Türkiye sağlık tekstilinde önemli üretim üslerinden biri haline geldi
Covid-19 salgınıyla birlikte sağlık tekstili pazarı tüm dünyada ve Türkiye’de hızla genişlemeye başladı. Salgında öncelikle sağlık çalışanlarının ve vatandaşların acil ihtiyaçlarını karşılamak üzere üretim bantlarını çalıştıran tekstil sektörü, üretim potansiyeli, Ar-Ge yatırımları, geliştirdikleri inovatif ürünler ve Türkiye’nin coğrafi konum avantajıyla dünyanın önemli üretim üslerinden biri olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.
İlk olarak Aralık 2019’da Çin’in Wuhan şehrinde ortaya çıkan koronavirüs kısa sürede tüm dünyaya yayıldı. Türkiye’de 11 Mart’ta ilk vaka tespit edildi. O günden sonra her şey değişti.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) koronavirüsü pandemi ilan ederken, tüm ülkeler kaçınılmaz bir şekilde sağlık sektörüne odaklandı. Gerek sağlık çalışanlarının gerekse vatandaşların koruma ekipmanlarına ihtiyacı çığ gibi büyüdü. Özellikle Avrupa ülkelerinde maske ve diğer tıbbi tekstil ihtiyacı ve buna dayalı olarak ülkeler arası ilişkiler trajik boyutlara ulaştı.
Bu süreç, tekstilde dünyanın en güçlü üretim merkezlerinden biri olan Türkiye’de kriz çözümüne odaklı, üretken bir seyir izledi. İTHİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ahmet Şişman yaşanan dönemi “Türkiye İhracatçılar Meclisimizin öncülüğünde büyük bir seferberlik başlatarak 7 gün 24 saat gerek ham madde, gerekse mamul ürün üretimi gerçekleştirdik. Birçok üretim tesisimiz tek kullanımlık maske, koruyucu önlük gibi medikal tekstil ürünlerine yatırım yaptı. Gelen tüm talepleri karşılayabilmek amacıyla bazı firmalarımız kapasitelerini yüzde 100 artırdı ve üç vardiya sisteminde çalışmaya başladı” cümleleriyle özetledi.
Özel sektörün üretim bantlarını dönemin acil ihtiyacı olan tıbbi malzemelerin üretimi için adeta seferberlik ruhuyla çalıştırması tekstilde bambaşka bir dönemi başlattı. Tekstil sektörünün yürüttüğü bu özverili çalışma, Türkiye’nin krizlere karşı hızla aksiyon alabilen bir üretim gücüne sahip olduğunu dünyaya göstermesinin yanı sıra, sağlık tekstili üretim potansiyelini de ortaya koydu. Hatta Türkiye bu dönemde yaptığı ihracatlar ve yardımlarla dünyanın gündemine oturdu.
Medikal ve koruyucu tekstil pazarı genişliyor
Covid-19 salgını devam ettiği için maske, koruyucu önlük ve tulum gibi acil ihtiyaçların karşılanmasına yönelik başlatılan üretimler çeşitlenerek yaygınlaşmaya devam ediyor. Salgın tamamen bitse bile insanlığın başına bir daha böyle bir tehlikenin gelmeyeceğini kimse garanti edemiyor. Bu süreçte öne çıkan sağlık tekstilinin, dünyayla birlikte Türkiye ekonomisindeki payı da giderek artıyor.
Pandemi öncesinde medikal tekstiller ve koruyucu tekstillerin küresel pazar büyüklüğünün 15 milyar doların üzerinde olduğunu ifade eden Şişman, pandemi sebebiyle ihtiyaç arttığı için pazarda çok büyük bir genişleme yaşandığına dikkat çekiyor. Şişman “Türkiye’de çok sınırlı sayıda medikal tekstil ürünü üreticisi firma varken birçok tekstil ve hazır giyim firmamız yeni yatırımlarla bu alana yöneldi. Hâlihazırda Türkiye’de 500’e yakın medikal tekstil üreticisi firmanın olduğunu öngörüyoruz” şeklinde konuştu.
Süreç içerisinde teknik tekstil sektörümüzde de önemli kapasite artışı olduğuna dikkat çeken Şişman, “Tekstil ve ham maddeleri sektörü ihracatında dünyada altıncı, Avrupa Birliği’nde ise ikinci sıradayız. Ancak 107 milyar dolarlık küresel teknik tekstil ihracat pazarında Türkiye 19’uncu sırada yer alıyor. Her ne kadar teknik tekstillerde dışa bağımlılığımız olmasa da potansiyelimizin altında bir ihracat performansı gerçekleştiriyoruz. Yeni yatırımlarla birlikte stratejik bir ürün grubu olan teknik tekstil sektöründe daha yüksek kapasitelerle ihracattaki sıralamamızı artıracağımızı öngörüyoruz” dedi.
