İplikte dalgalanma devam ediyor
Pandemi sonrasında oldukça yoğun rağbet görse de, son 6 ayda tekstil sektöründeki talep daralması artarak devam ediyor. Özellikle sektörün en önemli hammaddelerinden iplikteki dış ticaret açığı dikkat çekiyor.
Tekstil sektöründe, özellikle iplik kategorisinde yaşanan dış ticaret açığı oranlarındaki artış, aylardır devam eden iplik fiyatı tartışmalarını da alevlendirdi. Artan ithalat rakamları karşısında ihracat rakamlarındaki düşüşü farklı nedenlerle açıklayan sektör temsilcileriyse zaman zaman karşı karşıya geldi. Hazır giyimcilere göre bu gelişmenin nedeni, yerli iplik üreticilerinin yanlış fiyat politikası. İplik üreticilerine göreyse ithalatta izlenen yanlış politikalar.
Pandemi sonrasında Türkiye tekstil sektörüne ve dolaylı olarak iplik sektörüne gösterilen yoğun ilgi şu an yönünü farklı ülkelere çevirmiş durumda. Salgın sonrasında yoğun taleple karşılaşan üreticiler, bir fırsat olarak gördükleri talepleri karşılamak için büyük yatırımlar yaptı ve üretim kapasitelerini artırdı.
İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı Ahmet Öksüz’e göre yatırımların yanında üretim maliyetlerinin artması ve dampingli ürünler sebebiyle tekstil sektöründe ithal ürünlere uygulanan vergiler düşük kaldı. Bu da ithalatın rekor seviyede artmasına neden oldu. Bu sorunlar karşısında acil önlem alınması gerektiğini belirten Öksüz, aksi takdirde üretimde düşüş yaşanmasının kaçınılmaz olacağına dikkat çekti.
İlave gümrük vergileri artırılmalı
Tartışmaların merkezindeki iplik sektörüne de değinen Öksüz, “İplik sektörü yüzde 5 ila 8 arasında ilave gümrük vergileriyle korunuyor. İlave gümrük vergisi uygulanan tüm ürünler içerisinde en az korunan ürün grubu, maalesef pamuk ipliği. İlave gümrük vergisi ortalaması tüm sektörler içerisinde yüzde 25 seviyelerinde. Bu çerçevede tekstil sektörünün en önemli hammaddelerinden biri konumundaki pamuk ipliği sektörünün ilave gümrük vergilerinin artırılması en önemli beklentilerimiz arasında yer alıyor” şeklinde konuştu. Ticaret Bakanlığı’nın da konuya titizlikle yaklaştığını söyleyen Öksüz, “Ticaret Bakanlığımız sık sık sektörümüzle bir araya geliyor, artan haksız rekabete karşı birlikte çözüm önerileri arıyoruz” dedi.
İplik üretimindeki daralma endişe verici
Türkiye’de tekstilin alt kategorilerinde kapasite kullanım oranlarının düşmesi ve özellikle de iplik üretiminde yaşanan daralmayı endişe verici olarak yorumlayan Adana Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Kıvanç, son rakamları değerlendirdi.
Pamuk ipliği ithalatında 2021 yılına ve 2022’nin ilk 9 aylık verilerine bakıldığında; dolar bazında ithalat, Dahilde İşleme Rejimi Kapsamında yüzde 71, toplamda ise yüzde 82 artış gösterdi. Aynı dönemde miktar bazında artış oranlarında da Dahilde İşleme Rejimi Kapsamında yüzde 22, toplam ithalatta ise yüzde 32 artış yaşandı.
Benzer şekilde pamuk ipliğine alternatif olan, sentetik-suni kesik elyaf ipliğindeyse dolar bazında Dahilde İşleme Rejimi Kapsamında yüzde 66, toplam ithalatta ise yüzde 70 artış olduğuna dikkat çeken Kıvanç, yine aynı dönemde miktar bazında artış oranlarına bakıldığında Dahilde İşleme Rejimi Kapsamında yüzde 29, toplam ithalatta ise yüzde 42 artış olduğunu vurguladı.
