Özbekistan yeni tekstil devi olabilir mi?
(ITMF 2024 Konferansı’nda Gherzi’den Karim Shafei’nin sunumunun başlığı)
Bu soru, 8-10 Eylül tarihleri arasında Özbekistan’ın Semerkant şehrinde gerçekleşen ITMF 2024 Uluslararası Tekstil Konferansı’nın ana gündem başlıklarından biriydi. Son 10 yılda sanayi alanında hızla ilerlemesine rağmen, uluslararası repütasyon konusunda soru işaretlerini tam olarak silemeyen ülke, sunduğu avantajların yanında barındırdığı risklerle incelemeye değer.
Tuba Kobaş Huvaj / TTSİS Genel Sekreter Yardımcısı
Sendikamızın üyesi bulunduğu, Başkan Yardımcılığını Sendikamız Yönetim Kurulu Üyesi ve Diktaş İplik CEO’su Mustafa Denizer’in yürüttüğü Uluslararası Tekstil Üreticileri Federasyonu (ITMF), tekstil alanında tüm dünyada temsiliyeti bulunan, kapsamı en geniş organizasyonu. ITMF Yıllık Konferansları her yıl sonbahar döneminde dünyanın farklı bir tekstil üreticisi ülkesinde gerçekleşiyor. ITMF’in dünyanın en büyük tekstil ve tekstil makineleri üreticilerinden oluşan kemikleşmiş katılımcılarına her yıl yeni yüzler ekleniyor. Tekstil sektörünün değişmesi ve dönüşmesiyle son yıllarda yazılımcılar, yapay zekâ uzmanları, start-up’lar, sertifikasyon şirketleri gibi yeni profiller, sunumlarıyla ITMF programını daha ilginç hale getiriyor. Daha önce Çin’den Kenya’da Brezilya’dan Portekiz’e dünyanın çeşitli yerlerinde gerçekleşen konferans bu yıl ilk kez Orta Asya’ya taşındı. Konferansta, dünyanın farklı coğrafyalarından 280’e yakın ülkeden 400’den fazla katılımcı tekstil teknolojilerinde yeni gelişmeleri, sürdürülebilirlik uygulamalarını, en çok da düşük talep kaynaklı küresel darboğazı konuştu. Özbekistan’ın sektördeki yeri ise bu gündemin en tepesindeydi. Gherzi’den Karim Shafei’nin bu yazının da başlığı olan “Özbekistan Yeni Tekstil Devi Olabilir Mi?” sorusuna verdiği (aslında veremediği) cevap, tüm katılımcıların aklındaki farklı fikirleri özetliyordu. Özetle “Evet, Özbekistan son 8-10 yıldır çok hızlı ilerledi, hem sanayi hem çalışma koşulları bakımından büyük yol kat etti; fakat başta uluslararası repütasyon olmak üzere düzeltmesi gereken çok nokta var.” Yılda 1 milyon tonun üzerindeki üretimiyle dünyanın altıncı büyük pamuk üreticisi olan, bu alanda 2 milyondan fazla kişinin çalıştığı Özbekistan, yakın zamana kadar pamuğunu uluslararası markaların tedarikçilerine satamıyor, kendisi işleyecek sanayi yatırımını yapamıyor, etrafındaki Bağımsız Devletler Topluluğu ve Çin gibi sayılı ülkelere düşük değerlerle satabiliyordu. Bunun arkasındaki en önemli sebep, çiftliklerin ve sanayi tesislerinin tümünün devlete ait olması ve hasat için sistemik olarak çocuk işçilik ve zorla işçilik (örneğin devlet memurlarının hasat zamanı zorla pamuk toplamaya gönderilmesi gibi uygulamalar) kullanılmasıydı. Pamuk alıcıları ve uluslararası markalar, sosyal uygunluk politikaları gereği Özbek pamuğunu değer zincirlerine katmıyor, ambargo uyguluyordu. Bu hikâye 2017 yılında değişmeye başladı. Yeni devlet yönetimi, para politikaları, endüstri politikaları, insan hakları gibi pek çok alanda yapısal reformlar yaparak uluslararası piyasaları entegre olmayı amaçladı. Bu konudaki önemli adımlardan biri Kümelenme (Cluster) Rejimi adını verdikleri, pamuk üretiminin devlet tekelinden, özel iştiraklere geçmesi oldu. Böylece alıcılar, pamuğu direkt çiftçilerden ya da şirketlerden piyasa koşullarında alabilmeye başladı.