Yıl sonu ihracat hedefi 2 milyar dolar
Sektördeki potansiyelin verimli şekilde kullanılmasının yanı sıra tekstil sektörünün en güçlü üreticilerinden Çin’in salgın sürecinde itibar kaybetmesi de Türkiye’ye avantaj sağladı. Pandeminin damgasını vurduğu 2020 yılının ilk altı ayında Türkiye teknik tekstil ihracatında tüm zamanların rekorunu kırdı. Salgın döneminde yıldızı parlayan Türkiye, Ocak-Haziran döneminde 1.2 milyar dolarlık teknik tekstil ihracatı gerçekleştirdi. İTHİB Başkanı Ahmet Öksüz, “Dünyanın dört bir yanına ürün gönderiyoruz. Uzakdoğu, Amerika ve Avrupa ülkelerinden ciddi talep var. Yıl sonuna kadar ihracatımızın 2 milyar dolara çıkmasını bekliyoruz” derken, talep artışına bağlı olarak bu alana yapılan yatırımların da önemli oranda arttığı bilgisini verdi.
Türkiye yılın ilk yarısında teknik tekstil ihracatının yanı sıra, en çok ihtiyaç duyulan maske, tulum ve önlükten oluşan koruyucu giysi ihracatında da rekora imza attı. Bu dönemde 573.4 milyon dolarlık tıbbi ve kumaş maskenin yanı sıra koruyucu giysi ihracatı gerçekleşti. Maske ve koruyucu giysi ihracatında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 986’lık rekor artış yaşandı.
Virüs damlacıkları kumaşın üzerinden akıyor
Salgının yayılma hızı ve hastalığın tedavi süreci bu alanda inovatif çözümler geliştiren firmaların en önemli motivasyonu oldu. Pek çok tekstil üreticisi, sağlığın korunmasına katkı sağlayan ürünleri Ar-Ge çalışmalarının merkezine aldı. Bu motivasyonla hareket eden SÖKTAŞ onlardan biri. Firma, antiviral, antibakteriyel özellikler taşıyan BioShield kumaşlarını üretti. SÖKTAŞ Pazarlama Direktörü Baran Kayhan bu kumaşı üretirken odaklandıkları noktaları şöyle özetliyor: “Salgın başladığında virüsün özellikle kapalı alanlarda, toplu taşıma araçlarında, ofis ortamında tükürük, aksırık, öksürük yoluyla daha hızlı yayıldığını, sert yüzeylerde uzun süre kalabileceğini hepimiz öğrendik. Bu bilgilerden yola çıkarak, ‘Kumaşlarımıza nasıl özellikler eklersek bu riskleri bir nebze de olsa bertaraf ederiz? Son tüketicilere nasıl güven aşılayabiliriz?’ diye düşündük.”
SÖKTAŞ BioShield kumaşı genellikle yüzde 100 lüks pamuktan dokunuyor. Antiviral, antibakteriyel özelliklere ek olarak sıvı itici özellikleri de var. Antiviral ve antibakteriyel özellikleri gümüş iyonlarıyla sağlanıyor ve 20 yıkamaya kadar özellik hiç azalmadan devam ediyor. Ayrıca koku üretebilecek bakteriler de engelleniyor. Sıvı itici özellik de virüsü taşıyan potansiyel tükürük damlacıklarının kumaş üzerinden bir ölçüde kayıp gitmesini kolaylaştırıyor. Kumaş bugüne kadar hastane önlüğü, maske ve hatta gömlek üretiminde kullanıldı.
Salgınla mücadelede önemli avantaj sağlayan bir ürün geliştiren SÖKTAŞ, ilerleyen dönemde sağlığa yönelik üretime devam edecek mi? Bunun müşterilerden gelecek geri bildirimlere ve taleplere bağlı olduğunu belirten Kayhan, “Bizim de çok yeni olduğumuz bir alan olduğu için bu ürünlerde mutlaka üniversiteler, kimya şirketleri, sağlık kurumları, diğer tekstil firmaları ile iş birliği yapmayı arzu ederiz” dedi.
