ABD pazarına nasıl gireceğiz?

07-05-2017

Ekonomi Bakanlığı’nın hedef pazar olarak belirlediği ABD, Türk hazır giyim ve tekstil ihracatçısının markajında. Sektör, 2017’de ABD’ye ihracatı yüzde 8-10 artırmayı hedefliyor.

ABD her yıl 100 milyar dolarlık tekstil ve hazır giyim ithalatı gerçekleştiriyor. Ekonomi Bakanlığı’nın hedef pazar olarak belirlediği ABD, Türk hazır giyim ve tekstil ihracatçısının markajında. Son yıllarda yapılan tanıtım faaliyetleri ve New York’ta açılacak Türk Ticaret Merkezi’nin katkısıyla bu pazarda hızlı bir yükseliş bekleniyor. Sektör, 2017’de ABD’ye ihracatı yüzde 8-10 arasında artırmayı hedefliyor.

Yaklaşık 321 milyonluk nüfus ve yılda 104 milyar dolara yaklaşan tekstil ve hazır giyim ithalatı… ABD pazarının potansiyelini anlamak için bu iki rakama bakmak yeterli. Türkiye’deki hazır giyim ve tekstil sektörü de gözünü son yıllarda hızla büyüyen bu pazara çevirmiş durumda. Özellikle Rusya ile yaşanan sorunlar, Suriye ve Irak’taki problemlerin de etkisiyle yeni pazar arayışına giren tekstil ve hazır giyimciler, ABD’yi bir kez daha odağına aldı. ABD, 104 milyar doları tekstil ve hazır giyim olmak üzere, toplam 2.3 trilyon dolar ile dünyanın en büyük ithalatçı ülkesi. Türkiye, 2016 yılında ABD’ye toplam 6.5 milyar dolar civarında ihracat gerçekleştirdi. Son beş yılda Türkiye’nin ABD’ye olan genel ihracatında yüzde 45 oranında bir artış söz konusu.

Yüzde 8-10 büyüme hedefi
Türkiye’nin ABD’ye hazır giyim ve konfeksiyon ihracatı, 2011 yılında 442 milyon dolardı. Rakamlara bakıldığında, istikrarlı bir büyüme olduğunu söylemek mümkün. Bu rakam 2012’de 451, 2013’te 446, 2014’te 464, 2015’te 495, 2016’da ise 536 milyon dolara yükseldi. 2016 yılında ABD’ye ihracat bir önceki yıla göre yüzde 8.3’lük artışla 536 milyon dolara ulaştı. ABD pazarına uzun yıllar sonra ilk kez 500 milyon doların üzerinde ihracat yapıldığını söyleyen Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Şeref Fayat, “Amerika, bizim için hedef pazarlar arasında birinci sırada yer alıyor. Parite avantajı ve güçlü dolar beklentisiyle üyelerimizin pazara yoğun girişimleri var. 2017’de de ABD’ye ihracatımızı yüzde 8-10 arasında artırmayı hedefliyoruz” diyor.
Tekstil ve hammaddeleri ihracatına bakıldığında ise 2011 yılında yaklaşık 483 milyon dolar olan ihracatın, 2016’da yüzde 15.1 artarak 555 milyon dolar seviyesine yükseldiği görülüyor. Tekstil ve hammaddeleri ihracatında son beş yıldır istikrarlı bir artış yaşanırken, 2016 yılında ABD’ye tekstil ihracatında yüzde 1.8’lik bir gerileme söz konusu oldu. Bu yıl ise tekrardan bir büyüme ivmesi bekleniyor. İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı İsmail Gülle, 2017 yılında hem Türkiye’nin genel ihracatının hem de tekstil ve hammaddeleri sektörü ihracatının kayda değer şekilde artacağı görüşünde.