“İstatistiklerde de net şekilde görüldüğü üzere ithalatın ve artışın önemli kısmı Dahilde İşleme Rejimi Kapsamında gerçekleşiyor” diyen Kıvanç, “İhracatçı firmalar DIR Belgesi kapsamında hiçbir vergiye tabi olmadan ithalatlarını gerçekleştirebilmekte, bu da iç piyasada üretimi olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle özellikle yeterli üretim kapasitesi olan ürün gruplarında DIR Belgesi kapsamındaki ithalat izni alan firmalara belli oranda yerli malı kullanılması zorunluluğu getirilmelidir” sözleriyle çözüm önerisini de sunmuş oldu.
Yerli üreticiler korunmalı
Tekstil ve hazır giyim sektörünün en önemli itici gücünün elyaftan ipliğe, iplikten kumaşa, kumaştan konfeksiyona entegre üretim yapısı olduğunu vurgulayan Zeki Kıvanç, iplik sektörünün önemine de dikkat çekti. “İplik sektörü, sektör ihracatının en temel girdilerinden biridir. İplik sektöründe makro anlamda olası bir bozulma tüm sektöre olumsuz yansıyacaktır. Özellikle dampingli fiyatlarla ithal edilen ürünler, iplik sektörünün üretim kapasitelerinin atıl kalmasına sebep olmaktadır” diyen Kıvanç, yıllar önce sadece pamuk ithal ettikleri ülkelerden şimdi yoğun şekilde iplik ithal edecek noktalara geldiklerini söyledi. Kıvanç, “Gelecekte bu ülkeler bize kumaş ve takibinde konfeksiyon ürünleri de satmaya başlayacak ve Türkiye’nin ciddi bir rakibi haline gelecek. Bunlara karşı yerli üreticilerimizin korunması gerektiğini düşünüyoruz” dedi.
Işık görünmüyor
Diktaş Dikiş İplik Sanayi CEO’su Mustafa Denizer de ek mali yükümlülüğün sadece yüzde 4 civarında olduğu ipliğin en az korunan hammadde olduğu görüşünde hemfikir. Türkiye’deki firmaların etkilendiği navlun ve diğer maliyetlerdeki artışın tüm dünyada aynı şekilde seyrettiğini belirten Denizer, yakın zamanda bir iyileşme beklemiyor. Sektörde önemli değişimlere neden olan ve bugünü de etkileyen pandemi döneminde yaşananları, “COVID döneminde talepteki artış yeni yatırımları ve modernizasyonu beraberinde getirdi. Bu yatırımlar hâlâ montaj ve sipariş aşamasında” diyerek özetleyen Denizer, talepteki düşüş ve kapasite fazlası yatırım finansmanının artmasının sektörü düşük kârlarla, hatta zararına satışlara zorlayacağını düşünüyor. Denizer, gelecek beklentisini ise “Umarız talep dengesi Nisan’dan sonra eski seviyelerine geri döner. Fakat şu an için pek ışık görünmüyor” sözleriyle aktarıyor. “Olumlu tarafından bakacak olursak makine parkurumuz daha enerji verimli ve kalite yönünden üst düzeyde üretim gerçekleştirebilecek bir yapıya geldi” diyen Denizer, “Türkiye hâlâ Avrupa’nın önemli bir tedarikçisi, fakat maliyet konusu daha önemli olacak. Kurdaki sabit duruş ve enerji fiyatlarının yüksekliği rekabetçiliğimizi şu anda zorluyor. Rakiplerimizde enerji, Türkiye’nin yarısı hatta üçte biri seviyelerinde. İplik de enerji tüketimi yoğun bir sektör” şeklinde konuştu.
