Ketene hayat veren kadınlar
Kadın kooperatiflerinin ilk kez kurulmasının üzerinden 23 yıl geçti. Günümüzde Türkiye’nin dört bir yanında faaliyet gösteren toplam 594 Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi bulunuyor. Sinop ve Ayancık’taki kadın kooperatifleri de, sandıklarda kalan keteni ve onu işleme sanatını yeniden canlandırırken hem bir geleneğin yaşamasını sağlıyor hem de kadınların istihdamdaki oranını artırıyor.
Z or zamanlarda bir araya gelmek, ortak amaçlar ve ihtiyaçlar doğrultusunda bir topluluk yaratmak, var olduğu günden beri insanın ayakta kalma çabasını perçinleyen yöntemlerden biri. Bu yaklaşımla bakarsak, dünya üzerinde yaşayan insanların yüzde 12’sinin, var olan 3 milyon kooperatiften birinin üyesi olması şaşırtıcı değil. Aslında bu bile başlı başına çok şeyi açıklıyor, ama dilerseniz kooperatif tanımına biraz daha yakından bakalım. Kooperatifler, ortak ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaç ve isteklerin gerçekleştirilmesi için üyeleri tarafından kurulan, kontrol edilen ve hatta yönetilen, bunu yaparken de insanı merkezine alan işletmeler olarak tanımlanıyor.
Bizim konumuz olan kadın kooperatiflerinin altında ise kırsal ve kentsel alanlarda üreten kadınların, çoğunlukla el emeğine dayalı ürünlerini pazarlama ve değerlendirme konusundaki örgütlenme gereksinimleri yatıyor. Üstelik bu gereksinimin, son yıllarda kooperatif sayılarının hatırı sayılır bir şekilde artmasına neden olduğu da görülüyor. İlk kadın kooperatiflerinin tarihinin 1999 yılına uzandığını düşünürsek, bugün Türkiye’de 594 faal Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi’nin bulunmasının epey ümit verici bir rakamı işaret ettiğini söyleyebiliriz.
Sandıktan çıkan tasarımlar
Evlerde yılların alışkanlığı ve bilgisiyle oluşturulan el işi ürünler, artık kooperatif çatıları altında bir araya geliyor, kimi zaman da markalaştırılıp pazara açılıyor. Unutulmaya yüz tutmuş, sandıklarda gününü bekleyen yadigârlar; danteller, oyalar, kanaviçeler ve ketenler…
Keten deyince, “United Nations Development Programme (UNDP) / Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı” kapsamında hayata geçirilen 40 Kadın Kooperatifine İş Geliştirme Hizmeti Verilmesi Projesi’nin ayaklarından birini oluşturan Sinop’a uzanıyoruz. Projenin detaylarına geçmeden önce, Sinop’u ve bölgenin ürünü ketenleri canlandıran kadınlarla tanışmak istiyoruz. Sinop Kadın Emeği Kalkındırma Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi Başkanı Funda Akalın, işte o sandıklardan çıkan işleri, günümüz için tasarlayan isimlerden biri. Bazen ufacık bir dantel parçası ya da minik bir oya, ilham verebiliyor ona. Akalın, kaftandan elbiseye, şalvardan çanta ve hırkalara, örgü bikini ve takılara kadar, elindeki tüm imkânları seferber ettiği kooperatifin üyeleriyle birlikte üretiyor.
“Keten dokumasından,” diye anlatıyor Funda Akalın, “eskiden giyim ihtiyacını karşılayacak içlikler diker, yakalarını işlerlermiş ve onlara göynek derlermiş. Uçları renkli işlemeyle dokuduklarına ise peşkir.” Keten üretimine izin verilmediği yıllarda, bu keten işleri hep sandıkta beklemiş. Şimdiyse metrelerce dokunmuş keten üzerine çalışmalar yapan kooperatif üyeleri, Sinop’un keteninin canlanmasına destek oluyor. Kooperatifin Gaşka adında bir tasarım markası da var. Akalın’ın anlattığına göre Hititler’in Sinop’ta bulunduğu zamanlarda yaşayan bir kavimin adı Gaşka. Gaşka ürünleri, Instagram’da “sinopgaska57” adı altında sergileniyor. Satın almak isteyenlerse yine buradan iletişime geçebiliyor.
Ayancık Kadın Girişim Üretim Kooperatifi Başkanı Fatma Sönmez ise coğrafi işaretli Ayancık keteninin önemini hatırlatıyor bize. Sönmez’in anlattığına göre Ayancık keteni, keten türleri arasında en doğal, en sağlıklı ve dayanıklı olanı. Dahası, tohumdan ipin oluşumuna ve boyasına kadar her aşaması elde yapılan keten, hem geleneksel hem de yenilikçi bir ürün. Sönmez, Instagram’dan “ayancikkadin” hesabından takip edebileceğiniz kooperatif ürünleriyle, ketenden yöresel motiflerle birleştirerek dokudukları gömlek, çanta ve hatta gelinlik gibi ürünlerle keteni yaşatmaya çalıştıklarının altını çiziyor. Çünkü karşılaştıkları sıkıntıların başında keten tohumunun azalması da yer alıyor. Yeterli sanayileşmenin olmadığı Ayancık’ta, bir gelenek yaşatılmaya çalışırken üretimin de desteklenmesi gerekiyor.
UNDP verileri ne gösteriyor?
