABD alıyor. ABD aynı zamanda en büyük jean tüketicisi ülke konumunda. Denim sektöründe dünyanın en büyük markalarının en başta ABD (Levi’s, Wrangler, Lee vb.) olmak üzere, Japonya (Edwin, Evisu) İtalya (Giorgio Armani, Diesel, Replay) Hollanda (G-Star, Tommy Hilfiger) ve Türkiye’de (Mavi Jeans, LTB) olduğunu vurgulayan Karasu, “Denim üretiminin başlangıç yeri Fransa olmasına rağmen, markalaşması ve moda ürünü haline getirilmesi ABD’de olmuştur. Dünya toplam denim kumaş ihracatı yaklaşık olarak 4 milyar 910 milyon dolardır. Türkiye, dünyanın en büyük dördüncü denim kumaş ihracatçısı konumundadır” diyor.
Denim giysi üretiminde genellikle yüzde 100 pamuklu kumaşlar kullanılıyor. Son yıllarda yüzde 65 polyester, yüzde 35 pamuk karışımı gibi kumaşlar da deneniyor. Denim kumaşının en belirgin özelliği, çözgü ipliklerinin indigo boyalı, atkı ipliklerinin ise doğal renginde yani beyaz olması. Çeşitli ağırlıklarda yapılabilen denim kumaşlar genellikle 3/1 veya 2/1 çözgü dimisi örgüde mavi, lacivert, siyah gibi renklerde boyanmış çözgü ve beyaz atkı iplikleri ile dokunuyor. Denim kumaşların en önemli özelliği ise dayanıklılığı. Bu noktada Türkiye, özellikle kaliteli denim kumaşı üretimiyle öne çıkıyor.

Kot pantolonlar artık yüzde 100 organik
Denim kumaş üretiminin ve tüketiminin Türkiye’de ve dünyada çok ciddi bir ekonomi oluşturduğuna dikkat çeken Dream Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Alsan “Dünyada üretilen yaklaşık 25 milyon ton pamuğun yüzde 20’si denim kumaşların üretiminde kullanılıyor. Denim, dünyada pamuğu en fazla tüketen sektör konumunda. Türkiye, üretilen denim kumaşların kalitesiyle yurt dışından gelen taleplerde ilk tercih edilen ülkeler arasında yer alıyor. Yurt içinde de aynı şekilde denim kumaşa ve denim konfeksiyonuna artan bir ilgi var” diyor.
Alsan, Türkiye’nin denim kumaş ihracatında Kuzey Afrika ve Avrupa ülkeleri başı çekerken, Türkiye’nin bitmiş ürün ihracatında İspanya, Almanya ve İngiltere’nin ilk üçte yer aldığını ifade ediyor. Denim kumaş üretiminin tekstil sektöründeki önemine değinen Alsan “Denimin, pamuğun en fazla tüketildiği sektör olması tekstil sektöründeki pek çok dinamiği de etkiliyor. Denim; fiyat, trend, yenilikler anlamında tekstil sektörüne yön veren bir pazar” şeklinde konuşuyor.

Denim üretiminin yeni mottosu: “Çevreye saygı, dünyaya saygı”
Serdar Alsan, denim sektöründe önemli bir noktaya daha dikkat çekiyor: “Denim tüketiminin tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de çok fazla olması çevresel faktörleri ön plana çıkarıyor. Bu durum son yıllarda markaların sürdürülebilir, ekolojik ürünlere yönelmesini sağladı. Denim kumaşların dünyada ve Türkiye’de bu konuda da öncülük ettiğini düşünüyorum.”
Dream Tekstil olarak GOTS, OCS, RCS, BCI sertifikalarına sahip yüzde 100 organik, yüzde 100 geri dönüşümlü kumaşlardan üretilen ‘EC O2 Collection by DTC’ koleksiyonunu tamamladıklarını ifade eden Alsan, Türkiye’deki tüm üretici firmaların bu konuda hızla yol aldıklarını vurguluyor. Birçok uluslararası sertifika kuruluşuyla ortak çalışmalar yapıldığını belirten Alsan, Türkiye’nin sürdürülebilir denim üretimi konusunda da zirvedeki ülkelerden biri olduğunu söylüyor. Özellikle dayanıklılığın, her yaş grubuna uygun olabilmesinin denimi sürekli gündemde tuttuğuna ve bunun gelecekte de devam edeceğine dikkat çeken Alsan, firmaların artık ‘çevreye saygı, dünyaya saygı’ olgusu ile üretim yaptıklarını anlatıyor.