Avrupa’ya yakınlık avantajı tekrar kullanılmalı
Tüm dünyada artan enflasyon baskısına bağlı olarak düşen alım gücü, durgunluk endişesi, Rusya-Ukrayna savaşı ve enerji krizi gibi etkenler, tekstil ürünlerine olan talebin de gerilemesine yol açtı. Her ne kadar bu yılın ilk 3 çeyreğinde ihracatta artış devam etse de özellikle son çeyrekte ihracat hızındaki yavaşlama belirgin bir şekilde kendini göstermeye başladı. Türkiye’nin tekstil sektöründeki entegre üretim yapısının en önemli oyuncularından birinin iplik sektörü olduğunu vurgulayan Zeki Kıvanç, yapılması gerekenleri şöyle özetledi:“İplik sektörü üretim değer zincirinin üst kademelerine global anlamda rekabetçi, kaliteli ürün ve fiyatlarla hizmet edebilmelidir. Özellikle Yeşil Mutabakat’taki gelişmeler, aynı veya yakın coğrafyadan tedariği bir zorunluluk haline getirecektir. Tekstil sektörümüz Avrupa Birliği pazarında bunu bir avantaja çevirmelidir. Yoksa ithalat, mali koşullar göz önünde bulundurulduğunda tekrar kaçınılmaz hale gelebilir, iplik üretiminde istenen avantajı yaratamayabilir. Buna hassasiyet göstermek, ülkemizin cari açığına destek olmak ihracatçılarımızın öncelikleri arasında olmalıdır.”
Yeşil dönüşüm tehdit değil, fırsat
Gelecek beklentilerini ifade ederken tekstil sektörüne yön veren sürdürülebilirlik konusuna da değinen Kıvanç, dünyada pek çok şirketin geri dönüştürülmüş girdi alımlarını artırdıklarını, döngüsel modelleri keşfetmeleri için çalışmalar içinde bulunduklarını, döngüyü verimli ve uygun maliyetli bir şekilde kapatabilecek yeni teknolojilere yatırım yaptıklarını dile getirdi. Sürdürülebilirlik konusunun çevreyle birlikte sosyal açıdan ele alınacağı bütünsel bir bakış açısıyla değerlendirilmesi gerektiğini ifade den Kıvanç, “Türkiye ülke olarak tekstil ve hazır giyim sektöründe rakipleri olan Hindistan, Pakistan, Bangladeş, Vietnam, Çin gibi ülkelere karşı sosyal ve çevresel anlamda önemli avantajlara sahip. Lojistik olaraksa AB pazarına en yakın ülke konumunda. Dolayısıyla tekstil ve hazır giyim sektörümüz, yeşil dönüşümü bir tehdit değil, fırsat olarak görebilir ve bunu değerlendirebilirse çok daha farklı noktalara geleceğine inanıyorum” dedi.
Beyaz altınımıza sahip çıkalım
Türkiye ekonomisine en fazla döviz girdisi kazandıran tekstil sektörü olarak küresel ölçekte dünyanın en büyük 5’inci, AB’nin ise en büyük 2’nci tedarikçisi olduğunu vurgulayan İTHİB Başkanı Ahmet Öksüz de küresel ölçekte rekabetçiliği devam ettirebilmek için en önemli önceliklerin başında sürdürülebilir ve entegre üretimin geldiğini vurguladı. Her iki konu başlığının da Türkiye’nin pamuk politikasıyla doğrudan ilintili olduğunu belirten Öksüz, şöyle devam etti: “Sürdürülebilir, iyi pamuk uygulamaları ve organik pamuk; küresel markaların öncelikli talepleri arasında yer alıyor. Bu kapsamda özellikle organik pamuk üretimini daha fazla teşvik etmek öncelikli hedeflerimiz arasında yer almalı. Türkiye’de üretilen pamuğun tamamı GDO’suz olarak üretiliyor ve Türkiye dünyanın en büyük GDO’suz pamuk üreticisi konumunda. Pamuktan hazır giyime kadar sektörün tüm üretim aşamalarını gerçekleştirebilen birkaç ülkeden bir tanesiyiz. Bu üretim ağı içerisindeki ürün gruplarından bir tanesinin bozulması, orta ve uzun vadede tüm sektörümüzü olumsuz etkileyebilecektir. Küresel rekabetçiliğimizde daha üst sıralara çıkabilmemiz için ‘beyaz altın’ımızın üretimine yönelik iyileştirici politikalar büyük önem arz ediyor.”
