03 Haziran 2016
Tekstil ve hazır giyim ithalatına beş yıl önce getirilen ve sektöre ilaç olan ek vergi, yeniden masaya yatırıldı. Sektör temsilcileri, “Entegre üretim yapısı içinde katma değeri daha yüksek olan ürünler, daha yüksek oranda desteklenmeli” diyor.
Türkiye hammaddeden ipliğe, iplikten kumaşa, kumaştan konfeksiyona sahip olduğu entegre üretim yapısıyla, tekstil ve hazır giyim alanında dünyanın önde gelen üretim merkezlerinden biri. Türkiye’de özellikle Temmuz 2011’de dokuma kumaş ile örme ve dokuma konfeksiyon, ardından da örme kumaş ithalatına getirilen ek vergi uygulamasıyla şaha kalkan sektör, bugünlerde bu kararının etkisinin zayıfladığını düşünüyor. Global ticaretin ağır rekabet koşullarında mücadele eden sektör temsilcileri, mevcut üretim gücünü korumak ve artırmak için bir takım beklentilere sahip.
Birçok faktör var
Uluslararası arenadaki diğer ülkelerle rekabette eşit şartlarda olmak isteyen tekstil ve hazır giyimciler, bunun için öncelikle sanayi sektöründe vergisel avantajların olması ve üretimin teşvik edilmesi gerektiğini vurguluyor. Giyim ihracatının kolaylaştırılması için denetimleri tam olarak yapılmış DİR uygulamalarının basitleştirilerek, bürokrasinin azaltılması beklentiler arasında.
‘İşçilik maliyetini yükselten giderler, yerli ve milli sanayimiz tarafından ödenmemelidir’ diyen sektör temsilcileri, değer zinciri yükseldikçe ek vergi oranlarının uygulamada artırılması gerektiğine de dikkat çekiyor.
Trafik sapması önemli sorun
Ek verginin tekstil ve hazır giyim sektöründe birçok nedenden dolayı etkisinin azaldığını savunan temsilciler, ek vergi oranlarının haksız ithalata karşı yeterli koruma sağlayamadığını, diğer sektörlere göre oranların düşük kaldığını belirtti. Türkiye’de ilk defa tekstil ve hazır giyim sektöründe uygulamaya konulan ek vergi kararı mobilyadan ayakkabı sektörüne birçok ürün grubunda da yürürlüğe konuldu. Sektör temsilcilerinin verdiği bilgiye göre diğer sektörlerle karşılaştırıldığında tekstil ve hazır giyim sektöründeki ek vergi oranları oldukça düşük kaldı. Zaman içinde ithalatın gerçekleştirildiği ülkeler tarafından sağlanan muhtelif sübvansiyonlarla etkinliği azaldı.
Sektör temsilcileri, ithalatta ek vergiden muafiyet sağlanması amacıyla trafik sapması yöntemine başvurulmasının da sektöre ciddi zarar verdiğini belirterek şunları söyledi: “Uzakdoğu’dan çok ucuza temin edilen önleme tabi ürünler yeterli üretimin olmadığı Polonya, Bulgaristan, Romanya, İspanya gibi AB ülkeleri ayrıca İsrail, Makedonya, Mısır gibi STA anlaşmamız olan ülkeler üzerinden zaman zaman Türkiye’de serbest dolaşıma sokuluyor. Bu da sektörde büyük kayıplara sebep oluyor. Bunun önlenmesi için AB ülkelerinden ATR eşliğinde gelen ürünlerin ithalatında ve aramızda Serbest Ticaret Anlaşması bulunan ülkelerden yapılan ithalatlarda menşe belgesi aranması yoluna gidilmesi büyük önem arz ediyor.”
Asgari ücretin maliyeti yüksek
2016 yılındaki yüzde 30’luk asgari ücret artışı sonucunda Eurostat verilerine göre Türkiye 947 euro/ay ile dünyada okuzuncu sırada yer alıyor. Sendikalı işyerlerinde ise bin 200 euro/ay’lık kişi başına ortalama giydirilmiş asgari ücret maliyeti var. Sektör temsilcileri devletin bu konuda verdiği 100 TL’lik teşviğin yetersiz kaldığı görüşünde. 2017 yılında bu meblağdaki destek de ortadan kalkarsa, sektörü çok ciddi bir sıkıntı beklediği dile getiriliyor.
İmalat sanayisi içindeki payı yüzde 10
Ek vergi öncesinde imalat sanayi toplam yatırımları içerisindeki payı önemli oranda azalarak yüzde 7’ye kadar gerileyen tekstil ve hazır giyim sektörü, 2011’deki ek vergi kararıyla önemli bir yatırım hamlesi gerçekleştirdi ve toplam yatırımlar içerisindeki payı yeniden yüzde 20’lere ulaştı. Ancak alının bilgilere göre 2015 yılı başı itibarıyla yaşanan olumsuz koşullar sektördeki yatırımların yeniden sekteye uğramasına sebep oldu. Tekstil ve hazır giyim sektöründeki yatırımların tüm imalat sanayi yatırımları içerisindeki payı yeniden yüzde 10’un altına geriledi.
