Ortak Paylaşım Forumu: Birlikte Mümkün

09-11-2020

TİSK öncülüğünde çalışma hayatının taraflarıyla, uluslararası kuruluşların temsilcilerinin bir araya geldiği Ortak Paylaşım Forumu’nun (OPF) ikincisi 15-16 Ekim tarihlerinde dijital olarak gerçekleştirildi. ‘Birlikte Mümkün’ sloganıyla yola çıkan Forum’da en çok atıf yapılan iki kavram ‘uluslararası iş birliği’ ve ‘sosyal diyalog’ oldu.

Forum’un açılış konuşmasında TİSK Başkanı Özgür Burak Akkol, geçen yıl ilki gerçekleşen OPF’yi özetledi ve belirlenen hedeflerde kat edilen yolu anlattı:

• Tohum Derneği ile iş birliği içinde 1.5 milyon ağaç dikildi.

• Yaşlılara özel eğitim programı hayata geçirildi.

• Engelsiz Girişim Platformu kuruldu ve eğitimler verilmeye başlandı.

• Çocukların madde bağımlılığıyla mücadele etmek üzere Yeşilay’ın iş birliğiyle 5 bin aileye eğitim verildi.

• Kadınların sendika yönetimlerinde daha fazla yer alması için farkındalık çalışmaları başladı. Şu an yüzde 8 olan bu oranın daha yukarı çekilmesi hedefleniyor.

Akkol, Covid-19 kapsamında ise TİSK’in kendi ekosistemi dahilinde yaptığı çalışmaları anlattı:

• 5 milyondan fazla maske, 100 tondan fazla dezenfektan üyelere ücretsiz dağıtıldı.

• Karantina sürecinde ücretsiz eğitimler için Online Akademi hayata geçirildi.

• Üye sendikaların aidatları ertelendi.

• Sendikalar, üyelerine 600 milyon TL’den fazla nakdi yardım yaptı.

• Üye işyerlerinin kısa çalışma süresince bu ödeneğin üstüne ödedikleri maaş tutarı 5 milyar TL’yi geçti.

TİSK’in son zamanlardaki çalışmalarının ana odağında ‘İşimizin Yarını’ var. Akkol, bu kavramı uluslararası çevrelerde kabul gördüğü üzere ‘İşin Geleceği’ değil, ‘İşin Yarını’ olarak kullanmasının sebebini günümüzde her şeyin çok hızlı gelişmesi, her gelişmenin birbirini etkilemesi ve büyük değişimin ‘yarın kadar yakın’ olması olarak açıkladı. Bu küresel dönüşüm kapsamında her üç çalışandan birinin, mesleğinin yakın gelecekte ihtiyaç duyacağı becerilere sahip olmadığına ve yeteneklerini geliştirmesi gerekeceğine dikkat çekti.

Kadının iş dünyasındaki yerine de değinen Akkol, geleneksel olarak kadının sorumluluğundaki ev içi çalışmaların dünya çalışma saatleri hesaplarında göz önünde bulundurulmadığını, bunlar da eklenerek bir hesap yapılırsa, kadınların yüklendiği işlerin küresel toplam çalışma süresinin üçte ikisini oluşturacağını belirtti. Tüm bu işleri yapan kadınların dünya gelirinden sadece yüzde 10 kadar pay aldığını belirten Akkol, eşitsizliği şu sözlerle özetledi: “Kadınlar çalışıyor, erkekler kazanıyor.”

‘İşimizin Geleceği’ oturumu
TİSK Genel Sekreter Yardımcısı Deniz Karakaş , PwC Türkiye Kamu Sektörü Direktörü İdil Özdoğan ile Covid-19 salgını ve yıkıcı teknolojik gelişmeler ışığında çalışma hayatının geleceğini konuştu. Karakaş, 2020 yılı başında, henüz salgının etkilerinin görülmediği dönemde hazırlanan ‘İşimizin Geleceği Raporu’nda önümüzdeki 20 yılda 8 milyon kadar kişiyi istihdam eden işlerin kaybolacağını, fakat bunların dönüşeceği işlerin 9 milyon kişiyi istihdam edecek potansiyele sahip olduğunu, 2 milyon kişilik de tamamen yeni işlerin ortaya çıkacağını, yani dijitalleşmenin toplamda 3 milyon yeni iş yaratacak potansiyele sahip olduğunun öngörüldüğünü hatırlattı. Fakat küresel salgınla bu öngörülerin 20 yıldan çok daha kısa sürede gerçekleşebileceğini aktardı.