UNDP, bu proje aracılığıyla kooperatiflerin, mültecilerin de dâhil olduğu hassas grupların sosyal hayatta fırsat elde edebilmeleri ve ekonomik hayata katılmalarını sağlayan araçlar olduğu gerçeğinin altını bir kez daha çizdi. Yapılan ziyaretler ve detaylı çalışmalar sonucunda elde edilen veriler raporlandı ve rapordan elde edilen sonuçlar ışığında bir eğitim programı oluşturuldu. Peki, bu raporlara göre kadın kooperatifleri ne durumda?
Katılımcıların yüzde 31,6’sı ürünlerini daha iyi bir fiyata satabilmek için dâhil olmuş kooperatiflere, zira kooperatif gelirlerinin yüzde 34,5’i satışlardan elde ediliyor; hemen ardından ise kooperatiflerin bel kemiği hibeler (yüzde 20,7) yer alıyor. Yarısından fazlasının içerideki görev tanımları belli. Organizasyon olmanın şartları göz önünde bulundurulduğunda bu iyi bir şey, ancak aidat alan kooperatifler yüzde 20’yi geçmiyor. Bu da onların dışa bağımlı kalmalarının nedenlerinden biri. Yarısından çoğunun çalışanı yok; iş bölümleri tamamen kurucu ve üyeler arasında yapılıyor.
Çoğu üretim odaklı olsa bile, yüzde 95 gibi hayli yüksek bir oranda kooperatifin herhangi bir kalite sertifika üyeliği yok. Dolayısıyla çoğunun kalite kontrol sistemi, yine kendisinden çıkıyor. Yüzde 72,5’inin iş planının, yüzde 75’inin ise pazarlama stratejisinin olmaması da endişe veren sonuçlar arasında bulunuyor. Satışlarının çoğunluğu yerel pazarlarla sınırlı. Sosyal medya ve internet gibi imkânlardan yararlanma oranı oldukça düşük. Yüzde 67’si dijital pazarlamayla ilgilenmezken, yüzde 55’inin tescilli bir markası bile bulunmuyor.
Yol gösterildiğinde atamayacakları adım yok!
Sinop Kadın Emeği Kalkındırma Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifi Başkanı Funda Akalın, on yıldır dernek çatısı altında bu işin içinde olsa da kooperatifin geçen yıl kurulduğunun altını çiziyor ve el dokuması ketenlerden kıyafet tasarımları yapan kooperatif hakkında şunları söylüyor: “Kooperatife girmek kadını sosyal ve ekonomik anlamda güçlendiriyor, özgüven sağlıyor. Tek başına elde edemeyeceği her türlü imkâna kolayca ulaşmasını sağlıyor.” Hayatının yirmi beş yılını kamu kuruluşlarında geçirmiş, Funda Akalın. Emekli olmasının ardından da kendi gibi üretmeyi seven kadınları bir araya toplamak istemiş. Ancak Akalın, kooperatif kurmak isteyen herkesin önce kooperatifçilik hakkında eğitim alması ve bu işe bilinçli bir şekilde başlaması gerektiğinin altını çiziyor. Hem Akalın’ın hem de UNDP raporunun işaret ettiği bir konu var ki, o da ihtiyaç duyulan şeyin ağırlıkla danışmanlık hizmeti olduğu gerçeği. Maddi açıdan da zorlanıyorlar, ancak bunun yaşanmaması için yöntemi ve sistemi öğrenmeye ihtiyaçları var. Üstelik, doğru yol gösterilirse atamayacakları adım yok.
Ayancık Kadın Girişim Üretim Kooperatifi ise 2020 yılının Şubat ayında üyelerin kendi evlerinde yaptıklarını seri üretilebilmesi amacıyla kurulmuş. KUZKA’nın “Gücüm Emeğim” programıyla desteklenen kooperatif, bölgedeki sel felaketinden gördüğü zararla başa çıkmaya çalışıyor. Kooperatifin Başkanı Fatma Sönmez de tıpkı Akalın gibi süreçte ne kadar zorlandıklarının altını çiziyor: “Kooperatif nedir, nasıl kurulur, bu işi yaparken öğrendik. İşin resmi kısmı bizim için zorlu bir süreç oldu.” Sel ilk malzemelerini kaybeden kooperatif üyeleri yılmamış ve UNDP’ye ekipman için başvuruda bulunmuş. Fatma Sönmez dünyanın dijital olarak evrildiğinin farkında, hem kendisinin hem de kooperatifinin bu dünyanın gerisinde kalmaması için özellikle dijital eğitimlere ve danışmanlığa ihtiyaç olduğunu belirtiyor.
Proje kapsamında önce tüm bu sorunlar masaya yatırılmış; ardından dijital pazarlama, satış, üretim, görünürlük, kalite gibi eksik görülen alanlar üzerinde eğitimler sağlanmış. Proje son olarak kooperatiflerin üretim ve satış süreçleri boyunca eksikliğini çektiği materyalleri karşılayabilmeleri için kendi bütçesinden alım da yapmış. Bununla birlikte UNDP kooperatiflerin en çok ihtiyaç duyduğu hibelere başvurabilmeleri için destek vermeyi sürdürüyor. Umarız bu desteklerle birlikte Sinop ve Ayancık ketenlerinden yapılmış muhteşem el işleriyle daha sık karşılaşacağız.