Trump nasıl etkiler?
Genel olarak istikrarlı bir büyüme söz konusu olsa da dünyanın en büyük üreticilerinden biri olan Türkiye’nin ABD’ye ihracatının yeterli seviyede olduğunu söylemek mümkün değil. Bunun da pek çok sebebi var. ABD’nin çok uzak bir pazar olması ve pazar dinamiklerinin farklılığı, bu pazarın geri planda kalmasına neden olmuş. Sektör temsilcileri ise önümüzdeki dönemde bu durumu değiştirmeye hazırlanıyor.
ABD’nin yeni Başkanı Donald Trump’ın politikaları, Türkiye ile ABD arasındaki ticareti etkileyecek en önemli faktörler arasında yer alıyor. Trump’ın politikaları iki alanda yoğunlaşıyor. İlk olarak; imalat sanayinde üretimi yeniden kendi ülkesine çekmeye çabaladığını görüyoruz. Bu bakımdan, hazır giyim üretiminin ABD’de artmasının Türk hazır giyimine olumsuz yansıyabileceği ifade ediliyor. Ancak bu durum tersine tekstil ihracatı için avantaj da yaratabilir. İkinci olarak; ticarette korumacı politikalar benimsiyor. Özellikle Meksika ve Çin’den gelen ithal ürünlere vergi getirilmesi gündemde. ABD’nin en büyük tedarikçileri olan bu ülkelere yönelik vergilerin Türkiye’nin önünü açabileceğine dikkat çeken İTHİB Başkanı İsmail Gülle, “ABD’nin hazır giyimde özellikle Çin ve diğer Asya ülkelerine karşı korumacı olması Türkiye için fırsat olabilir. İhracatta payımızı üst seviyelere taşıyabiliriz” diyor.
ABD ile ticaretimizi etkileyen diğer önemli iki konu ise Trans Pasifik Ortaklığı (TPP) ve Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTYO) anlaşmaları. TPP anlaşmasının 12 Pasifik ülkesi (ABD, Kanada, Meksika, Şili, Peru, Avustralya, Yeni Zelanda, Japonya, Malezya, Brunei, Vietnam ve Singapur) arasında imzalanması planlanıyordu. Trump’ın başa gelmesinin ardından ABD bu anlaşmadan çekildi.  ABD ve AB arasında yürütülen ve Türkiye’yi doğrudan ilgilendiren TTYO anlaşmasıyla ilgili görüşmeler ise hâlâ devam ediyor. Türkiye ile AB arasında devam eden Gümrük Birliği anlaşması düşünülürse, AB ve ABD arasında imzalanacak bir serbest ticaret anlaşmasının Türkiye’nin ihracatına olumsuz yansıması mümkün.
Devam eden süreçte Türkiye’nin kendi adımlarını atması ve ABD ile ticari ve ekonomik işbirliğini artırmanın yollarını araması gerektiğine dikkat çeken sektör temsilcileri, bu bakımdan fuarlar, ticaret heyetleri ve alım heyetlerinin önemine dikkat çekiyor. Son beş-altı ayda doların TL karşısında değer kazanmasıyla birlikte, hazır giyim firmaları ABD pazarında fiyat tutturmakta daha avantajlı bir noktaya geldi. Son yıllarda ihracatçı birlikleri tarafından yapılan tanıtım faaliyetleri ve bu yıl New York’ta açılması öngörülen Türk Ticaret Merkezi’nin katkısıyla ABD pazarında hızlı bir yükseliş trendi yakalanması bekleniyor.
TGSD Başkanı Şeref Fayat da, hedef pazarları arasında ilk sırayı ABD’nin aldığını belirterek, “Parite avantajı ve güçlü dolar beklentisiyle üyelerimizin pazara yoğun girişimleri var. Dernek olarak bu yıl ABD’deki hedef müşterileri belirleyerek roadshow yapmayı düşünüyoruz. ABD pazarı çok büyük. Siparişler büyük hacimli ve süreklilik gerektiriyor. Türk hazır giyim sektörünün dönüşen yapısı içinde böyle bir kapasite artık yok. Bu nedenle Türk firmaları ABD pazarına ya kendi markaları ile girecekler ya da Amerikan markalarına tasarım ve koleksiyon içeriği zengin, yüksek katma değerli, yenilikçi ürünler ile ihracat yapacaklar” diyor.

