Minimalist, sürdürülebilir ve ferah: Sensessentials

09-11-2020

Tekstil sektörünün genç kuşak isimlerinden Roslyn Saftekin, ev giyimi üzerine marka kurma hayalini, çok etkilendiği bir Japonya seyahatinden sonra somut hale getirdi. Saftekin, bize en gerekli giyim parçalarına, kumaşa ve dokunun vereceği ferahlık hissine odaklandı. Sonuçta ortaya, nefes alan tasarımlarıyla Sensessentials çıktı.

Sensessentials geçtiğimiz Mayıs ayında kurulmuş çok yeni bir marka. Öncelikle kuruluş hikâyesini, fikrin ortaya nasıl çıktığını öğrenebilir miyiz?Yaklaşık dört senedir aile şirketimiz Roja Tekstil’de ürün geliştirme departmanında çalışıyorum ve işim gereği hem iç çamaşırı hem hazır giyim sektörlerinde çok farklı alanları deneyimleme fırsatım oldu. Aslında bu dört sene boyunca kafamın bir köşesinde hep ev giyimi üzerine bir proje vardı fakat ‘bu fikir Ağustos 2019’da çıktığım Japonya seyahatimde pekişti’ diyebilirim. Japonya’daki ev kültürü, oradaki minimalist tarz ve sürdürülebilir küçük atölyelerden çıkan harika işçilikten gerçekten çok etkilendim. Döner dönmez bu fikri hayata geçirmek için kendime bir plan çizdim. Çok araştırdım, her konuyu en ince ayrıntısına kadar düşündüm ve yaklaşık yedi ay sonra Mart 2020’de ilk numunelerimiz çıktı. Malum bu tarih pandemi sürecine denk geldi ve “Haziran’da satışa başlarız” derken ilk satışımız Ağustos’u buldu.

Aslında projeniz, zamanın ruhuyla da eşleşmiş. Çünkü pandemi evde geçirdiğimiz zamanı fazlasıyla artırdı, hepimiz bu dönemde daha rahat giysilerin peşinde koşar olduk.
Evet. Söylediğim gibi, Sensessentials’ı bir sene önce düşünmeye başladım. Aslında kendi ihtiyacımdan yola çıkarak ortaya koyduğum bir fikirdi. Kendimi bildim bileli, evde giydiğim kıyafetler dışarıya çıktıklarımdan farklıydı. Eve geldiğimde rahat olmak istiyordum fakat desenli pijamalar bana göre değildi. Yumuşak ve doğal kumaştan üretilen, rahat ama sofistike bir parçaya denk geldiğimde ‘bir daha bulamam’ korkusuyla iki üç tane alırdım. Ben fikrimden emindim fakat yakınlarıma projemi ilk anlattığımda çoğu, evde eski pijamalarını giydiklerini söyledi. Ben ‘insanları bir şekilde bu konuda eğitirim’ diye düşünürken, pandemi sürecinde herkesin evde fazlaca vakit geçirmesiyle, ‘evde eski pijamamı giyerim’ diyen tanıdıklarım bana bir an evvel bu markayı çıkarmam yönünde baskı bile yaptı.

Ev giyimine odaklanan Sensessentials’ın ismi üzerine de incelikle düşünülmüş görünüyor. İsim fikri nasıl gelişti?
Kulağa hoş gelen, hem Türkçe’de, hem İngilizce’de anlam kazanmış, kolay okunabilen aynı zamanda ürünü anlatan bir isim olsun istiyordum. Markanın ana fikrinde evde giyilecek, olmazsa olmaz, temel parçalar yaratmak vardı; bu yüzden İngilizce’de ‘temel ihtiyaçları’ ifade eden ‘essentials’  kelimesini kullanmak istedim. Kumaş ve dokuya verdiğimiz önemden dolayı, İngilizce’de ‘duyu’ anlamına gelen ‘sens’ kelimesini seçtim ve ikisinin birleşimiyle Sensessentials ortaya çıktı. Hem okunuşu, hem anlamı itibariyle içime sinen bir isim oldu.