Sektörün hükümetten beklentileri neler?
Entegre üretim yapısı içerisinde katma değeri daha yüksek olan ürünler, daha yüksek oranda desteklenmeli. Yani konfeksiyon ürünü işlenmiş kumaştan, işlenmiş kumaş düz dokumadan, dokuma da iplikten daha yüksek oranda korunmalı.
Bunun için ek vergi kapsamına Türkiye’de üretimi olan pamuklu, suni sentetik ve diğer iplik türleri dahil edilmeli. Ek vergi kapsamında yer alan kumaş ve konfeksiyon ürünlerinin ithalatında uygulanan ilave gümrük vergisi oranları artırılmalı.
Haksız ithalatla etkin şekilde mücadele edilmesi bağlamında ithalatın aşırı arttığı ülke ve GTİP’lerin Ekonomi Bakanlığı’nca güncel tespit edilmesi amacıyla etkin bir yazılım ve denetim sistemi devreye konularak ithalat kontrol altına alınmalı.
İstihdamı da etkiliyor
Tekstil ve hazır giyim, ülkemizin istihdam anlamında en önde gelen sektörlerinden biri. Özellikle, 2011 yılında uygulamaya konulan ek vergi ertesinde gerçekleştirilen yatırım hamlesi ile önemli bir ivme kazanan sektör, ek vergi kararını takip eden 4 yıllık dönemde 941 bin kişiye ulaşarak 180 bine yakın kayıtlı yeni istihdam yaratabildi. Sektör temsilcilerinin verdiği bilgiye göre 2015 ertesinde yaşanan ithalat baskısı, asgari ücretteki artış ve birçok farklı pazardaki kayıplar tekstil ve hazır giyim sektörünü olumsuz etkiledi. Son bir yıllık dönemde 50 bine yakın kişinin işsiz kaldığı belirtildi.
Katma değer öne çıkmalı
Eşref Akın (Öztek Tekstil Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı): Tekstil sektöründe üretim süreçleri var. Elyafın kumaş haline gelmesi için 6-7 süreç gerekiyor. Türkiye’ye Uzakdoğu’dan ithal edilen ürünlere baktığımızda örneğin 150 gram pamuklu ham kumaşı 2 dolara alıyorsak, bunun boyalısını 2 dolar 15 cent’e alıyoruz. Dolayısıyla kimse gidip ham halini almıyor. Daha katma değerli olanı alıyor. Sektörde katma değeri daha yüksek olan ürünlerin ek vergilerle daha yüksek oranda desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Dolayısıyla sektöre olumlu etkileri olan ek vergi uygulamasının yeniden masaya yatırılmasını, oranların yeniden belirlenmesini istiyoruz.
Kapsamlı çalışma şart
Nevzat Seyok (Karsu Tekstil Y.K.Üyesi ve CEO’su): Ek vergiler tekstil sektörünün ayakta kalması için zorunlu bir uygulama. Elbette bunun oranlarının iyi belirlenmesi gerekiyor. Burada bir karışıklık var.Bunun dengede olması lazım. Ek vergilerin revize edilerek kapsamının genişletilmesi gerekiyor.Bilindiği gibi asgari ücretteki artış, enerji maliyetleri gibi etkenlerle üretimde rekabetçilik daha zorlu bir sürece giriyor. Dolayısıyla ek vergilerin oranlarının belirlenmesi gerek. Şu anda Türkiye’ye elyaf fiyatına iplik, iplik fiyatına ise kumaş geliyor. Bu koşullarda ayakta kalmamız çok zor. Kapsamlı ve tekstil sektörünün tümünü kapsayacak şekilde bir düzenleme yapılmasını istiyoruz.
Hammaddeye bakılmalı
Şeref Fayat (Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı): Türkiye’nin öncü sektörlerinden biri olan tekstil ve hazır giyimin hammaddeye dünyadaki rakiplerinden daha pahalıya ulaşmaması lazım. Örneğin polyester elyaftaki korumacılık konfeksiyon sektörünün rekabet şansını azaltıyor. Türkiye’de üretilen ürünler için elbette tezgâhların boş kalmaması adına ek vergi getirilmeli. Ancak Türkiye’de hammaddesi olmayan polyester elyaf için koruma kaldırılmalı. Son dönemde dünyada pamuktan daha fazla kullanılan polyester, Türkiye’de de kolay erişime sahip bir hammadde olmalı. Ek vergi oranlarının düzenlenmesi gerekiyor. Ancak bu şekilde rakiplerimize karşı ayakta durma şansı yakalarız.
