İklim değişikliğinin hazır giyim ve tekstil sektörlerine etkisi

26-04-2019

Küresel iklim değişikliği sebebiyle, gözler, büyük miktarda karbon salınımı yapan tekstil ve hazır giyim sektörlerine de çevrili halde.

İklim değişikliği, 21’inci yüzyılın en çok endişe duyulan konularından biri; tüm dünyada bu sorunla başa çıkmak için büyük çaba harcanıyor. Çevreyi en çok kirleten endüstrilerden biri olarak, konfeksiyon ve tekstil endüstrisinin üzerinde de odaklanılmış durumda. Endüstri, lif üretiminden tüketici tarafından kullanım aşamasına kadar tedarik zinciri boyunca büyük miktarda karbon salınımı yapıyor. Ara aşamalarda tüm karbon ayak izinin analiz edilmesi ve bütünüyle sürdürülebilir tekstil tedarik zinciri ve tüketim alışkanlığı oluşturulması sağlıklı bir çözüm getirebilir. 
Bütün bunlara ilaveten; bilinçli üretici, bilinçli perakendeci ve bilinçli tüketici boyutları elde etmek için yoğun çaba harcanmalı. Aslında, bilinçli tüketiciler, endüstrinin bütün iş ve politika stratejilerinin arkasındaki başlıca oyuncular. Verimli bir üretim tesisi ve sürdürülebilir malzeme girişi de tedarik zincirinin geri kalanı için zincirleme reaksiyonu başlatacaktır.
Global iklim değişikliği, özellikle 20’nci yüzyılın son yarısından itibaren tartışmaların odak noktası oldu. İnsanların sorumsuz hareketleri ve aktiviteleri; su, kimyasallar ve enerjinin düşüncesizce tüketimi, durumu kontrolden çıkarıyor. Buna karşı bir bilinç oluşturulmadıkça, dünya yakın gelecekte neredeyse yaşanmaz bir yer olacaktır.
Enerji tüketimi, çevreye karbon salınımı ile sonuçlanmakta ve dünya gittikçe daha fazla enerji açlığı çekmekte. Çevrede karbon salınımı iklim değişiminin başlıca sebebi. Karbon salınımı ile ilişkili olan bütün insani veya doğal faaliyetler bir tehdit oluşturuyor. Yüksek miktarda karbon salınımı yapan başlıca aktivitelerin tümünü kontrol ederek, mevcut iklim değişimi modellerinin hızı frenlenebilir. Kömür, gaz ve benzin gibi fosil yakıtların yakılması, dünyadaki en etkili insani faaliyet. Kömürle üretilen her bir birim enerji için, doğalgazdan yüzde 70 daha fazla karbondioksit salınımı gerçekleşmekte, bu da çevreye ciddi şekilde zarar vermekte. Endüstriyel faaliyetler, atmosferik karbondioksit seviyelerini son 150 senede milyonda 200 birimden, milyonda 400 birime yükseltmiş durumda.
 