“Trendleri belirliyoruz”
“Yaşanabilir bir dünya için sürdürülebilir üretim şart” diyen (TOBB) Konfeksiyon ve Hazır Giyim Sanayi Meclis Başkanı, System Tekstil A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Şeref Fayat da denim fabrikalarının üretim modelindeki değişime dikkat çekiyor. “Böyle giderse maalesef yeni nesillere kötü bir dünyayı miras bırakmış olacağız” diyen Fayat şöyle devam ediyor: “Firmamız, yeni fabrika yatırımında üretim tesisini tamamen sürdürülebilir kılmak adına teknolojinin bütün imkânlarını kullanarak, en az yüzde 40 daha maliyetli bir yatırım yaptı. Bu sayede daha az kimyasal, daha az enerji, daha az su ve sıfır atıkla doğaya ve insana saygılı örnek bir fabrikayı sektörümüze kazandırmış olacağız.”
Denim sektöründe tasarım ve markalaşmanın önemine değinen Fayat, Türkiye’nin bu konuda da dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olduğunu ifade ediyor. Fayat Türkiye’nin konumunu şöyle özetliyor: “Güçlü kumaş altyapımız, tasarımcılarımız ve ana pazarımız (ihracatımızın yüzde 70’i) olan Avrupa’ya yakınlığımız sayesinde, dünyaca ünlü birçok Avrupa denim markasının veya koleksiyonu içinde denim bulunan bir çok markanın ana tedarikçisi durumundayız. Pazarı çok iyi bilen firmalarımız, hızlı ve kaliteli üretim süreçlerimiz sayesinde bu avantajımızın uzun yıllar daha devam edeceğini görmekteyim. Dünyada denim pazarı zaman zaman yavaşlasa da artık denim kumaşı sadece pamuk elyafından üretilmeyen ve günün her saati giyilen konforlu bir ürün durumunda. Dünyaca ünlü denim kumaş fabrikalarımız sayesinde bu sürece bırakın ayak uydurmayı, trendleri belirleyen konumdayız. Çok uzun yıllardır dünya markalarına üretim yapan firmalarımız önemli tecrübeler edinmiş ve yarattıkları markalarla özellikle Avrupa ve Rusya’da önemli satış rakamlarına ulaşmışlardır. Burada birçok marka söyleyebilirim. Fakat, dünyaca ünlü olması ve öncülük yapması sebebiyle Mavi Jeans’i özellikle söylemeden geçmeyeceğim.”
Türk hazır giyim ihracatında denimin çok önemli bir ihraç kalemi olduğunu ve hazır giyim ihracatının yüzde 13’ünü (2.2 milyar dolar) yapar duruma geldiğini vurgulayan Fayat, “Bu rakam dünya denim ihracatının (44 milyar dolar) yüzde 5’i yapar ki; bu da sektörün ne kadar güçlü olduğunun kanıtıdır. Ülke olarak denim kumaş ve konfeksiyon yatırımlarına devam ederek payımızı daha da artıracağımızı özellikle belirtmek istiyorum” dedi.