Türkiye hammaddeden ipliğe, iplikten kumaşa, kumaştan konfeksiyona sahip olduğu entegre üretim yapısıyla, tekstil ve hazır giyim alanında dünyanın önde gelen üretim merkezlerinden biri. Türkiye’de özellikle Temmuz 2011’de dokuma kumaş ile örme ve dokuma konfeksiyon, ardından da örme kumaş ithalatına getirilen ek vergi uygulamasıyla şaha kalkan sektör, bugünlerde bu kararının etkisinin zayıfladığını düşünüyor. Global ticaretin ağır rekabet koşullarında mücadele eden sektör temsilcileri, mevcut üretim gücünü korumak ve artırmak için bir takım beklentilere sahip.
Birçok faktör var
Uluslararası arenadaki diğer ülkelerle rekabette eşit şartlarda olmak isteyen tekstil ve hazır giyimciler, bunun için öncelikle sanayi sektöründe vergisel avantajların olması ve üretimin teşvik edilmesi gerektiğini vurguluyor. Giyim ihracatının kolaylaştırılması için denetimleri tam olarak yapılmış DİR uygulamalarının basitleştirilerek, bürokrasinin azaltılması beklentiler arasında.
‘İşçilik maliyetini yükselten giderler, yerli ve milli sanayimiz tarafından ödenmemelidir’ diyen sektör temsilcileri, değer zinciri yükseldikçe ek vergi oranlarının uygulamada artırılması gerektiğine de dikkat çekiyor.
Trafik sapması önemli sorun
Ek verginin tekstil ve hazır giyim sektöründe birçok nedenden dolayı etkisinin azaldığını savunan temsilciler, ek vergi oranlarının haksız ithalata karşı yeterli koruma sağlayamadığını, diğer sektörlere göre oranların düşük kaldığını belirtti. Türkiye’de ilk defa tekstil ve hazır giyim sektöründe uygulamaya konulan ek vergi kararı mobilyadan ayakkabı sektörüne birçok ürün grubunda da yürürlüğe konuldu. Sektör temsilcilerinin verdiği bilgiye göre diğer sektörlerle karşılaştırıldığında tekstil ve hazır giyim sektöründeki ek vergi oranları oldukça düşük kaldı. Zaman içinde ithalatın gerçekleştirildiği ülkeler tarafından sağlanan muhtelif sübvansiyonlarla etkinliği azaldı.
Sektör temsilcileri, ithalatta ek vergiden muafiyet sağlanması amacıyla trafik sapması yöntemine başvurulmasının da sektöre ciddi zarar verdiğini belirterek şunları söyledi: “Uzakdoğu’dan çok ucuza temin edilen önleme tabi ürünler yeterli üretimin olmadığı Polonya, Bulgaristan, Romanya, İspanya gibi AB ülkeleri ayrıca İsrail, Makedonya, Mısır gibi STA anlaşmamız olan ülkeler üzerinden zaman zaman Türkiye’de serbest dolaşıma sokuluyor. Bu da sektörde büyük kayıplara sebep oluyor. Bunun önlenmesi için AB ülkelerinden ATR eşliğinde gelen ürünlerin ithalatında ve aramızda Serbest Ticaret Anlaşması bulunan ülkelerden yapılan ithalatlarda menşe belgesi aranması yoluna gidilmesi büyük önem arz ediyor.”
Asgari ücretin maliyeti yüksek
2016 yılındaki yüzde 30’luk asgari ücret artışı sonucunda Eurostat verilerine göre Türkiye 947 euro/ay ile dünyada okuzuncu sırada yer alıyor. Sendikalı işyerlerinde ise bin 200 euro/ay’lık kişi başına ortalama giydirilmiş asgari ücret maliyeti var. Sektör temsilcileri devletin bu konuda verdiği 100 TL’lik teşviğin yetersiz kaldığı görüşünde. 2017 yılında bu meblağdaki destek de ortadan kalkarsa, sektörü çok ciddi bir sıkıntı beklediği dile getiriliyor.
İmalat sanayisi içindeki payı yüzde 10
Ek vergi öncesinde imalat sanayi toplam yatırımları içerisindeki payı önemli oranda azalarak yüzde 7’ye kadar gerileyen tekstil ve hazır giyim sektörü, 2011’deki ek vergi kararıyla önemli bir yatırım hamlesi gerçekleştirdi ve toplam yatırımlar içerisindeki payı yeniden yüzde 20’lere ulaştı. Ancak alının bilgilere göre 2015 yılı başı itibarıyla yaşanan olumsuz koşullar sektördeki yatırımların yeniden sekteye uğramasına sebep oldu. Tekstil ve hazır giyim sektöründeki yatırımların tüm imalat sanayi yatırımları içerisindeki payı yeniden yüzde 10’un altına geriledi.
