Hatice Gökçe'den 'Yenidoğan' Koleksiyonu: El emeğine ve çevreye saygı
Modacı Hatice Gökçe’nin Aksa Akrilik ve İpekiş ile işbirliği içinde hazırladığı ‘Yenidoğan’ koleksiyonu kültürel mirasımızı, inovasyonla buluşturuyor. El dokuması ehram kumaşı, yün kumaşlarla ve geri dönüştürülmüş akrilik elyafı Acrycycle ile birleşiyor. Gökçe’nin geçmişle günümüz arasında köprü kuran koleksiyonu, zanaatkarlığa ve doğaya saygı duruşu niteliğinde.
Röportaj: Alper Etiş
‘Yenidoğan’ tasarımlarınızda dokuya verdiğiniz önem ve yılların deneyimiyle yeni nesile, güncel ve geleceği ilgilendiren kavramlarla sunduğunuz bir koleksiyon gibi. Hangi materyallleri kullandınız?
Bayburt bölgesine özgü, coğrafi işaretli olması gerektiğine inandığım el dokuması ehram kumaşını, günümüz çağdaş teknoloji ile İpekiş tarafından üretilen yün kumaşları ve geri dönüştürülmüş akrilik elyafı Acrycycle’dan hazırlanmış örme kumaşlarla çalıştım.
Yenilikçi kumaş Acrycycle nasıl ortaya çıktı?
Geleceğin elyafı olarak adlandırılan Acrycycle, bir sorumluluk hikâyesi aslında. Küresel ısınma gerçeğinin ve bu gerçekle ortaya çıkan iklim krizininin farkındayız. Sanayileşmenin getirdiği ekstra sıcak artışları, kuraklık tehlikesi, buzullardaki erime, nesli tükenmekte olan hayvanlar ve daha nice mevcut ve muhtemel senaryo kendini sorumlu hisseden herkesin uykularını kaçırıyor. Çağımızın direttiği ‘sadece ânı yaşa’ direktifini kabul etmemek yarınları da düşünmek, dünyamızı bizden sonraki nesillere en iyi şekilde teslim etmek her bireyin sorumluluğu. Doğaya, çevreye, doğal kaynaklara verilen zararı en aza indiren, geleceği düşünen ‘dünyanın geri dönüştürülmüş ilk akrilik elyafı Acrycycle’ bu sorumluluk bilinciyle dokunuyor.
Acrycycle ile atıklar, depolama sahalarına gömülmek yerine üretim döngüsüne katılıyor; böylece yeni bir ürün üretmek için gereken doğal kaynak kullanımının azaltılmasına katkıda bulunuluyor ve çevre kirliliğinin önüne geçiliyor. Üretime dahil edilen bu malzemeler kurtarılan kaynaklara dönüştürülüyor. Acrycycle yüzde 86 daha az su tüketerek üretiliyor. Sıfır atık politikası uygulanıyor. Rengi solmuyor, uzun ömürlü ürünlere dönüşüyor. Yüzde 30 daha az karbondioksit salımı yapıyor.
Yüzde 100 doğal ve saf yün ile Acrycycle’i bir arada kullanmanız bize geçmiş ve gelecek arasında nasıl bir köprü kuruyor?
Doğal saf yünün kullanım alanı, dokunma yöntemi, dayanıklılığı, geçmişteki kullanım amacı yani ihtiyaca yönelik kullanımı ve faydası bütün bunlar bizim bildiğimiz ancak hızlı moda sebebiyle bu amaçlardan uzaklaştığımız konular. İhtiyaç temelinde var olan moda tasarımı asıl amacından endüstrinin daha hızlı olmamızı istemesi sebebiyle saptı. Bu hızla katedilen yol bizi düşünmeden kaynaklarımızı tüketme noktasına getirdi ve en sonunda var olan kaynaklar dünya üzerindeki insanlara yetmeyecek hale geldi. Doğal olanın kullanımı için doğal kaynakların çoğaltılması gerekiyor. Ancak bu kaynakları yaratmak için doğaya daha fazla zarar vermek kaçınılmaz artık. Acrycycle, geçmişin bilgisiyle; yarattığımız atığı kullanarak geleceğe en az zararla ulaşmaya çalışıyor. Yün tepkileri veren, yünün muadili bir ürün yaratılıyor.
Biri geleneksel, diğeri yenilikçi olan bu iki materyali teknik olarak nasıl bir araya getirdiniz? Üretim aşaması nasıl geçti?
Doğal yünün en doğal halini ve rengini kullandım koleksiyonda. Ehram dokuması gereği tene isabet eden noktalarda cildi rahatsız eden bir tuşeye ve sertliğe sahip. Koleksiyonda bu dokunuşu acrycycle ile yumuşak bir dokunuşa çevirdim.
Bayburt’a özgü ehramla Baksı Müzesi için yaptığınız kapsül koleksiyon bu coğrafyadaki tekstil zenginliğinin ne kadar değerli olabileceğinin bir örneği. Hem bu koleksiyonu hem de ehramla çalışmanızı, sonrasında koleksiyona dair aldığınız geri dönüşleri anlatır mısınız?
