Pamukta 2019 beklentileri
Artan maliyetler doğrultusunda, Türk pamuğunda 2019 beklentilerini ve önerilerini işin uzmanlarına sorduk.
Türkiye 2018 yılına pamuk ekim alanlarındaki yüzde 15 artışla birlikte 1 milyon ton hedefiyle başlamıştı. Ancak Türkiye’nin pamuk ekilen tüm bölgelerinde erken yağan yağmurlar ve pamuğun olgunlaşma döneminde yüzde 60’lara varan nem oranı, ne yazık ki verimi olumsuz etkiledi. Hasadın başlamasından bir hafta sonra etkili olan yağmurlar da renk kalitesini düşürünce, 2018 için hedeflenen rakamların gerisine düşülmüş oldu. Ancak bu durum Türkiye’nin pamukta kötü bir yıl geçirdiği anlamına gelmiyor. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, 2017 yılında 501 bin hektar alanda pamuk tarımı yapılırken, 852 bin ton da üretim gerçekleştirdi. 2018 yılında, üretimde 2017’nin az da olsa üzerine çıkıldı. Bu yıl üreticinin esas sorunlarından birisiyse hiç şüphesiz artan maliyetler…
Özellikle iklim değişikliğine bağlı düzensiz hava olaylarının verimin düşmesinde etkili olduğunu söyleyen İzmir Ticaret Borsası Meclis Başkanı Barış Kocagöz, bölgelerden gelen haberlere göre, bu düşüşün ortalamayı neredeyse yüzde 10 seviyelerinde etkileyeceğini ve nihai rekoltede yaklaşık 950 bin ton seviyelerinde kalacağını düşündüklerini ifade ediyor.
“Ekili alan anlamında geçtiğimiz sezon ile bu sezon arasında yüzde 9 gibi bir artış yakalamıştık. Ancak verimde yaşadığımız bu hayal kırıklığı, ekili alan artışının rekolteye yansımayacağını gösteriyor. Ama yine de 400 bin tonlardan 950 bin tonlara yerleşen ve ekili alanda da 535 bin hektarlara ulaşan ekim alanlarının bizi mutlu ettiğini söyleyebiliriz” diyen Kocagöz, elyaf kalitelerinin ise geçen yıldan iyi olduğunu belirtiyor.
Girişte de belirttiğimiz gibi, bu yıl çiftçi üretim maliyetlerindeki artışlarla da boğuşmak zorunda kaldı. Bu durumda, özellikle zararlı mücadelesinde kullanılan ilaçların fiyatlarının 2017’ye göre yüzde 50 ila 80 arasında artması etkili oldu. Ayrıca yabani ot mücadelesinde işçilik giderlerinin yüzde 100 arttığını aktaran Ulusal Pamuk Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Bertan Balçık, gübre fiyatlarının da şu anda 2017’ye göre yüzde 80 daha pahalı olduğunu belirtiyor.
“Hasattan önce döviz kurundaki hızlı artış üreticide pamuk fiyatlarının da o oranda artacağı beklentisini yarattı. Ancak kredi faizi ve maliyet artışının iplik sanayicisi üzerinde kurduğu baskı kendisini kapasite düşüklüğü olarak gösterdi ve bunun talep üzerindeki olumsuz etkisi lif pamuk fiyatlarına yansıdı. Şu anda pamuk üreticisi pamuğunu dünya fiyatlarının yüzde 20-25 altında satıyor. Bu bizim hiç beklemediğimiz ve arzu etmediğimiz bir durum. Çünkü yıllardır uygulanan destekleme politikaları ile 1 milyon ton hedefine çok yaklaştığımız ve her yıl artmakta olan ivmenin, çiftçimizin moralinin bozulması ile birlikte kaybolma tehlikesi mevcut” diyen Balçık, bu durumun da 2019 yılında pamuk ekim alanlarının bir miktar azalmasına neden olabileceğine dikkat çekiyor.
Buraya kadar özetlemeye çalıştığımız gibi; 2018 pamuk açısından üretimin bir miktar da olsa arttığı, üretici açısından ise yağmurlar ve ekonomik konjonktür gibi sorunların zorlaştırdığı bir yıl olarak arkamızda kalıyor. Peki, 2019’a girerken pamukta beklentiler neler?