Etik olmayan tekstil üretimi
Tekstillerin iklim değişikliği potansiyeli incelendiğinde, tekstil tedarik zincirinin son derece kompleks bir yapıda olduğu ve etik olmayan tekstil üretiminin çevrenin iyiliğini bozan pek çok iz bıraktığı dikkate alınmalı. Tüm sistemin sürdürülebilir kılınması için, lif üretiminden en son bitmiş giysiye kadar tüm işlemlerin kendi karbon geçmişine sahip olduğu göz önünde bulundurulmalı ve bütün işlem, faaliyet ve malzemelerin net bir karbon ayak izi verilerine sahip olunması gerekmekte.
Üretilen her bir kilogram tekstil başına, 2 kg CO2 havaya salınıyor. Sera gazı emisyonları (GHG- greenhouse gas emissions), esas olarak fosil yakıtların yanmasından kaynaklanan ve küresel ısınmaya katkıda bulunan gaz emisyonları. Tekstil ve konfeksiyon endüstrisinde fosil yakıtlar, lifleri üretmek, tekstil ve malzemelerini üretmek, giysi üretmek, dağıtım için taşıma, tüketici kullanımı ve elden çıkarma için gerekiyor ve bir giysinin tüm ömür döngüsü boyunca sera gaz emisyonları ortaya çıkıyor.
Bu sektördeki firmalar da küreselleşmeden faydalanarak, giyim ürünlerinin fiyatını düşük tutmak için yarışıyor. Bu nedenle üretim, işçilik ve diğer maliyetlerin daha uygun olduğu ülkelere doğru kaymakta. 
Lif üretimi ile başlayan tekstil endüstrisinde, tüketicilerin başlıca tercihi olan pamuğun da çevreye zararları vardır.
Pamukla ilgili bazı rakamlar şöyle:
- Global pamuk hasadının yüzde 73’ü, sulanmış alanlardan geliyor.
- Dünyanın ekin alanının yüzde 2.4’üne pamuk ekili, fakat küresel insektisit ve pestisit satışının sırasıyla yüzde 24 ve yüzde 11’ini oluşturuyor. 
- Pamuk üretimi tüm dünyada 250 milyondan fazla kişiye gelir sağlıyor ve gelişmekte olan ülkelerde tüm iş gücünün yüzde 7’sini istihdam ediyor. 
 
Bir diğer kirletici: Boyama
Tekstil tedarik zincirinin bir diğer kirletici alt sektörü de boyama. Bütün sentetik boyarmaddeler ve kimyasallar çevreye zararlı. Sentetik boyarmaddeler, yüksek haslığa sahip çok geniş bir renk aralığı veriyor. Bununla birlikte, toksik yapıları çevre açısından büyük sorun haline gelmiş durumda. Boyamadan gelen atık suların tüm endüstriler içinde en çok kirliliğe yol açtığı biliniyor. Boya ve terbiye işlemlerinde, büyük miktarlarda su ve kimyasal tüketiliyor.
Çeşitli işlemlerde, farklı lif tipleri için tüketilen su miktarları Tablo 1’de, tekstil işletmelerinde farklı işlemlerde tüketilen su miktarları Tablo 2’de görülebilir.
Endüstrideki bütün yanlış uygulamalar temiz su krizine, çevre kirliliğine ve iklim değişikliğine neden olmakta ve yaşanabilir dünyaya zarar vererek,  gelecek nesiller için öngörülemez olmasına neden oluyor.
 
Peki, ya hızlı moda?
Hızlı moda (fast fashion) gerçeği de çevreyi etkileyen önemli bir etken. Kirliliğin artmasına büyük katkısı olan tekstil ve moda endüstrisinin çevreye etkisinin azaltılması, hem üreticinin, hem de tüketicinin harekete geçmesini gerektiriyor. Daha az tüketim ilk etapta tüketicinin alabileceği aksiyonlardan biri olabilir. Moda da bu alanlardan biri. Hızlı moda daha da yaygın hale gelince giysiler daha kısa sürelerde, birkaç haftada değişen tasarımlarda üretilerek tüketim ve atık miktarını artırdı. Her yıl kişi başı 20 yeni giysinin üretildiği  ve 2000 yılına göre yüzde 60 daha fazla satın aldığımız tahmin ediliyor. Her bir giysi, elden çıkarılmadan önce  daha az giyiliyor ve bu daha kısa yaşam aralığı daha yüksek üretim emisyonları anlamına geliyor.
Giysi maliyetleri diğer tüketim eşyalarından daha yavaş artarak satın alınabilmelerini artırdı. Orta sınıf genişledikçe sürekli büyüme gözlenecektir. Bütün faktörler dikkate alındığında, kaynak tüketiminin 2050 yılında, 2000 yılına kıyasla üç katına çıkması bekleniyor.
En yüksek kirletme oranına sahip endüstrilerden biri olan tekstil üretimi, yılda 1.2 milyar ton CO2 ekivalent üretiyor. Bu, uluslararası uçuş ve deniz taşımacılığınınkinden daha fazla salınıma denk geliyor. Tekstillerin yüzde 60’ından fazlası konfeksiyon endüstrisinde kullanılmakta olup, küresel emisyonların yaklaşık yüzde 5’inin moda endüstrisinden geldiği belirtiliyor. Sentetik lifler son yıllarda daha yüksek üretim oranlarına sahip. Polyester en çok kullanılan lif olup, 21’inci yüzyılın başında pamuğun üstteki yerini aldı. Polyester ve diğer sentetik malzemeler için emisyonlar, fosil yakıtlardan üretildikleri için çok yüksek. 2015’te, polyester üretimi  706 milyar kg CO2 ekivalent ile sonuçlandı.
Tekrar kullanılabilir liflerin geri dönüşüm seçeneklerinin sınırlı kaldığı düşünüldüğünde,  bütün giysilerin hemen hemen yüzde 60’ı üretildiklerinin birinci yılında atılmakta ve toprak dolgusu veya çöp yakmaya gönderilerek ömrünü tamamlamakta.
 