QIZ ihracatı olumlu etkiler
Dünya tekstil ve hazır giyim ihracatında 6’ncı büyük ülke olan Türkiye’nin ABD pazarında yeterince etkin olmamasının en önemli sebeplerinden biri de yüksek gümrük vergileri. ABD, Türkiye’den gelen tekstil ve hazır giyim ürünlerine yüzde 15-30 arasında değişen gümrük vergisi uyguluyor. Türkiye’nin bu vergileri aşarak rekabetçi hale gelmesinin en etkili yolu, ABD ile imzalanacak Serbest Ticaret Anlaşması (STA) ya da AB ile ABD arasında yürütülen Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı’nın (TTIP) bir parçası olmaktan geçiyor. Ancak yetkililer bu iki anlaşmaya Türkiye’nin dahil olması için zamana ihtiyaç olduğunu ifade ediyor.
Bu noktada ABD’nin Türkiye’den giden ürünlere uyguladığı vergileri aşmanın en hızlı yolu, QIZ’ler (Nitelikli Sanayi Bölgeleri) olarak görülüyor. QIZ’ler kısaca ABD’nin Ortadoğu’daki barış sürecini ekonomik anlamda desteklemek amacıyla özel bir kanun çerçevesinde oluşturduğu üretim bölgeleri olarak tanımlanıyor. QIZ fikri, ABD’nin Ortadoğu’daki barış sürecine özel sektörün desteklenmesi yoluyla katkıda bulunması amacıyla ortaya çıktı.
Bu kapsamda 1998’de QIZ sistemini kullanmaya başlayan Ürdün, 2015 yılında ABD’ye 1.3 milyar dolarlık tekstil ve hazır giyim ihracatı gerçekleştirdi. Mısır’ın ise 2015’te ABD’ye yaptığı tekstil ve hazır giyim ihracatı 1 milyar dolara ulaştı.
Yapılan hesaplamalara göre, Türkiye’de ABD’ye yönelik bir QIZ sisteminin başlamasıyla şu an için 1.2 milyar dolar olan ABD’nin tekstil ve hazır giyim ihracatındaki payının beş yıl içinde 5 milyar doları aşması mümkün. Takip eden dönemlerde diğer sektörlerin de katılımı ve ayrıca farklı bölgelerde yeni QIZ’lerin kurulmasıyla ihracat artışının 10 milyar doları bulması öngörülüyor. ABD’ye 2016 yılında 63 milyon dolarlık ihracat yapan Yeşim Tekstil CEO’su Şenol Şankaya, “QIZ uygulamaları tabii ki faydalı olur. Bu tarz uygulamalar henüz Türkiye’de olmamakla beraber ekonomik açıdan büyük önem taşıyor. Global olarak Amerika’nın da yeni başkanlık döneminde de gösterdiği gibi FTA (Free Trade Agrements) yani gümrüksüz anlaşmalı ülkeler içinde ticaret anlaşmaları çok büyük önem kazandı. Bu tarz anlaşmalarda mevcut olanların şekli değişeceği gibi bunlara yenileri de eklenecektir” diyor.

Kamil Ekim Alptekin / DEİK/Türkiye-ABD İş Konseyi Başkanı:
Büyük ölçekli siparişleri karşılayamıyoruz
Amerika pazarına girmek için fuarların, konferansların, ikili görüşmelerin, devlet kademesiyle görüşmelerin, imzalanabilecek potansiyel anlaşmaların önemi büyük. Bunu başarabilmek için gidip, görünür olmalıyız. Türkiye tanıtımı yolunda bu seneki ilk büyük etkinliğimiz Washington’da gerçekleşecek olan 36’ncı yıllık ATC-TAİK Ortak Yıllık Konferansımız olacak. Bu konferansta her sene olduğu gibi, ABD ve Türkiye’deki gelişen iş ve yatırım ortamlarına dair görüş alışverişinde bulunulmak üzere çeşitli alanlarda, farklı sektör katılımcıları ile paneller gerçekleştirilecek. Türkiye imajını geliştirmek ve potansiyelini tanıtmak için başka etkinliklerimiz de planlanıyor. ABD pazarı kaliteli ürün ve süreklilik tercih ediyor. Bizim ürünlerimizde genelde yaşanan problemler bu yönde. Büyük ölçekli siparişleri karşılayamıyoruz; ABD’nin beklentilerine göre yetersiz satış sonrası hizmet sunuyoruz ve en önemlisi de talep yapısını tam eşleyemeyen ve teknik düzenleme ve standartlar ile uyumlu olamayan üretim yapımıza yeniliyoruz. ABD pazarı nitelikli ürün istiyor ve ülkemizin potansiyeli bu alanda son derece yüksek.

İsmail Gülle / İTHİB Başkanı:
Hak ettiğimiz pazar payını yakalayacağız
2015 ve 2016 yıllarında ABD’ye yönelik çeşitli çalışmalarımız oldu. 2016 yılında İTHİB olarak IDEA Boston Teknik Tekstiller Fuarı’na info stand ile katılım sağladık. 2016 Eylül’ünde dünya tekstil devlerini ağırladığımız; ülkemize yönelik negatif algıyı kırmak ve güven tazelemek için Textile Talks Paris etkinliğimiz olmuştu. Bu çalışmanın bir benzerini, 2017 yılında Premier Vision etkinliğinin olduğu tarihlerde New York’ta yapmayı hedefliyoruz. Çok önemsediğimiz ABD pazarına sürdürülebilir ihracat yapabilmemiz için bir giriş kapısı olarak gördüğümüz bu etkinliğe yönelik çalışmalarımız şimdiden başladı. İnanıyorum ki 27 milyar dolarlık ABD tekstil pazarında bu ve buna benzer çalışmalar ile hak ettiğimiz pazar payını yakalayacağız.

