AB’de Yeni Dönem
2024, Avrupa için hem Fransa, Avusturya, Portekiz gibi üye ülkelerde (ve AB dışında Birleşik Krallık’ta) hem de Birlik düzeyinde önemli siyasi seçimlere sahne oldu, oluyor. Halk oyuna dayanan Avrupa Parlamentosu seçimleri ve onu takiben gerçekleşen Avrupa Komisyonu ve Avrupa Birliği Konseyi atamalarının tümüne Avrupa Seçimleri deniyor. Avrupa Komisyonu’nun Başkanlığı’na mevcut Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen tekrar seçildi. Seçimlerin sektörümüzü ilgilendiren yanı, sanayi politikalarının nasıl şekilleneceği…
Tuba Kobaş Huvaj / TTSİS Genel Sekreter Yardımcısı
Haziran ayı başında tüm AB ülkelerinde gerçekleşen seçimlerle Avrupa Parlamentosu şekillendi ve muhafazakarların koltuklarını daha da genişletmeleriyle sonuçlandı. Bazıları için endişe, bazıları için beklenti olarak “göçmen karşıtı politikaların” yaygınlaşma ihtimali güçlendi. Parlamento Temmuz ayındaki oylamayla, AB’nin yürütme organı sayılabilecek Avrupa Komisyonu’nun Başkanlığı’na mevcut Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’i tekrar seçti. AB işleyişine göre von der Leyen 27 AB ülkesinden, farklı portfolyolar için Komisyon üyesi önerileri talep etti; Eylül-Ekim aylarında adaylarla yapılan görüşmelerin sonunda bir Komisyon listesi belirlenmesi ve yine Parlamento tarafından oylanması gerekiyor. Tüm bu sürecin, her şey normal seyrinde giderse, 1 Kasım’a kadar tamamlanarak yeni Parlamento’nun sene sonundan önce göreve başlaması gerekiyor.
AB’nin yeni sanayi politikası: Temiz Endüstri Mutabakatı
Seçimlerin politik sonuçları çok konuşulsa da, Avrupa Tekstil ve Hazır Giyim Üreticileri Birliği Euratex’i ve sektörümüzü ilgilendiren tarafı, AB’nin yeni sanayi politikalarının nasıl şekilleneceği olacak. Sendika olarak bu sayfalarda siz okurlarımızla sık sık paylaştığımız üzere, AB’de 2020 yılından bu yana tekstil sektörünü ilgilendiren pek çok yasal düzenleme yapıldı, yapılıyor. Dijital Ürün Pasaportu, Özenli Tedarik Yasası, Atık Çerçeve Direktifi gibi pek çok yasal araçla bir ürünün tasarımından, ömrünü tükettikten sonra ne şekilde bertaraf edileceğine kadar tüm süreç düzenleniyor.
Tüm bunlar von der Leyen’in 2020’de “AB’nin en kapsamlı dönüşüm programı” olarak tanıttığı Yeşil Mutabakat kapsamında yapılıyor. Yasal düzenlemelerin sayısı, hızı ve karmaşıklığı Avrupalı tekstil üreticilerinden çok ciddi eleştiriler almıştı. Seçimler öncesi Euratex, yayınladığı açık mektupla yeni Komisyon’u sürdürülebilirliğin yanında rekabetçiliği de gözetmeye davet etmiş; AB içinde bu denli sıkı politikalara maruz kalan yerli üreticinin, haksız rekabet yaratan üçüncü ülke üreticilerine karşı korunmasını talep etmişti.
Euratex’in Haziran ayında, tam da seçim zamanı gerçekleştirdiği AB Tekstil Forumu’nda seçimleri yorumlayan Financial Times Avrupa Temsilcisi Andy Bounds, bu politika yapma makinesinin yavaşlamasını beklediğini söylemişti. Yeşil Mutabakat’ın önce sanayicileri, sonra çiftçileri, şimdi ise tüketiciyi vurduğunu; tüketiciyi vurmasıyla halkın tepki göstermeye başladığını belirtmiş; yeni AB yönetiminin vatandaşları “doyurmaya” odaklanmasını, özellikle çiftçileri destekleyen politikalara öncelik vermesini beklediğini paylaşmıştı.