Ne yapılabilir?
Endüstride ayak izini azaltmak için çeşitli girişimler de başladı. Bu örneklerden biri, 2017 Londra Moda Haftası’nda duyurulan Fashion Switch (go.nature.com/2yhijFU). İngiltere Moda Konseyi, tasarımcı Vivienne Westwood ve Londra Belediye Başkanı ile ortaklık yaparak, moda markalarını perakende mağazalarını ve ofislerini 2020 yılı itibariyle yeşil-enerji tedarikçilerine geçirmeleri konusunda teşvik etme kararı aldılar.
Plastiklerin kumaşa ve giysiye geri dönüştürülmesi, ayak izi azaltmaya yönelik girişimlerden bir diğeri. Dış mekân giysileri firması Patagonia, 1993 yılında, geri dönüştürülmüş polyesterden ceket üretmişti (go.nature.com/2BW3vis). Polyesterin geri dönüştürülmesi, orijinal üretiminden daha az enerji gerektiriyor ve daha fazla sayıda marka tarafından kullanılarak, daha yaygın hale geliyor.
Ayrıca yavaş modaya da (slow fashion) bir dönüş gözleniyor. Daha yüksek kalitede giysiler, daha uzun ürün ömrü ve kullanımı ile gündeme geliyor. Döngüsel ekonomiye geçiş önem kazanıyor ve ürün ve malzemelerin değeri mümkün olduğu kadar uzun süre sağlanırken, atık ve kaynak kullanımı minimize ediliyor. Bu çaba, üretimden kaynaklanan negatif çevresel etkileri en aza indirgeme çabaları ile birleşince, daha sürdürülebilir bir endüstri yaratacaktır. Moda endüstrisinde bireylerden büyük kurumlara, yerelden uluslararası idarelere kadar her seviyede faaliyete ihtiyaç var.  Tüketicilerin ve kurumların bireysel faaliyetleri de güçlü bir mesaj vererek değişimi tetikleyebilir.
 
Kaynaklar:
1. Sarif Ullah Patwary, Global climate change and textile industry, Textile Today, 22 March 2016.
2. file:///C:/Users/Hale/Downloads/Climate%20challenges%20facing%20the%20clothing%20sector_Gisle%20Mardal%20(1).pdf
3. Allwood et al, Well dressed? The present and future sustainability of clothing and textiles in the United Kingdom, University of Cambridge Institute for Manufacturing, 2006.
4. Rita Kant, Textile dyeing industry an environmental hazard, Natural Science, Vol.4, No.1, 22-26, 2012.
5. http://textilelearner.blogspot.com/2014/04/water-consumption-in-textile-industry.html
6. The price of fast fashion, Nature Climate Change, 8, 1 , 2018.
7. Bauck W,  The fashion industry emits as much greenhouse gas as all of Russia, Fashionista, 22 September 2017.) 

Diğer Haberler