ABD pazarında nelere dikkat edilmeli?
• ABD pazarında ciddi bir rekabet söz konusu. Pazarın yakından takip edilmesi gerekiyor.
• Satış ve pazarlama alanında uzun vadeli politikalar üretilmeli.
• Tüketicilerin, kalite sorunları, hizmet aksaması ve istikrarsızlık gibi konularda çok hızlı tepki verdiği göz önünde bulundurulmalı.
• ABD kültüründe “vakit nakittir” mantığı hakim. Görüşme ve randevulara zamanında gitmek önem taşıyor.
• Şirket politikalarında uzmanlığa önem veriliyor.
• ABD, dünyada iş davalarının en fazla yaşandığı ülkelerden biri. Her sektörde uzmanlaşmış avukatlar bulunuyor. Bu pazarda doğru danışmanlarla çalışmak gerekiyor.
• İş ilişkilerinde hiyerarşi önem taşımıyor.
• 50’den fazla eyaletin bulunduğu ülkede her eyalet kendine has demografik ve tüketici özelliklerine, farklı pazar yapısına sahip. Bundan dolayı stratejilerin eyalet bazlı olması tavsiye ediliyor.

Cüneyt Yavuz / Mavi CEO’su:
E- ticarete de yatırım yapıyoruz
Mavi’nin gelişimindeki mihenk taşlarından biri, markayı yurtdışına taşımak ve bu yolculuğa Amerika’dan başlamak üzerine verilen karardı. Türkiye’deki şirketlerin aksine, komşu ülkelerden değil, jean’in anavatanından işe başladık. Amerika pazarındaki ilk Türk markası olmanın yanı sıra yurtdışında reklam kampanyası yapan, Times Meydanı’nı Mavi’ye boyayan ilk marka olduk. Bugün geldiğimiz noktada ise dünya premium jeans pazarının ilk beş markasından biri konumundayız. 2016’da Amerika’da dolar bazında yüzde 13 büyüdük ve bu ivmeyi sürdürmeyi planlıyoruz. Bugün New York’ta bir, Vancouver’da dört Mavi mağazası bulunuyor. Mağazalarımızın yanı sıra mavi.com online alışveriş kanalıyla, Türkiye’nin yanı sıra Amerika ve Kanada’da hem kendi monobrand sitemizde hem de multibrand online kanallarda hızla büyüyoruz. Dolayısıyla e-ticarete yatırım yapmayı ve yakaladığımız bu ivmeyi 2017’de de korumayı hedefliyoruz.

Şenol Şankaya / Yeşim Tekstil CEO’su:
Müşteriyi buraya getirebilmeliyiz
Nike ve Under Armour markalarına üretim yaparak Amerika’ya ihracat yapıyoruz. 2017’de bu iki markayla gerçekleştirmek üzere yaklaşık 90 milyon dolarlık Amerika ve Avrupa’ya ihracat hedefimiz bulunuyor. Bunun yanında beş senelik büyüme planımızda, 2021 sonuna kadar 200 milyon dolarlık büyüme hedefliyoruz. Türkiye ve Amerika arasında ticareti artırmanın en önemli unsurlarından biri olarak, başta ülke güvenliği geliyor. İlk olarak müşterinin buraya gelebilmesini sağlamalıyız. Maalesef bugün içinde bulunduğumuz durumlardan dolayı müşterilerin biraz çekingen davranıp gelmeme gibi durumları olabiliyor. Şu sıralarda biz müşterilerimizin ülkelerine hizmeti götürüyoruz. Ekiplerimiz en az ayda bir müşteri ile birebir kontağa geçiyor ve onlara bizzat kumaş sunumları, baskı ve dikiş gibi alanlarda inovasyon gösteriyor, bu alanlarda danışmanlık alıyoruz.

Vedat Aydın / Zorlu Tekstil Grubu Başkanı:
Depo ve dağıtım altyapısı kurulmalı
2002 yılından beri Amerika’da faaliyet gösteriyoruz. New York’ta showroom ve pazarlama ofisimiz, Atlanta’da ise depo ve dağıtım merkezimiz var. 2017’de yüzde 10 büyüme hedefledik. ABD’de bin 500’den fazla noktada bulunuyoruz. Biz ev tekstili ürünleri ve bilhassa havlu satıyoruz. Genelde Uzakdoğu mallarına göre kalite ve değer algısı daha yüksek olduğu için Türk malları tercih ediliyor. ABD pazarında girmek için satış-pazarlama ofisleri açılması lazım. Ayrıca depo ve dağıtım konularında da altyapı kurulursa Amerika’da işleri büyütmek mümkün olur.

Diğer Haberler