Denim pantolonun babası Levi Strauss
Bugünkü anlamıyla denim kumaştan yapılmış giysilerin özellikle denim pantolonun tarihinde en önemli isim hiç şüphesiz tüm dünyaca tanınan Levi Strauss. Ailesiyle birlikte 1847’de Almanya’dan New York’a göç eden Levi Strauss, 1853’te San Francisco’ya taşındı, kuru gıda ve top kumaşlar sattığı bir malzeme dükkanı açtı. Kısa bir süre sonra da Kaliforniyalı madenciler için koyu kahverengi ‘Canvas’ tan ilk Jean’i yaptı. Müşterilerinden biri olan terzi Jacob Davis, 1873 yılında diktiği pantolonların ceplerinin çok çabuk yırtıldığına dair müşterilerinden şikâyetler almaya başlayınca ceplerin dikildiği köşelere ‘rivet’ adı verilen küçük metaller çaktı ve böylelikle pantolonları çok daha dayanıklı hale getirdi. Bu fikrinin çalınmasını önlemek için patentini almaya karar veren Jacob Davis, yeterli parası olmadığı için Levi Strauss’a ortaklık teklif etti. 20 Mayıs 1873’te resmi olarak patent alındı ve bugün de hâlâ giydiğimiz denim pantolonun atası dikilmiş oldu. 1890’larda Levi Strauss ilk ‘jean’leri ‘501 indigo’ adı altında üretti. 1904’de Kuzey Carolina, Greensboro’da Blue Bell Co. şirketini kurdu. 1950’lerde ise pazarda ilk fermuarlı jean’ler görülmeye başlandı. Denim kumaş, 1940’larda 2. Dünya Savaşı’nda, Amerikan askerleri tarafından dünyaya tanıtıldı. Savaş sonrasında ise denim kumaşlar Amerikan sinemasında boy gösterdi. Marlon Brando ve James Dean gibi ünlülerin denim kumaştan dikilmiş giysiler giymesiyle, tüm dünyada özellikle gençler arasında jean modası hızla yayılarak zaman içinde bugünkü vazgeçilmez konumuna geldi.

‘Kot’ markasının yaratıcısı ‘Muhteşem Kot’
Blue jeans, denim ya da bizlerin sıkça kullandığı ismiyle ‘kot’un Türkiye serüveni ise 1960’lı yıllarda başlıyor. Blue jeans kültürünü Türkiye’ye getiren ve ona ismini veren girişimci Yugoslavya göçmeni ‘Muhteşem Kot’. Dilimize yerleşmiş ‘kot’ ismi de buradan geliyor. Üç yaşındayken Yugoslavya’dan Türkiye’ye göç edip, Edremit’e yerleşen, ilk ve orta öğrenimden sonra terzi çıraklığı yapan Kot, daha sonra dönemin en iyi terzilik okullarından biri sayılan La Deveze Derrox’ta eğitim görmek üzere Fransa’ya gidiyor. 1940’lı yılların sonunda Fransa’dayken işçi ve köylüye giydirecek ucuz ve dayanıklı malzeme arayan Muhteşem Kot’un dikkatini jean çekiyor ve Türkiye’ye döndüğünde bu kumaşı üretmeye başlıyor, ardından pantolonları dikiyor. ‘Kot’ bir marka olarak 1958 yılında tescil ediliyor. 1960’larda Muhteşem Kot’un atölyesinde günde 200 adet kot pantolon dikilebiliyordu. Bu pantolonlar Kot adıyla markalaştı. Serbest piyasa ekonomisiyle birlikte özellikle yurt dışından gelen markaların karşısında daha fazla dayanamayan firma, 1992 yılında üretimini durdurmuş olsa da günlük dilimize yerleşen ismi, Muhteşem Kot’un vizyoner girişimini yaşatıyor.