Avantajlar ve riskler
Özbekistan’da çok tartışmalı olan çalışma koşulları konusunda ise yeni hükümet, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Uluslararası Finans Kuruluşu’nun (IFC) ortak programı olan ve insana yakışır işleri teşvik eden Better Work’ü işbirliği için Özbekistan’da davet etti. Özbekistan’daki çalışma koşullarını uluslararası standartlara yükseltmeyi ve sosyal diyalogu iyileştirmeyi hedefleyen Better Work Programı kapsamında 2022 yılında ILO resmi olarak Özbekistan pamuk sektöründe sistemik zorla işçilik ve çocuk işçiliğin kalktığını anons etti. Bunun üzerine Cotton Campaign, Özbek pamuğuna ve pamuklu ürünlerine uygulanan uluslararası ambargoyu kaldırdığını açıkladı. Pamukta hem çevre hem sosyal standartlar açısından iyi üretim için çiftçilere ve çırçır fabrikalarına eğitim programları düzenleyen uluslararası bir organizasyon olan Better Cotton, Özbekistan’da çalışmaya başladı. 2022/2023 sezonunda şartları yerine getiren çiftçilere Better Cotton sertifikası verilmeye başlandı. Semerkant ve Fergana Vadisi’nde vergi muafiyeti, sertifikasyon maliyeti desteği, enerji desteği gibi çeşitli teşvikler sunun organize sanayi bölgeler inşa edilmeye başlandı. Sonuç olarak Özbekistan, avantajları ve riskleri bol bir ülke.
Avantajlar
• 142 tekstil kümelenmesi (pamuk üreticisi özel iştirakler olarak düşünülebilir)
• 3.9 milyona ulaşan iğ sayısı
• Kendi pamuğunu kendisinin işlemesini sağlayan yeni endüstriyel tesisler
• GSP+ tercihli ticaret statüsüyle AB ülkelerine pek çok üründe vergisiz ihracat imkânı
• 1.5 milyonu tekstil-hazır giyimden olmak üzere 4 milyar dolar’ı geçen ihracat
• Better Work, Better Cotton, SLCP gibi çevresel ve sosyal uygunluk konularında çalışan organizasyonların varlığı
• Dünyada 5.4 milyon metrik ton üretilen İyi Pamuk (Better Cotton) programına dahil olması
• 150 Dolar’dan başlayan ücret seviyeleri
Riskler
• Uluslararası alıcıların gözünde hâlâ şüpheli bir imaja sahip olması; markaların Özbek pamuğuna temkinli yaklaşması
• Ticaretinin yarısından fazlasını hala Bağımsız Devlet Topluluğu ülkeleriyle yapıyor olması, ihracat pazarlarını çeşitlendirememiş olması
• Uluslararası yatırımcılara pek çok vaat sunmasına karşın, güvenilirlik noktasında hâlâ eksiklikler olması ve siyasi riskler görülmesi
• İşgücünde görünen maliyet düşük olmakla birlikte, eğitim ve çalışma kültüründeki eksiklikler sebebiyle muhtemel gizli maliyetlerin çıkma riski
Tüm bu fırsatlar ve riskler birlikte düşünüldüğünde Özbekistan uluslararası tekstil üreticileri için yeni bir üretim merkezi, markalar için ise muhtemel bir tedarikçi olma yolunda ve incelemeye değer bir ülke olarak görünüyor. Bu fırsatların başta küresel dev Indorama olmak üzere Singapurlu, Çinli, Koreli, Alman ve İtalyan yatırımcılar tarafından görülerek, gerçekleştirildiği anlaşılıyor. Konferans’ın Özbekistan dışındaki gündeminde, tekstil ve hazır giyim endüstrisinin küresel görünümü vardı. Çeşitli konuşmacıların sunumlarından şu veriler öne çıktı:
• ABD’de giyim eşyalarının reel fiyatları, diğer mal ve hizmetlerle karşılaştırıldığında 1980’lerden bu yana düşüşte. Başka bir deyişle kıyafet küresel olarak ucuzluyor.