İlk işaretlere bakılırsa, 2019 tüm sektörler açısından zorlu geçecek gibi gözüküyor. Enflasyon ve buna bağlı olarak faizlerdeki artışın iç piyasa dinamikleri ile büyüyen Türkiye’de durgunluk tehlikesini karşımıza çıkardığını dile getiren Bertan Balçık, ekonomi yönetiminin, ülke kaynaklarının daha fazla ve verimli kullanıldığı yeni bir üretim modelini hayata geçirmesi gerektiğini söylüyor.
2019’a dair üreticinin merakla beklediği bir diğer önemli konu, hiç şüphesiz pamuk teşvikleri. Bu noktada İzmir Ticaret Borsası olarak, özellikle bakanlığa destekleme primi ödemesinde dekar kilogramlarında, tavan kilogram limitini 525-550 kilogramlara indirerek, kaynağı artırmadan prim miktarının yükseltilmesini önerdiklerini söyleyen Barış Kocagöz, böylece desteklemenin hem tabana yayılmış olacağını hem de girdi artışları karşılanırken ek kaynak harcanmamış olacağını hatırlatıyor.
“Tarımda uzun vadeli üretim politikası yapmak çok önemli. Ani üretim kararları ülkemizi de negatif etkiliyor. Örneğin, pamuktan başka ürüne geçilmesi hem ülkemizin yurtdışından pamuk ithalatı yapmasıyla cari açığımıza negatif etki yapıyor hem de alternatif olarak ekilen o ürünün fiyatlarına negatif etki yaparak bu kez o ürünün üreticisini o yıl yerle bir ediyor” diyen Kocagöz, bu nedenle en az beş yıllık üretim planı yapılmasının kendilerinin olmazsa olmaz önerileri olduğunun altını çiziyor.
Pamuk kullanan sanayiciler olarak en önemli girdileri olan pamuğa verilen desteklerden dolayı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na müteşekkir olduklarını belirten Bossa Strateji ve İş Geliştirme Direktörü Besim Özek de ilave olarak teşviklerin üç yıllık periyodlar halinde açıklanması durumunda çiftçinin önünü daha rahat göreceğine işaret ediyor. Özek, “Yerli pamuk az üretilirse dış ticaret açığımız artar. Sanayiciler daha yüksek fiyat ve stok maliyetli pamuk ile çalışmak durumunda kalır, maliyetler artar, rekabetçiliğimizi kaybederiz” şeklinde konuşuyor.
2019 yılında tarım ürünlerine verilecek desteklerin üzerinde bakanlıkta yoğun bir çalışma yapıldığını bildiklerini belirten Ulusal Pamuk Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Bertan Balçık ise pamuk özelinde desteklemenin mevcut haliyle sürmesini veya alan bazlı yeni bir modele geçilmesini beklediklerini kaydediyor ve ekliyor: “Tabi her iki modelde de kütlü pamuğa verilen 80 kuruş prim miktarının, en az enflasyon oranında artırılması sürdürülebilir üretim açısından çok önemli.”
Yeni dönemle birlikte pamukta sürdürülebilirlik açısından değinilmesi gereken bir diğer önemli nokta Better Cotton. Çevre üzerindeki baskının azaltılması ve çiftçilerin geçim ve refah seviyelerinin iyileştirilmesini hedefleyerek yetiştirilen pamuk olan Better Cotton, sürdürülebilir pamuk üretimi için dünyaca tanınan bir standart.
İyi Pamuk Uygulamaları Derneği (İPUD) de bu standardın Türkiye’de uygulanması için çalışan bir sivil toplum kuruluşu. Bu kapsamda İPUD, 2017 sezonunda, dokuz yörede bin 155 çiftçinin yerelde takibini gerçekleştiren 42 kurumun proje ve saha sorumlularını eğitti ve Better Cotton standardına ilişkin her konuda birebir destek verdi.