Pandemi çevreye dost üretime dikkat çekti
Koronavirüs, çevreye özen göstermeden sürekli üreten insanoğlunun tüketim odaklı yaşamının dünyaya ne kadar zarar verdiğini etkili şekilde ortaya koydu. YÜNSA Genel Müdürü Mustafa Sürmegöz de bir süredir gündemde olan sürdürülebilirlik kavramının pandemi sonrasında çok daha önemli hale geleceğine şu cümlelerle dikkat çekti:
“Sürdürülebilirlik, çevreye verilen zararların azaltılması, su tüketiminin azaltılması, metal free boyar maddelerin ve insan sağlığına zararı olmayan kimyasalların üretimde kullanımı, doğal kaynakların etkin kullanılması ve de özellikle geri dönüştürülmüş ürünler üzerine son yıllarda ciddi bir talebin oluştuğunu ve pazarı domine eden büyük oyuncuların da tedarikçilerini bu doğrultuda seçtiğini ve denetlediğini görüyoruz.
Bu alanda yoğun çaba gösteren ve öncü olan firmaların başında geliyoruz. Toplumsal bilincin artması ve pazarın ihtiyaçları doğrultusunda koruyucu ve fonksiyonel tekstillere karşı talebin artmasını bekliyoruz. Firmaların ürün portföylerini de mevcut altyapılarına uygun ve içinde bulundukları sektörlere komşu alanlara kaydırma doğrultusunda oluşacak fırsatları değerlendirmek üzere bir çıkış olarak kullanacaklarını öngörüyoruz.”
“Tekstil yüzeylerinin virüs ve bakterilerin kontaminasyonu için ideal olduğunu gördük. Araştırmalar koronavirüsün tekstil yüzeylerinde iki güne kadar yaşayabildiğini göstermiştir” diyen Sürmegöz, Yünsa olarak sürdürülebilirlik konusuna hizmet eden projelere odaklandıklarını ifade etti. Salgın döneminde Ar-Ge çalışmalarını antiviral kumaş apresi uygulanması üzerine yoğunlaştıran YÜNSA konu üzerinde birçok araştırma yaparak hızlı bir şekilde aksiyon almaya çalıştı.
Firma bu çalışmaların sonucunda, Antiviral Apre Tekniği ile solunum yoluyla bulaşabilen virüslere karşı yüzde 98 koruma sağlayan bir kumaş üretti. YÜNSA’nın geliştirdiği bu teknik, kumaşla temasa geçen virüslerin kısa sürede bozulmasını ve etkisiz hale gelmesini sağlıyor. Bu çalışma, uluslararası alanda prestijli ve güvenirliği yüksek The International Antimicrobial Council (Amerika) ve Microbe Investigations AG (İsviçre) tarafından da onaylandı.
Toplum sağlığı gündemdeki yerini koruyacak
Tekstil sektörüne ham madde üreten AKSA Akrilik’in önceliği de çevreye zararı düşük ürünler geliştirmek. Ürünlerin, sürdürülebilirlik bakımından özellikle dayanıklılık ve tekrar kullanım gibi özelliklerle ön plana çıktığını ifade eden AKSA Akrilik Genel Müdürü Cengiz Taş, “Örneğin Acrycycle ile üretilen ürünler uzun ömürlü ve çevreye duyarlıdır. Deforme olmadan uzun yıllar ilk günkü özelliklerini koruyan Acrycycle ile yeni ürüne duyulan ihtiyaç azaltılarak, üretim için gereken doğal kaynak tüketimini minimum seviyeye indirmek hedefleniyor” şeklinde konuştu.
Toplum sağlığının uzun bir süre daha gündemdeki yerini koruyacağını belirten Taş, “AKSA Akrilik olarak toplumdaki bu eğilime Ar-Ge merkezimizde geliştirdiğimiz yenilikçi antimikrobiyal ürün çözümlerimizle yanıt veriyoruz. Antimikrobiyal ürünümüz Everfresh, denimden aktif giyime, içliklerden çoraba, el örgü elyafından ev tekstiline çok geniş bir yelpazede kullanım için ideal. Everfresh ürünümüzün içeriği çinko pritiyon ile antimikrobiyal elyaftır. Bu özelliği sayesinde Everfresh, bakterilerin oluşmasını önleyerek her daim temiz ve ferah hissedilmesini sağlar. Antimikrobiyal Everfresh, bakteri oluşumunun engellenmesinin yanı sıra, mantar ve küf oluşumuna karşı da önleyici etki gösteriyor” dedi.