Hızlı moda insanlara sürekli tüketim çağrısında bulunurken, sizin markanız son zamanlarda giderek yükselen çevreci anlayışa odaklanıyor. Bir ürünün en az dokuz ay giyilebilmesi, karbon ayak izinin azaltılması gibi gezegenimiz için çok önemli noktaları savunuyorsunuz. Markanızın bu anlamda üstlendiği misyonu biraz açar mısınız?
Tekstil sektörü maalesef senelerdir dünyayı kirletiyor ve bu konuda henüz yeni yeni sorumluluk kabul etmeye başladı. Ama hızlı moda da bir yandan sürüyor. Ne yazık ki hızlı moda devam ettiği sürece bu girdabın içinden çıkmak zor görünüyor. Bu markayı yaratırken özellikle sürdürülebilir kaynaklardan faydalanmak ve lokal üretime önem ve öncelik vermek istedim. Essential parçalarımızın tamamı sezonsuz, senelerce giyilmek üzere tasarlanıyor, doğal elyaflardan üretilen kumaşlardan yapılıyor ve lokal atölyelerde dikiliyor. Bizim gibi küçük markaların bu konuda öncü olarak tüketiciyi bilinçlendirmesi gerektiğini ve ancak sonrasında büyük markaların da bu yola gireceğini düşünüyorum.

Sürdürülebilirlik adına kumaşlarınızı da özenle seçtiğinizi görüyoruz. Markanız ne tür materyaller kullanıyor ve kullanacak?
Şu anda ürünlerimizin tamamı ipeksi bir dokuya sahip, anti bakteriyel ve nefes alma özelliklerine sahip bambu kumaştan üretiliyor. Bambu kumaşımızın ipliği aynı zamanda dünyanın en hızlı büyüyen ve doğal ortamında kendini yenileyebilen bambu ağacından üretiliyor. Bu kumaş, dokusu ve sürdürülebilir yapısıyla koleksiyonun ana kumaşı olarak devam edecek. Bundan sonra ekleyeceğimiz kumaş seçeneklerini ise yine doku ve sürdürülebilirlik başlıkları altında inceleyip karar vereceğiz.

Aradığınız materyalleri yerli üretimde bulabiliyor musunuz?
Kullandığımız tüm kumaş ve aksesuarları yerli üretimde bulmak mümkün. Özellikle sürdürülebilir kaynaklardan geliştirilen kumaşlar konusunda çok geniş bir yelpaze var. Çok araştırmama rağmen bulamadığım tek şey doğal boyalar. Yani meyve, sebze, baharat gibi kaynaklar kullanan boyahaneleri bulmakta zorlanıyorum. Yurt dışında, özellikle Avrupa’da, doğal boyalar kullanan küçük boyahaneler açılmış. “Keşke burada da olsa” dediğim yalnızca bu.

Şu an internet satışlarınız var, mağazacılığa nasıl bakıyorsunuz? Ufukta böyle bir proje var mı?
Mağazacılık pandemiyle ciddi anlamda sallantıya uğradı ve internet satışına önem vermemiş büyük mağaza zincirleri de bundan nasibini aldı. Mağazacılık bence ilerleyen senelerde insanların yalnızca ürüne değmek için gittiği bir ‘touch point’ olacak. Yurt dışında farklı alanlarda bunun pek çok örneğini görmek mümkün. Sensessentials’da şu an yalnızca internet üzerinden satış yapmayı hedefliyoruz ve fikir olarak uyuştuğumuz birkaç konsept mağazayla görüşüyoruz. Ürüne dokunmak ve kumaşı hissetmek konusunda bunun alternatifi olmadığını düşünüyoruz.

Tüketicilerin sizinki gibi sürdürülebilir markalara yönelik tutumunu nasıl buluyorsunuz? Bu alanda bir bilinç gelişti mi sizce? Geleceğe bakışınız nasıl?
Özellikle 15-25 yaş arası gençler, küresel ısınma ve dünyanın yok olma tehlikesinden bahseden bir çevrede büyüyor. Bu yaş grubunun kuşkusuz bu konuda bilinci çok yüksek olacak. Örneğin, geçen günlerde 22 yaşında bir genç öğrenci bize mail atarak ürünlerimizi hangi atölyelerde ne şartlarda ürettiğimiz hakkında daha çok bilgi edinmek istediğini söyledi. Bence bu sorgulama büyüyerek devam edecektir.

Özellikle de sizin gibi genç kuşaktan temsilciler artık farklı bir anlayışla yola devam ediyor. Roja Tekstil gibi köklü bir firmanın içinde büyümüş olmanız da mutlaka size artı değerler katmıştır. Sizi nasıl besledi bu ortamın içinde olmak?
Dışarıdan bakıldığına büyüleyici gibi görünse de sanırım tekstil alanında çalışan kime sorsanız, bu sektörü ‘sorun çözme’ ile özdeşleştirir. Roja Tekstil’in bana kattığı en büyük değer de sorunlar karşısında sakin kalma ve sorun çözme becerisi oldu. Tekstil alanında hiç tecrübe sahibi olmadan Sensessentials markasını yaratmaya çalışsaydım, çok büyük ihtimalle başlayamadan vazgeçerdim!


Diğer Haberler