2013 yılında ilk Better Cotton hasadı gerçekleştirilen Türkiye’de 2018 yılında 153 bin tonun üzerinde kütlü üretimin yapılacağı tahmin ediliyor. 2018 yılı itibari ile faaliyet gösterilen iller Adana, Aydın, Diyarbakır, Hatay, İzmir, Manisa, Kahramanmaraş ve Şanlıurfa olarak karşımıza çıkıyor. Hem daha fazla pamuk üretim yöresini hem de daha fazla pamuk çiftçisini bu üretim sürecine dahil etme hedefinde olan İPUD’un 2020 hedefi, Türkiye pamuk üretiminin yüzde 20’sini kapsamak olarak belirtiliyor.
Hatay Reyhanlı Ticaret Sanayi Odası Başkanı Necmettin Zaroğlu
"Balya pamuk fiyatı da geriledi"
Hasadına başlandığında tonu 4 bin 500 TL olan pamuğun tonunun 3 bin 280 TL’ye kadar düştüğünü belirten Zaroğlu, “Dünya borsalarında 12.5 TL olan fiyatlar, Türk üreticisine 1.5-2 lira daha düşük yansıtılmaktadır. Şu an pamuk fiyatları 3 bin ile 3 bin 280 TL arasında seyrediyor, zaten oldukça zor bir dönem geçiren üreticilerimiz fiyatlarında dip seviyelere inmesi nedeniyle oldukça güç duruma düşmüştür. Çırçır prese fabrikalarında işlenerek balya haline getirilen balya pamuğun tonu daha önce 11 bin TL’den işlem görüyordu, ancak bunun da fiyatı 8 bin 200 TL’ye kadar düştü” diyor.
Bossa Strateji ve İş Geliştirme Direktörü Besim Özek
"Nakit sıkışıklığı, yüksek faiz, likidite…"
Besim Özek, kalitenin, özellikle geç kalan üretim ve ağır yağış nedeni ile beklentinin altında kalacağını anlatıyor. “Fiyatta ise pamuk, dünyadaki fiyatlar ya da dolar/TL paritesinden etkilenmiyor. Fiyat üzerinde bunlardan daha fazla etkili olan ise piyasadaki nakit sıkışıklığı... Çiftçi pamuğunu üretip toplayıp bir an önce nakde dönmek istiyor. Gerek çırçırlarda, gerekse de sanayicilerde likidite sıkıntısı söz konusu. Yüksek faiz ve likidite sıkıntısı diğer etkenlerle birleşince göreceli olarak Türk pamuğu dünyanın en ucuz pamuğu oldu” diyen Özek, çiftçinin kütlü pamuğu 2017’nin üzerinde fiyatlarla satmakta olduğunu dile getiriyor. Artan girdi maliyetleri ile gelecek sezon ekim alanlarının ne kadar olacağının da şimdiden kestirilmesinin zor olduğunu söyleyen Özek, “Bu sezon hızlı bir şekilde en azından çiftçi çırçır da üretimini satabilirse gelecek sezon için umut verir. Ancak satış yavaş giderse sürdürülebilir 1 milyon ton üretim hedefine ulaşmakta sıkıntı olabilir” şeklinde konuşuyor.
İzmir Ticaret Borsası Meclis Başkanı Barış Kocagöz
“GMO FREE Turkish COTTON’a gereken özen gösterilmeli”
Türkiye ne yazık ki bugüne dek pamuğunu nitelikli bir biçimde tanıtamadı. Halbuki ülkemizin elinde tekstil ürünlerimiz açısından çok önemli bir avantaj var. Dünyada sadece yüzde 15 seviyelerinde kalan GDO’suz, yani GMO FREE COTTON hammadde olarak sadece bizde, Yunanistan’da ve İspanya’da var. Bu üç ülkeden bu markayı en çok kullanabilecek olan da biziz. Bu anlamda İzmir Ticaret Borsası ve Ulusal Pamuk Konseyi’nin ortaklaşa geliştirdiği GMO FREE Turkish COTTON marka projesini bir an evvel tekstilcilerimizin kullanması ve bunu rekabet avantajına çevirmesi gerekir. Biz bu projenin tüm altyapısını, sertifikasyon anlamında hazır hale getirdik. Marka tescili başvurusunu da tamamladık. TİM’in de projeyi destekleyeceğini öğrenmiş olmak mutluluk verici. Ancak markalarımızın elimizdeki değerin farkına varması gerek.”