Pamuklu yıkanabilir yüz maskeleri
Tekstil sektörünün önde gelen markalarından SANKO da bu süreçte Ar-Ge çalışmalarını salgınla hayatımıza giren ve hayatımızın bir parçası haline gelen maske üzerine yoğunlaştırdı. Pamuklu yıkanabilir yüz maskesi üreten firma, bunu Maisonette markasıyla satışa sundu. EN 14683 tıbbi yüz maskeleri için performans gerekliliklerine yönelik bakteri filtrasyon verimliliği, basınç farkı ve mikrobiyal temizlik düzeyi deneylerinden başarıyla geçen Maisonette pamuklu yıkanabilir yüz maskesi, çevre dostu organik pamuk içeriyor. Kumaşının yüzde 98’i pamuk, yüzde 2’si elastan olan ve lateks içermeyen yüz maskeleri 15 yıkamaya kadar dayanıklılığını koruyabiliyor.
Meslek liseleri rüştünü ispat etti
Pandemi sürecinde özel sektörün yanı sıra meslek liseleri de virüsten korunmanın ön koşulu olan maske üretimine katkı sağladı. Türk sanayisine insan kaynağı yetiştiren bu okulların ve öğrencilerinin çabası hem takdir topladı hem gelecek için umut oldu. Türkiye Tekstil Sanayi İşverenleri Sendikası ve Türk Tekstil Vakfı’nın Milli Eğitim Bakanlığı ile yaptığı protokol kapsamında açılmış olan Türk Tekstil Vakfı Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Covid-19 sürecinde ürettiği cerrahi maskeler ve N95 maskeleriyle Türkiye’nin salgına karşı mücadelesine destek verdi. Bugüne kadar 316 bin 346 adet cerrahi maske, 7 bin 750 adet N95 maskesi üretildi. Okulda üretime halen devam ediyor; öğrenciler özel sektör firmalarından bile sipariş alıyor.
Pandemi dönemindeki üretim sürece, sanayiye insan kaynağı yetiştiren en önemli merkezler olan meslek liselerine yönelik algıyı da kırmış oldu. “Aslında meslek liselerinin olması gereken yeri hep burasıydı” diyen Türk Tekstil Vakfı Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Okul Müdürü Murat Kıroğlu, okullarının ‘Ar-Ge okulu’ olması için bakanlık düzeyinde çalışma yapıldığını söyledi. Kıroğlu, “Bu bile bizler için sevindirici ve gurur verici bir durum. Her zaman söylendiği gibi ‘okul-sanayi-üniversite’ iş birliğini oluşturan üçlü sac ayağından ‘okul’ ayağını oluşturduğumuzu düşünüyorum. ‘Sanayici’ her daim destek sağlarsa, ‘üniversite’ bizlerin yapabileceklerini görüp, işlere akademik bilgi ve isteğini katarsa, çok sağlam bir mesleki altyapı ile güçlü bir geleceğe uzanırız” ifadelerini kullandı.
Türkiye üretim üssü olabilir
Halen devam eden salgın sürecinde Ar-Ge yatırımları, geliştirilen inovatif ürünler, dünyada değişen dengeler, tekstil sektörüne sağlığın odağa alındığı yeni bir üretim alanı açtı. Aksa Akrilik Genel Müdürü Cengiz Taş salgının etkilerinin azalmasıyla birlikte, Türkiye’de tekstil sektörü açısından olumlu gelişmeler yaşanmasını beklediğini ifade etti. Taş, “Batı dünyası ve Çin arasında yaşanması muhtemel uzaklaşma, Çin’in alternatifi olabilecek güçteki Türk Tekstil sektörü için yeni fırsatları doğuracaktır. O nedenle, sektör olarak geleceğe umutla bakmaya devam etmenin yanı sıra, hazırlığımızı da bu talep kaymasını öngörerek yapmamız gerekiyor” dedi.
Pandemi süreciyle birlikte tekstil sektöründe, farkında olunmayan ve çok ciddi açıkların olduğu bir alanını keşfedildiğine dikkat çeken Güneydoğu Anadolu Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Başkanı A. Fikret Kileci de Türkiye’nin önemli bir avantaj yakaladığı görüşünde. “Biz sektör olarak KKE (Kişisel Koruyucu Ekipman) ürünlerinde doğru planlama, doğru yapılanma ve en önemlisi doğru bir stratejiyle dünyanın en önemli üretim üslerinden birisi, hatta çok iddialı olacak belki ama en önemli üssü olabiliriz” diyen Kileci sözlerini şöyle tamamladı: “Bunu söyleyebiliyorum çünkü bu konuda en önemli üç özellik bizde mevcut; ham madde, tekstil kültürü bilinci ve tabii ki coğrafi lokasyon. Tekrar belirtmek isterim ki bu konuda dünyada bir üs olmanın temel şartları; doğru planlama, doğru yapılanma ve doğru stratejidir.”