Sahip Olmadan Giy: Modada Paylaşım Ekonomisi

09-11-2020

Moda dünyasında daha çok abiye kategorisinde karşımıza çıkan kiralama sistemi artık günlük giyime de yansıyor. Danimarka’nın meşhur markası Ganni, Levi’s ile iş birliği yaparak kiralama sistemini denim dünyasına taşıdı. Bu adımların devamı gelecek gibi görünüyor.

Paylaşım ekonomisinin en tanıdık ve dünyaya yayılan örnekleri Uber ve Airbnb. Hiç araç sahibi olmadan dünya genelinde 110 milyon kişiye ulaşan bir teknoloji şirketi ve yine dünya genelinde ev kiralama fırsatı sunan bir pazar yeri şirketi…

Çok yakın zamana kadar satın alma, sahip olma dürtüsüyle beslenen ticari hayat, paylaşım ekonomisiyle kabuk değiştiriyor. Otomobil almak yerine ihtiyaç duyduğunda kiralamayı tercih edenlerin sayısı artıyor. Paylaşımlı ofisler de sürekli gelişiyor.

Bu trendin hazır giyim sektörüne yansımalarını ise daha çok gece kıyafetlerinde gördük. ABD’de 2008’de kurulan bu alanın öncülerinden Rent the Runway (değeri 1 milyar dolar) ve İngiltere’de kurulan bazı kiralama şirketleri moda dünyası için yeni bir soluk oldu. Ünlü tasarımcıların ve moda evlerinin çok yüksek fiyatlara satılan kıyafetlerini bu yolla, kullanacağını,z gün sayısına göre makul fiyatlara kiralamak mümkün hale geldi. Türkiye’de bu akıma ilk katılan, 2010 yılında kurulan ‘Davet Çok Elbisem Yok’ (DCEY) oldu. Online bir şirket olarak hayata geçen DCEY, zamanla kıyafetlerinin denenebilmesi için showroom da açtı. Sitede satış fiyatı 4.500 TL olan bir tasarımcı kıyafetini 650 TL’ye kiralamak mümkün. Özel bir günde, özel bir tasarım giymek isteyenler için satış fiyatlarına göre hayli makul bir tablo.

Yeni iş birlikleri
Hayatınızda en fazla birkaç kez giyebileceğiniz havalı ve pahalı bir tasarımı kiralamak istemeniz çok anlaşılır. Peki, belki de haftanın çoğu günü üzerinizde taşıdığınız bir kot pantolonu kiralamak ister misiniz? Sizi bilemeyiz ama moda dünyası artık paylaşım ekonomisini bu denli yaygınlaştırma yolunda adımlar atıyor. Danimarka’nın ünlü giyim markası Ganni geçen yıl bu konuda öncü bir proje geliştirdi: Ganni Repeat. Bu proje, Ganni müşterilerine üç hafta boyunca farklı stilleri kiralama imkânı tanıyor. Amaç, son zamanlarda üzerinde çok durulan sürdürülebilirliğe katkı sağlamak. Ganni, Ağustos ayında bu projeyi bir adım daha ileri götürerek Levi’s ile iş birliği yaptı. İki marka, tamamı kiralanabilir bir koleksiyon üretti. Ganni Kreatif Direktörü Ditte Reffstrup, bu ortaklıkla ilgili “Amacımız, çok kişinin giydiği ama hiçbirinin sahip olmadığı bir koleksiyon yaratmaktı” diyor. Love Letter adı verilen koleksiyonda, günümüzde meraklısı çok olan vintage Levi’s 501’leri ve Ganni’nin sokak modasına uygun modellerini bulmak mümkün. Kiralama fiyatları 55 dolardan başlıyor. Süre bir ile üç hafta arasında değişebiliyor. Markalar bu modeli  ‘uzun süreli taahhütte bulunmadan modanın içinde olmak’ olarak tanımlıyor.

Ganni Repeat sayfasındaki bilgilendirmeye göre, müşteriler kıyafetleri iade etmeden temizletmek zorunda da değil. Firma bunu kendisi yapıyor.

Günümüzde teknolojiyi ve hikâye anlatıcılığını işin içine katmayan firmalar hedeflerine ulaşmakta zorlanıyor. Hikâye anlatıcılığı ve sürdürülebilirlik, GannixLevi’s ortak koleksiyonunun can damarları. Koleksiyonunun adının Love Letter olması boşuna değil. Koleksiyona özel hazırlanan bir yazılım sayesinde müşteri, kiraladığı üründeki etiketi bir telefon aplikasyonuna okutuyor ve ürünü daha önce kullanan kişilerle bağ kuruyor. Love Letter’a ait parçaları kiralayanlar, onlarla geçirdikleri zamanları, nereye gittiklerini, tecrübelerini ve istedikleri anıları dijital ortamda #GanniGirls hashtag’i ile paylaşabiliyor. Bir tür Ganni Kızkardeşliği grubu gibi... Böylece yeni iletişim dünyasının olmazsa olmazı, topluluk yaratma kuralı da hayata geçirilmiş oluyor.