Denim kumaşın üretimi
TGSD Başkanı ve Denim Village’nin Yönetim Kurulu Başkanı Hadi Karasu denim üretimini şöyle anlatıyor: “Denim kumaş, atkı ve çözgü ipliklerinin dimi dokunmasıyla üretilir. Çözgü iplikleri, indigo boyar maddesiyle boyanırken, atkı iplik boyanmadığından beyaz rengini korur. İpliklerin boyanmasında, halat (rope dyeing), loop ve açık en (slasher) boyama olmak üzere; üç temel boyama yöntemi vardır.
Halat boyama, indigo boyacılıkta kullanılan en eski yöntemdir. Halat halindeki ipliklerin boyama sonrasında çözgü enince dağıtılarak, çözgü ipliği haline getirilerek boyama ve yıkama tenekelerinin içinden geçerek kurutulması ve tekrardan sarılması süreçlerini içerir. Loop boyama, ipliklerin aynı boya teknesine birkaç kez daldırılması ile gerçekleştirilir. ‘Slasher’ boyamada ise çözgü ipliği açık enli olarak boyanır ve kurutulmasının ardından, tek bir işlem döngüsü içerisinde, haşıl solüsyonunun içinden geçirilir. Bu işlemin amacı, kumaşın dokuma aşamasında maruz kalacağı yüksek tansiyon, ısı, yapışkanlık benzeri parametrelerini sabitlemek amacıyla, sıkıştırma, kurutma gibi aşamalardan geçip çözgü levendine sarımında koruyucu bir tabaka oluşturulması ve dokunmaya hazır hale getirilmesidir. Makinelerde dokunan kumaş, terbiye işlemlerinden geçer, terbiye işlemlerinde kumaşın konfeksiyonda dikim işleminin kolay olması için dikiş kolaylığı ve dimi örgülü olmasından dolayı yıkama sonrasında paça dönmesi olmaması için kumaşa doğru atkı eğimi verilmesi önemlidir. En son aşamada kalite kontrol ve kalite güvence ekiplerince fiziksel ve görsel açılardan incelenir.”

Marka yaratmak şart!
TGSD Başkanı ve Denim Village’nin Yönetim Kurulu Başkanı Hadi Karasu, Türkiye’nin dünya denim üretim pazarından daha fazla pay alması için hem devlet hem de üreticiler nazarında atılması gereken adımları şöyle sıralıyor:
Yapılan ÜR-GE çalışmalarından alınan sonuçlara göre yapılması gerekenler:
1. Koleksiyon ve tasarım odaklı olmak,
2. Başta yıkama olmak üzere Ar-Ge ve inovasyon faaliyetlerinde gelişim ve süreklilik sağlamak,
3. Yeni pazar odaklı faaliyetlerde strateji belirlemek ve süreklilik sağlamak,
4.Mutlaka markalaşma sürecine ağırlık vermek, marka yaratmak, marka satın almak, markalarla ortaklık yöntemlerinden birisi veya tümüne ağırlık vermek.

“Sektör ancak Ar-Ge yatırımlarıyla yükselir”
Türkiye’de “denim” denince ilk akla gelen şirketlerden Bossa’nın Genel Müdürü Onur Duru, sektörle ilgili sorularımızı yanıtladı:
Bossa, Türkiye’nin global denim sektöründeki
yerini nasıl görüyor?
Türkiye, dünya denim sektöründe öncü ve trend belirleyici role sahip. Türk firmalarımız inovatif, sürdürülebilir koleksiyonları ve kalite anlayışları ile denim dünya modasını belirleyen konumdalar. Firmaların katıldıkları fuar ve organizasyonlarda da Türkiye’nin denim sektöründeki inovatif gücünü, kalite anlayışını, ileri teknolojik ve esnek üretim yapısını, nitelikli insan kaynakları gücünü gözler önüne serdiğini görüyoruz.
Türkiye’nin, sektördeki yerini daha yukarılara taşıması için neler gerekiyor?
En önemlisi, Ar-Ge ile yeniliğe daha çok yatırım yapmak ve pazarlama faaliyetleri ile yeni pazarlara girme konusunda çalışmalar yürütmek. Biz de Bossa olarak Ar-Ge merkezimiz ile sürekli inovasyon ve teknolojiye yatırım yapan, aynı zamanda trend belirleyici ürünler ile zengin koleksiyonlar ortaya koyan bir firmayız.  Başarılı bir inovasyon, farkı düşünmek ve ortaya koymakla gerçekleşir. Bu anlamda da Ar-Ge merkezimizde üniversiteler ile projeler yürütüyoruz. Bu yenilikçi projeler de bizi hep bir adım önde kılıyor.


Diğer Haberler