Sektörün hükümetten beklentileri neler?
Entegre üretim yapısı içerisinde katma değeri daha yüksek olan ürünler, daha yüksek oranda desteklenmeli. Yani konfeksiyon ürünü işlenmiş kumaştan, işlenmiş kumaş düz dokumadan, dokuma da iplikten daha yüksek oranda korunmalı.
Bunun için ek vergi kapsamına Türkiye’de üretimi olan pamuklu, suni sentetik ve diğer iplik türleri dahil edilmeli. Ek vergi kapsamında yer alan kumaş ve konfeksiyon ürünlerinin ithalatında uygulanan ilave gümrük vergisi oranları artırılmalı.
Haksız ithalatla etkin şekilde mücadele edilmesi bağlamında ithalatın aşırı arttığı ülke ve GTİP’lerin Ekonomi Bakanlığı’nca güncel tespit edilmesi amacıyla etkin bir yazılım ve denetim sistemi devreye konularak ithalat kontrol altına alınmalı.
İstihdamı da etkiliyor
Tekstil ve hazır giyim, ülkemizin istihdam anlamında en önde gelen sektörlerinden biri. Özellikle, 2011 yılında uygulamaya konulan ek vergi ertesinde gerçekleştirilen yatırım hamlesi ile önemli bir ivme kazanan sektör, ek vergi kararını takip eden 4 yıllık dönemde 941 bin kişiye ulaşarak 180 bine yakın kayıtlı yeni istihdam yaratabildi. Sektör temsilcilerinin verdiği bilgiye göre 2015 ertesinde yaşanan ithalat baskısı, asgari ücretteki artış ve birçok farklı pazardaki kayıplar tekstil ve hazır giyim sektörünü olumsuz etkiledi. Son bir yıllık dönemde 50 bine yakın kişinin işsiz kaldığı belirtildi.
Katma değer öne çıkmalı
Eşref Akın (Öztek Tekstil Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı): Tekstil sektöründe üretim süreçleri var. Elyafın kumaş haline gelmesi için 6-7 süreç gerekiyor. Türkiye’ye Uzakdoğu’dan ithal edilen ürünlere baktığımızda örneğin 150 gram pamuklu ham kumaşı 2 dolara alıyorsak, bunun boyalısını 2 dolar 15 cent’e alıyoruz. Dolayısıyla kimse gidip ham halini almıyor. Daha katma değerli olanı alıyor. Sektörde katma değeri daha yüksek olan ürünlerin ek vergilerle daha yüksek oranda desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Dolayısıyla sektöre olumlu etkileri olan ek vergi uygulamasının yeniden masaya yatırılmasını, oranların yeniden belirlenmesini istiyoruz.
Kapsamlı çalışma şart
Nevzat Seyok (Karsu Tekstil Y.K.Üyesi ve CEO’su): Ek vergiler tekstil sektörünün ayakta kalması için zorunlu bir uygulama. Elbette bunun oranlarının iyi belirlenmesi gerekiyor. Burada bir karışıklık var.Bunun dengede olması lazım. Ek vergilerin revize edilerek kapsamının genişletilmesi gerekiyor.Bilindiği gibi asgari ücretteki artış, enerji maliyetleri gibi etkenlerle üretimde rekabetçilik daha zorlu bir sürece giriyor. Dolayısıyla ek vergilerin oranlarının belirlenmesi gerek. Şu anda Türkiye’ye elyaf fiyatına iplik, iplik fiyatına ise kumaş geliyor. Bu koşullarda ayakta kalmamız çok zor. Kapsamlı ve tekstil sektörünün tümünü kapsayacak şekilde bir düzenleme yapılmasını istiyoruz.
Hammaddeye bakılmalı
Şeref Fayat (Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı): Türkiye’nin öncü sektörlerinden biri olan tekstil ve hazır giyimin hammaddeye dünyadaki rakiplerinden daha pahalıya ulaşmaması lazım. Örneğin polyester elyaftaki korumacılık konfeksiyon sektörünün rekabet şansını azaltıyor. Türkiye’de üretilen ürünler için elbette tezgâhların boş kalmaması adına ek vergi getirilmeli. Ancak Türkiye’de hammaddesi olmayan polyester elyaf için koruma kaldırılmalı. Son dönemde dünyada pamuktan daha fazla kullanılan polyester, Türkiye’de de kolay erişime sahip bir hammadde olmalı. Ek vergi oranlarının düzenlenmesi gerekiyor. Ancak bu şekilde rakiplerimize karşı ayakta durma şansı yakalarız.