• Sektörün 2022’de karşı karşıya kaldığı stok (fazlası) krizi nispeten aşılmış durumda. Stokların dengeye geldiği söylenebilir. 2024’ün ilk yarısında hazır giyime olan perakende talebinde bir önceki yılın aynı dönemine göre ABD’deki %2’lik artışa karşın Çin’deki %1 ve Avrupa’daki %6’lık düşüş, dünya genelindeki talebin %1 düşüş görmesinde engel olamadı. Doğal ve yapay elyaflarda sürdürülebilirlik savaşı Doğal elyaflarla suni/sentetik elyaflar arasındaki sürdürülebilirlik karşılaştırmaları bu sene de oturumlarda yer buldu. Her türlü elyafla karıştırılabilen, kullanım alanı sonsuza yakın olan, oldukça yüksek geri dönüşüm performansı olan polyester “sihirli elyaf” olarak sunulurken (Ajay Sardana, Reliance), doğal bir elyaf olan pamuk, insan sağlığı ve çevresel etkisi açısından daha sürdürülebilir olarak değerlendirildi (Uday Gill, Indorama Corp). Pamuğun aşırı su tükettiğinin abartılı bir iddia ve ekim alanı açısından gıdanın yerini işgal ettiğinin yanıltıcı bir mit olduğu öne sürüldü. Bilime dayalı verilerin pamuğun topraktan çektiği suyun çok küçük bir kısmını kullandığı ve kalanını doğaya geri vererek bir su döngüsü yarattığı anlatıldı. Özbekistan’da ‘Beyaz Altın’ olarak anılan pamuk piyasalarından bazı notlar şöyle:
• 15 milyon balya ile dünyanın en büyük pamuk üreticilerinden biri olan ABD’de maliyetler artarken, kazanç düşüyor (hem satışlardan hem devlet desteğinden gelen).
• Hektar başına verim artarken, reel pamuk fiyatları ve kârlılık düşüyor.
• Verim artışı, teknolojinin yardımıyla ABD, Brezilya ve Avustralya gibi üreticilerde daha dikkat çekiciyken, Afrika ve Hindistan’da daha düşük.
• Pamukta net hane halkı tüketimi Avrupa’da ve ABD’de 2000’lerden bu yana düşüyor.
• Hektar başına kilogram biriminde verimliliği dünya ortalamasının altında olan Özbekistan’da bu verimliliği %20 daha artırarak dünyanın kalanını yakalamak konusunda potansiyel görülüyor.
ITMF Konferanslarında her yıl merakla beklenen ve ilgiyle izlenen oturumlardan biri, endüstriyel danışmanlık şirketi Wood Mckinsey’in küresel elyaf sunumu. Buna göre küresel elyaf kullanımı 2023 yılında 115 milyon tona ulaşırken, polyesterin hakimiyeti yaklaşık % 55’lik payla büyüyor. Tüm sentetik elyafların oranı ise %70 civarında. 2030’da toplam elyaf tüketiminin 30 milyon ton kadar artması ve bu artışta da başı polyesterin çekmesi bekleniyor.
Tekstil üretiminin liderliğini uzun yıllardır elinde bulunduran Çin, tek başına elyafın yarısından fazlasını kullanıyor. Güneydoğu Asya’daki gözle görülür büyüme de dikkat çekici. Türkiye de stabil bir pay ile tabloda kendine yer bulan önemli tedarikçilerden biri.
Mustafa Denizer oturum moderatörlüğü yaptı
Sendikamız Yönetim Kurulu Üyesi ve Diktaş CEO’su Mustafa Denizer, geçen yıldan bu yana ITMF’in Başkan Yardımcılığı görevini yürütüyor. Denizer bu yılki Konferans’ta Sürdürülebilirlik ve Regülasyonlar başlıklı önemli bir oturumun moderatörüydü. Oturumda, Avrupa Birliği’nde üreticileri isyan ettiren yasal düzenlemelerden, ABD’nin sürdürülebilirlik ajandasına, Çin’in dünyanın geri kalanına uyumlu politikalarından, Japonya’daki çevre standartlarına kadar dünyadaki tüm üreticileri etkileyen/etkileyecek yeni üretim normları tartışıldı.