Von der Leyen’in seçimlerden sonraki demeci, kısmi olarak Bounds’u destekler nitelikteydi. Von der Leyen, siyasi önceliklerini açıkladığı Politika Rehber Belgesi’nde çiftçilerin adil ve yeterli kazanç elde etmesi için çalışacağını, tarım sektörünün rekabetçi ve sürdürülebilir kalması için “Tarım ve Gıda Vizyonu” açıklayacağını, çiftçilerin en kırılgan olduğu gıda değer zincirinde dengesizlikleri düzelteceğini taahhüt etti.
Von der Leyen, Politika Rehber Belgesi’nde, herkesin akıbetini merakla beklediği Yeşil Mutabakat’a çok kısa yer vererek, bu hedeflere bağlı kalınacağını söylemekle yetiniyor. 2025-2029 dönemi için ise yeni bir politika ortaya atıyor: Temiz Endüstri Mutabakatı. Bu yeni politikanın amacı “şirketlerin bu iklim hedeflerine ulaşmak için ihtiyaç duydukları şartları sağlamak” olarak tanımlanıyor. Bu şartların başında “ucuz, sürdürülebilir ve erişilebilir enerji kaynakları ve hammaddenin temini” sayılıyor. AB’li sanayiciler bu cümlelerden, bir önceki yasama döneminde çıkarılan ağır düzenlemelerin yavaşlayacağı ve mevcut düzenlemelerin uygulanması için destekler sağlanacağını anlamayı tercih ediyor. AB dışındaki ticaret ortakları içinse “başta Yeşil Mutabakat olmak üzere düzenlemelerimizden etkilenen ortaklarımızın kaygılarını daha iyi dinlemeli ve dikkate almalıyız” mesajı veriliyor.
E-ticarette yeni önlemler
Çin’de kurulan, şu an merkezi Singapur’da bulunan dünyanın en büyük moda perakendecisi konumundaki Shein, dünyanın her yerine oldukça ucuza online satış yapmasıyla biliniyor. AB tekstil Forumu’nda da gündeme gelen tartışmada, Avrupalı tekstilciler Shein’in Çin devleti tarafından sübvanse edildiğini, Avrupa pazarını alt üst ettiğini paylaşmış ve önlem alınmasını istemişti.
Yeni Politika Rehber Belgesi’nde bu konuya da yer verilerek, e-ticarette gümrüklerde etkin kontrol mekanizmaları kurularak hem tüketiciler hem işletmeler için adil rekabet koşullarının sağlanacağı belirtiliyor.
Avrupa Komisyonu’na yeni portfolyo: Savunma
Yeni Komisyon Başkanı’nın başka bir çarpıcı hamlesi, Avrupa Komisyonu’na yeni bir sandalye olarak Savunma Komiseri’ni eklemeyi teklif etmesi oldu. Askeri ve savunma alanları şimdiye dek AB’de, Birlik düzeyinde ortak politikalar olarak ele alınmıyordu. AB’nin dış ilişkileri sivil misyonlar üzerinden yürütülüyordu. Başta Rusya-Ukrayna olmak üzere sayıları gittikçe artan bölgesel gerilimler, Avrupa Komisyonu’nu ortak bir güvenlik ve savunma mekanizması kurgulamaya itmiş gibi görünüyor. Yine Avrupa’da bu politikanın sonunun ortak bir orduya mı, yoksa sadece askeri donanımın satın alma işlerine bakacak bir otoriteye mi gideceği tartışma konusu.
Belgede Türkiye yok
Von der Leyen’in Politika Belgesi’nde AB’nin gelecek siyasi ve ekonomik ilişkilerine, örneğin AB-Hindistan Stratejik Gündem (Serbest Ticaret Anlaşması denmemesi dikkat çekici) ve ASEAN ile ilişkilere değinen Ekonomik Dış İlişkiler başlıklı bir bölüm bulunuyor. Bu bölümde hem AB’ye adaylığı devam eden hem de Gümrük Birliği’nin önemli bir parçası olan Türkiye’ye atıf olmaması dikkat çekiyor. Fakat hatırlatmak gerekir ki; bir süredir ciddi yol alınamayan ticari sorunların giderilmesi konusunda Temmuz ayında Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Ticaret Diyaloğu Temmuz ayında ilk kez toplandı; gerek AB’li gerek Türk otoritelerce, görüşmelerin olumlu başladığı ve devam edeceği açıklandı.