İstanbul İplik Fuarı, bu yıl çok daha büyük
Tüm bu tartışmaları, beklentileri, umutları, umutsuzlukları içinde barındıran sektör, 16-18 Şubat 2023 tarihlerinde yapılacak İplik Fuarı’na hazırlanıyor. Bu yıl 19’uncusu yapılacak Uluslararası İstanbul İplik Fuarı, mevcut salonlara eklenen iki yeni salonuyla bir önceki seneye göre yüzde 70 büyüdü. Beş salonda katılımcı ve ziyaretçilerini ağırlayacak fuarın yurtdışından gelecek katılımcı firmalar yüzde 13’ünü, yerli firmalar ise yüzde 87’sini oluşturacak.
47 ülkeden 15 bin ziyaretçi bekleniyor
2022 yılında 10 bin 282 yerli ve yabancı ziyaretçiyi ağırlarken bu sene bu rakamın 15 binin üzerinde olması bekleniyor. Şimdiden 47 ülkeden ziyaretçilerin kayıt yaptırdığı organizasyona 100’ün üzerinde ülkeden ziyaretçi gelmesini beklediklerini ifade eden Tüyap Fuarlar Yapım A.Ş şirketinde Genel Müdür Yardımcısı Gökalp Gökdemir, “Geçtiğimiz yıl ziyaretçilerin yüzde 94’ü fuardan memnun ayrılırken, yüzde 84’ü iş çevrelerine tavsiye ettiğini, yüzde 92’si tekrar ziyaret etmeyi planladığını, katılımcılarımızın da yüzde 88’i fuardan memnun olduğunu, yüzde 92’si de fuara tekrar katılmayı planladığını söyledi” şeklinde konuştu.
Fuarda sergilenecek ürünler arasında pamuk iplikleri, elastan iplikler, yün iplikler, akrilik iplikler, polyester iplikler, viskon iplikler, ipek iplikler, naylon iplikler, fantazi iplikler, tekstüre iplikleri, organik iplikler, polipropilen iplikler, rejenere iplikler, metalik iplikler, el örgü iplikleri, teknik iplikler, elyaflar ve bobin, masura ve makaralar yer alıyor.
Tanıtımlar hem yurtiçinde hem yurtdışında
Yerli ve yabancı sektör profesyonellerini bir araya getiren ve işbirliklerine ev sahipliği yapan fuar için, etkin tanıtım faaliyetleri sürdürdüklerini kaydeden Gökdemir, “Ulusal, yerel ve sektörel yayın kuruluşlarıyla işbirliklerimiz aracılığıyla iplik profesyonellerine en doğru kanallardan ulaşıyoruz” dedi.
Fuar hakkında bilgi veren Gökdemir, çalışmalarını şöyle özetledi: “Sektörün öncü firmaları, fuarımızda son teknoloji ve trendlere uygun ürün ve hizmetlerini sergileyecek. Sektörün trend belirleyicilerinin her yıl katılımcı ve ziyaretçi olarak tek çatı altında buluştuğu fuarımızda bu yıl bizim de özel bir çalışmamız olacak. Dünyanın en önemli gündemlerinden biri olan geri dönüşüm ve sürdürülebilirlik konusunu ve tekstil sektörüne, dolayısıyla iplik sektörüne etkisini, sektördeki yansımalarını göz önüne koyabileceğimiz bir çalışma içerisindeyiz. Kısa süre içinde sektör temsilcilerine bu hazırlıklarımız hakkında daha fazla bilgi vermeyi umuyoruz. Katılımcı firmalarımızın ürün ve hizmetlerini doğru alıcılara direkt olarak ulaştırabilecekleri bir ticaret platformu olan fuarın, tüm paydaşlarına verimli bir fuar deneyimi sunması için gerekli çalışmalarımızı devam ettiriyoruz.”