Avrupa Birliği Sürdürülebilir Tekstil Stratejisi açıklandı
Avrupa Komisyonu, üst düzey yetkililerin katıldığı bir basın toplantısıyla Döngüsel Ekonomi Eylem Planı’nı açıkladı. Sürdürülebilir Ürün Girişimi ve Avrupa Tekstil Strateji Belgesi, söz konusu eylem planı içinde yer alan, tekstil ve hazır giyim sektörünü yakından ilgilendiren iki bileşen.
A vrupa Komisyonu, 2019 yılının son günlerinde Avrupa’nın en kapsamlı dönüşüm programı olan ve tüm iş yapış şekillerini kökten değiştiren Avrupa Yeşil Mutabakatı’nı açıklamıştı. 2050’de seragazı emisyonunu net sıfıra indirmek, sadece sürdürülebilir ürünlerin AB pazarında dolaşımına izin vermek, sadece yeşil ve mavi kaynaklardan enerji elde etmek gibi pek çok iddialı hedeften oluşan bu program için 1 trilyon Euro kadar bir yatırım bütçesi taahhüt edildi.
Yeşil Mutabakat’ın her alanda nasıl işleyeceğine yönelik yasal düzenlemeler bir bir çıkarılmaya başlandı. Tüm imalat sektörlerini yakından ilgilendiren Döngüsel Ekonomi Eylem Planı ise 30 Mart’ta Avrupa Komisyonu’nun üst düzey yetkilileri tarafından bir basın toplantısıyla açıklandı. Bu plan içindeki iki kritik bileşen, tekstil ve hazır giyim sektörünü yakından ilgilendiriyor: Sürdürülebilir Ürün Girişimi ve Avrupa Tekstil Strateji Belgesi.
Dayanıklı, uzun ömürlü ve dönüştürülebilir
Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Frans Timmermans, basın toplantısında “Her gün kullandığımız ürünlerin ikinci, üçüncü, dördüncü el kullanıma izin verecek kadar dayanıklı olmasını; bozulduğunda eskiden olduğu gibi kullanıcılar tarafından kolayca tamir edilebilir olmasını; bir telefonun pilinin kolayca değiştirilebilmesini ve uzun süre kullanılabilmesini; bir ürünün ömrü bittiğinde kolayca geri dönüştürülebilmesini ya da başka bir işlevle tekrar kullanılabilmesini; giysilerimizin üç yıkamada yıpranmamasını bekliyoruz” diyerek dayanıklı, uzun ömürlü, geri dönüştürülmüş ve dönüştürülebilir, tamir edilebilir özelliklere atıfta bulunan Sürdürülebilir Ürün Girişimi’ne vurgu yaptı. Timmermans, “Artık şirketler ürün değil, hizmet sunmalı. Araç değil, ulaşım; ampul değil, ışık satmalısınız” diyerek yeni bir ekonomi modelini de tartışmaya açtı. Paket kapsamında yürürlüğe giren ya da taslağı oluşturulan düzenlemelerden birkaçı şöyle:
• Şimdiye kadar elektronik aletlerden aşina olduğumuz enerji etiketlendirmesini tüm ürünlere yayan Eko-Dizayn Direktifi.
• Ürünlerin nerede, hangi şartlar altında, hangi malzemeler kullanılarak üretildiğini ve ömrünü tükettikten sonraki yolculuklarını detaylı olarak gösteren Dijital Ürün Pasaportu.
• Atıkların nasıl bertaraf edildiğini ve satılmadan veya kullanılmadan atık haline dönüşen ürünlerin nasıl yönetileceğini düzenleyen Atık Çerçeve Direktifi.
• Bir ürünün tasarımından ömrünü tüketene kadar; paketlemeden, geri dönüşüme giden süreçte oluşan atıkla ilgili üreticilere daha çok sorumluluk yükleyen Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu
Basın toplantısının gündeminde en çok yer kaplayan konu ise Sürdürülebilir Tekstil Stratejisi oldu. Çevreden Sorumlu AB Komisyonu Üyesi Virginijus Sinkevičius, Sürdürülebilir Tekstil Stratejisi kapsamında alınacak önlemleri üç başlıkta grupladı.
1) Performans: Tekstil ürünlerinin dayanıklı, uzun süre kullanılabilir ve sonrasında tamir edilebilir, elyaftan elyafa dönüştürebilir olması.