Ehram kendi başına bir ilham kaynağı. Bence ‘coğrafi işaretli’ olması gereken çok özel yere sahip bir el dokuması. Bayburt yöresinin göçer kültüründen ilham alan desen ve nakışlarıyla zengin bir motif dünyası sunmasının yanında, yüzde 100 doğal yünden el tezgâhlarında dokunan ehram çok dayanıklı ve uzun yıllar kullanabilme özelliğine sahip. Ehramı, ‘Yenidoğan’ koleksiyonundan önce Hüsamettin Koçan’ın davetiyle kullanmaya başladım. Varlığından gurur duyduğumuz bir müze Baksı Müzesi. Müze için kaftan, yelek ve çantadan oluşan kapsül koleksiyon hazırladım. Bu haliyle ulusal basının ilgisini çekti. Ama asıl önemlisi ehramın daha çok üretilmesinin kadın istihdamına katkısı sanırım. Sonrasında da ‘Yenidoğan’ koleksiyonunda kullanarak daha çok kişiye ulaşmasını istedim. Bu sefer de ben işbirliği teklifi götürdüm Baksı Müzesi’ne. Ulusal basın yanında uluslararası basın da çok ilgi gösterdi. Ayrıca Bayburt bölgesine ait yerel bir kumaşın yurt dışında tanınmasına katkıda bulunmak benim için çok önemli. Giymeyi tercih edecek müşterilerden bahetmiyorum henüz.
El emeği ve zanaatkarlık şu an çok güncel olan çevreye duyarlılık konusuyla çok uyumlu. Bu alana ilgiyi artırmak için ne yapmalı?
El emeği ve zanaatkarlık bu kavramlardan hiç uzak değil, hatta tam kalbinde bana kalırsa. İhtiyaca dayalı üretim ana çıkış noktası olmalı. Yavaş modaya hizmet etmesi, dayanıklı olması, tasarımın değerine değer katar, kalıcı olmasını sağlar. Yeni nesle aktarmada miras niteliği de taşır aslında. Bu arada materyalin yanında yepyeni bir gerçekliğin içine hızlı bir giriş yaptık. Hızlı bir şekilde dijitalleştik. ‘Yenidoğan’ adını verdiğim koleksiyon köklerini bilen geleceği kuran bir profil için hazırlandı.
Sürdürülebilir tekstil anlayışını yaygınlaştırmak zorundayız. Uzun ömürlü materyallerden üretilen giysilerin tercih edilmesi, kullanım ömrünü uzatarak yeni ürüne duyulan ihtiyacı azaltıcı etki gösterir. Yeni ürüne ihtiyaç duyulmaması da üretim için gereken kaynak kullanımını azaltmaktır. Burada izlenebilir modanın öneminden de bahsetmek gerekir. Trend haline gelen ‘sürdürülebilir ürün’ söyleminin gerçekliği, ürünün üretim yolculuğunu bilmek, doğru ürünleri seçmek açısından önemli. Etiket okumak ve bu konuda bilinç sahibi olmak da alışkanlıklarımızın değişmesine yardımcı olacaktır. Bir ürün alırken üretildiği malzemenin ne kadar su tükettiği, doğaya ne kadar zarar verdiği konusunu düşünmek daha yaşanabilir yarınlar için sorumlu seçimler yapmamızı sağlar.
Bu çalışmalardaki doğaya sorumlu tavrınızı ve uygulamalardaki adımları anlatır mısınız?
‘Yenidoğan’ koleksiyonunda her bir tasarıma kimlik kartı ekledim. Bu kartla kumaşı kimin dokuduğunu, ipliği kimin ürettiğini, dikimi kimin gerçekleştirdiğini görebiliyorsunuz. Koleksiyonun en önemli özelliğinden biri de yüzde 95 gibi yüksek bir oranla çevreyi koruyan materyallerin yer alması. Yarısından fazlası geri dönüştürülmüş, barkodlu ve izlenebilir geri dönüştürülmüş akrilik elyaf Acrycycle’dan üretilmiş örmelerden hazırlandı. Koleksiyonun tamamı çevreye duyarlı kumaşlardan üretildi. Ayrıca ehram el dokumasından oluşan tasarımların her biri, iç ve dışta iki farklı kumaşla çift taraflı kullanım sunan pratik tasarımlardan oluşuyor. Bu koleksiyonda yer alan ehramlar bölgeden toplanan eski tezgâhlarda üretildi ve modeller, kumaşı en az atıkla giysiye dönüştürmek üzere tasarlandı. Ehram kumaşıyla üretilen parçaların giyim konforu sunması için astarlarının yüzde 100 saf yünden üretilen İpekiş kumaşlarıyla kaplanması, tasarımların çift taraflı giyilmesine de olanak sağlıyor.
Tasarımlarınızı hayata geçirmenizdeki önemli partnerleriniz Aksa Akrilik ve İpekiş ile nasıl bir araya geldiniz ve üretim süreci nasıl ilerledi?
Aksa Akrilik ile bu sezon tanıştık. Hızlı iletişim kurduk. Hızlı aksiyon aldık. İpekiş ile çok uzun zamandır çalışıyoruz. Erkek giyim tasarımları yaptığımız için tüm koleksiyonlarımızda mutlaka İpekiş’in yün kumaşlarını kullanıyoruz. Koleksiyonlarında bizim için çok seçenek var ve bazen özel renk çalışmaları da yaptıklarında en mutlu tasarım evi oluyoruz.
Türkiye’nin tekstildeki kültürel mirası ve üretim gücüyle ilgili ne söylemek istersiniz?
Ülkemizin kültürel mirası öyle zengin içeriğe sahip ki ne konu biter, ne materyal, ne de hikâye. Çok fazla bizim için kaynak olabilecek değere sahibiz. Bu sebeple bizi güçlü kılan bu miras üretim gücüyle de birleşince inanılmaz bir güç yaratıyor. Bu gücü gelecek nesillere en doğru biçimde aktarmak ve güncellenmesini sağlamak görevlerimizden biri olmalı. Pandemi yerel olan değerlere bakış açısını değiştirdiği için önemli.