Kiralama yöntemi sektörü nasıl etkiler?
Paylaşım ekonomisine yönelik örnekler çoğaldıkça bu soru daha fazla gündeme geliyor. Yıllarca al-tüket-at mantığıyla tüketimi teşvik eden hızlı moda, kaynakların giderek azalması, çevre kirliliğinin artmasıyla daha adil bir düzene geçebilmek için sürdürülebilirlik peşinde koşuyor. Bize doğanın gücünü hatırlatan pandemiyle, bu akım bebek adımlarını bir anda bırakarak hızlıca koşmaya başladı. Kiralama yöntemi, artık tüketip atmayı değil, uzun süreli kullanımları teşvik ettiği için tekstil ve hazır giyim sektöründe büyük bir yara açar mı? Verilere bakılırsa bu sorunun cevabı ‘Hayır.’ ABD merkezli araştırma ve danışmanlık şirketi CGS’in 2019 tarihli Modanın Geleceği ve Perakende Tüketici Araştırması’na göre, giyim en çok kiralanan segment. ABD’de yapılan araştırmaya göre tüketicilerin yüzde 72’si ayda üç ürün kiralamak üzere 50 dolar bütçe ayırmaya istekli.  Nottingham Trent Üniversitesi’nde yapılan bir başka araştırmaya göre ise, kiralama sistemi özellikle lüks giyim ürünlerinde çok başarılı. Tüketicilerin, temel giyim parçalarına para harcamayı sürdürdüğü belirtilen bu araştırmaya göre kiralama sisteminin hızlı modayı etkilemesi şu an için pek mümkün görünmüyor. Araştırmada kiralamanın, özellikle lüks giyimde çok kullanılan bir yöntem olduğuna dikkat çekiliyor.

Türkiye’de paylaşım ekonomisi

Davet Çok Elbisem Yok’un kurucuları Eda Franci ve Seda Aksoy sorularımızı yanıtladı.

Türkiye’de paylaşım ekonomisi nereden nereye geldi, ekonomik hacim nasıl gelişti?
Eda Franci:
Türkiye’de Davet Çok Elbisem Yok’u kurduğumuz sene perakendede paylaşım ekonomisine dayalı bir iş modeli yoktu. Hem fikirlerin hem de alışkanlıkların değişmesi zaman aldı. Bu süre içerisinde sabırlı olmak ve uzun vadeli düşünüp stratejimizi ona göre geliştirmek çok kritikti. Şirketimiz doğru bir iş planıyla hedef kitleyle buluştu; aldığımız hesaplı risklerle kârlı büyüdü. Big data ve mobil teknolojiyle hız kazanan paylaşım ekonomisinde Türkiye, mevcut potansiyeliyle dünyada en hızlı büyüyeceği tahmin edilen ülkeler arasında. Paylaşım ekonomisi modellerinin hızını ivmelendirmek için mevzuata uygunluğu, kişisel verilerin güvenliği ve bu platformlara güven duyulması sağlanmalı. Türkiye’nin coğrafi bölgeleri arasındaki gelir ve sosyo-ekonomik farkları eşitlenerek teknolojiden daha etkin yararlanabilmeleri sağlanırsa, paylaşım ekonomisinde sektörel çeşitliliği görebiliriz.

Gelecekte bu alanda nasıl bir büyüme bekliyorsunuz?
Seda Aksoy:
Türkiye’de paylaşım kültürünün yaygınlaşması konusunda farkındalığı artırarak hem pazarın büyümesine hem de ülkemizin ekonomisi için elzem olan tasarrufun çoğalmasına katkı sağlanabilir. Doğal kaynakların giderek tükendiği, çevre kirliliğinin ve küresel ısınmanın artığı bu dönemde, paylaşım ekonomisini daha fazla kişinin erişimine açılması, pek çok ekonomik ve sosyal sorunla da mücadele edilmesini sağlayabilir. Paylaşım ekonomisinin Türkiye’de makro ekonomik dengeleri etkileyeceğini ve geleneksel piyasa oyuncularını dönüşüme zorlayacağını düşünüyoruz. Bu yüzden teknoloji altyapısı, Ar-Ge yatırımı ve dijital dönüşüm kritik öneme sahip.

Türk tüketici kiralama sisteminde en çok hangi ürünleri tercih ediyor?
Seda Aksoy: En çok gece elbisesi ve aksesuar kiralanıyor. Türk kültüründe ve geleneklerinde düğünler, kınalar, nişan davetleri gibi birçok kutlama var. Bu etkinlikler için kıyafet kiralamak en yaygın alışkanlık.


Diğer Haberler