2) Şeffaf bilgiye erişim: Tekstil ürünlerinin ne şekilde ve nerede üretildiği, içeriğindeki maddeler, kaç yıkamaya dayanıklı olduğu gibi bilgilerin tüketicinin kolay erişebileceği şekilde paylaşılması.
3) Atık yönetimi: Tekstil ürünlerinin ömrünü tamamladıktan sonra oluşan atıkta üreticilerin de sorumluluk yüklenmesi; atığın doğru şekilde toplanarak ayrılması, ürünlerin tasarımdan itibaren geri dönüşüme uygun şekilde üretilmesi.
Komisyon’un İç Pazardan Sorumlu Üyesi Thierry Breton ise, bu şartlara uygun üretilen ürünlerin destekleneceğini ve bu ürünler için büyük bir Pazar oluşturulacağını belirtti. Sürdürülebilir ürünlerin tüketiciler için daha pahalı olacağına ilişkin yanlış bir algı bulunduğunu söyleyen Breton, tersine, bu ürünlerin daha az kaynak ve daha düşük maliyetle üretileceğinin, daha uzun ömürlü olacağının ve böylece tüketicilerin bütçeleri için daha ekonomik olacağının altını çizdi.
Sürdürülebilir Üretimin Getireceği Maliyetler Endişe Yaratıyor
Aslında bu yeni düzenlemelerin maliyeti sadece tüketicileri değil, üreticileri de endişelendiren bir konu ve Sendikamızın üyesi bulunduğu Avrupa Hazır Giyim ve Tekstil Sanayicileri Konfederasyonu’nun (EURATEX) gündeminde de uzun süredir tartışılıyor. Avrupa Birliği’nin yasama sürecinde yasa taslaklarına endüstri adına katkı sunan kurumlardan biri olan EURATEX, Yeşil Mutabakat ve beraberinde gelen düzenlemelere ilişkin değerlendirmelerinde, “sürdürülebilir bir dünya hepimizin hedefi, fakat takip edemediğimiz derecede çok ve ağır düzenlemelerin Avrupa’da üretim yapan endüstrileri zorladığı da açık” diyor.
Yeşil Mutabakat kapsamında tekstil ve hazır giyim endüstrisini direkt olarak ilgilendiren ve şu anda yasama sürecinde olan 15’ten fazla düzenleme bulunuyor. Tekstil üretiminde kullanılan kimyasalların kısıtlanmasından (Reach Direktifi) tüm değer zincirinde sosyal uygunluk şartlarının kontrolüne (Due Diligence Direktifi), 2025’e kadar tüm tekstil atıklarının toplanması kapasitesinin oluşturulmasından (Atık Çerçeve Direktifi) ürünle ilgili tüm bilgilerin şeffaf olarak tüketiciyle paylaşılmasına (Dijital Ürün Pasaportu) kadar, yapım aşamasında olan ya da yürürlüğe giren tüm düzenlemeler EURATEX üyelerince inceleniyor. Yasaklanan kimyasallar yerine alternatiflerinin bulunup bulunamayacağı, dünyanın en uzak köşelerindeki tedarikçilerin nasıl denetlenebileceği, ürün bilgilerinin hangi teknolojiler kullanılarak etiketlerde paylaşılabileceği hakkında çalışılıyor.
Avrupa tekstil endüstrisini temsil eden EURATEX üyelerinin ortak kaygısı, tüm bu düzenlemelerin maliyetleri çok artıracağı, üretimi Avrupa’dan kaçıracağı, işsizliği artıracağı yönünde. Endüstri, bu riske karşı sektörün finansal yardımlarla desteklenmesini talep ediyor. Düzenlemeleri getiren AB Komisyonu temsilcileri, bunun uzun vadede Avrupa ekonomisine katkı sunacağını ve Avrupalı üretici ve tüketiciye kazanç sağlayacağını savunuyor. Tüm bu yasal düzenlemelerin, Avrupa’nın tekstil ve hazır giyimde en büyük tedarikçilerinden biri olan ülkemiz üreticileri için de geçerli olduğu düşünüldüğünde; bizim sanayicimizin de yakından takip etmesi ve uyum sağlaması gereken bir süreç olduğu anlaşılıyor.