Tekstilde İşgücü Dönüşümü
Günümüzde çalışma hayatında dönüşüm fazlasıyla stratejik ve makro düzeyde konuşuluyor. Oysa bu tartışmayı sahaya indirmek, bundan birebir etkilenecek kesimlerin hazırlanmasını sağlamak gerekiyor. Bu büyük dönüşüm için devlet, işçi ve işverenin ortak sorumluluk alması ve birlikte çalışması şart. TİSK ilk adımı atarak Sanayide İşgücü Dönüşümü adıyla, bu değişimi derinlemesine analiz eden ve gerekli beceri dönüşümü için önerilerde bulunan sektörel çalışmalar yapmayı planlıyor. Bu çalışmalardan ilkinin, hâlâ el gücünün baskın olduğu ve teknolojinin tehdidiyle karşı karşıya bulunduğuna yönelik bir algı bulunan tekstil sektörüne yönelik yapılması kararlaştırıldı. TİSK koordinasyonunda, Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası (TTSİS) ve PwC ortaklığında yürütülen projede, Türk tekstil sektörünün istihdam kapasitesini ve uluslararası rekabet gücünü etkileyen tüm gelişmeler analiz edilecek, sektörün yeni ürünleri yeni süreçlerle üretebilmesi için gerekli mesleki beceriler belirlenecek, en önemlisi de ihtiyaç duyulan eğitim müfredatı tasarlanarak ilgili paydaşlarca uygulanması sağlanacak. Projenin nihai hedefi, ülkemizde istihdam konusunda sanayinin lokomotifi olan, salgın döneminde dahi yaklaşık 1 milyon kişiye doğrudan iş sağlayan tekstil ve hazır giyim sektörünün istihdam potansiyelini, uluslararası pazardaki yerini ve katma değerli üretimini kaybetmeden dönüşmesini sağlamak. 

Dijital dünyada yeni nesil sendikacılık
Management Center Türkiye CEO’su Tanyer Sönmezer’in, Harvard Business Review (HBR) Türkiye Genel Yayın Yönetmeni Serdar Turan’ı konuk ettiği ve yeni nesil sendikacılığı konuştuğu oturum, OPF’nin en ufuk açıcı buluşmalarından biriydi. Turan oturumda, teknolojinin getirdiği imkânlar ve zorunluluklarla çalışma hayatının yeniden şekillendiği, iş yeri ve iş saati tanımlarının değiştiği ve bulanıklaştığı günümüzde, sosyal diyalog şartları ve çalışan-işveren ilişkilerinin de mutlaka yeni gelişmelere adapte olması gerektiğini söyledi. Turan’ın bu çağrısı aslında TİSK’in son birkaç yıldır gündeme getirdiği ‘yeni nesil sendikacılık’ ile hayli uyumlu. Turan, sendikaların teknolojiyi bir kaldıraç olarak kullanarak yeni iletişim kanalları sayesinde dünyanın çeşitli yerlerindeki benzer kurumlarla etkileşimde bulunabileceklerini söyledi.

Evden çalışma, esnek çalışma gibi çalışma şekilleri bu dönemde hayatımıza pandemi şartları gereği girerken, Turan, son yıllarda aşina olduğumuz bağımsız çalışmanın (freelance) yanında şimdi de ‘moonlighters’ denilen, gündüz başka gece başka işte çalışan bir kesimin ortaya çıktığını anlattı. Örneğin bir çalışan gün içinde Türkiye’de bir işte, gece belli saatlerde ise Seattle’da bir yazılım şirketinin geliştirdiği projede çalışabiliyor. Turan eskiden bir işverenin, bu tür çalışmalara performans kaybına yol açacağı düşüncesiyle sıcak bakmadığını ancak artık bunu teşvik etmesi gerektiğini, çünkü bunun çalışana yeni beceriler, yeni bakış açısı katarak kendi işine de faydası olacağını vurguladı.

İşimizin yarınında kadın
Geçen yılki ilk OPF’nin önemli çıktılarından biri, çalışma hayatında kadınların varlığını gereken görünürlük seviyesine çekmek ve kadınların yönetici pozisyonlarına gelmede ayrımcılıkla karşılaşmamalarına ilişkin farkındalık yaratmaktı. Yıl boyunca TİSK ve üyeleri bu konuda çalışmalar yaptı ve uzun vadeli bu hedefe ulaşmak için çalışmaya devam ediyorlar.

Gazeteci Hacer Boyacıoğlu bu konuya yönelik oturumda çeşitli sektör ve pozisyonlarda iş dünyasında var olmayı başaran kadınları konuk etti. TABİT Akıllı Tarım Teknolojileri Kurucu Ortağı Tülin Akın, ‘erkek işi’ olarak algılanan tarım üretimi ve teknolojiyi bir araya getiren şirketini kurma hikâyesini, karşılaştığı zorlukları, aldığı destekleri ve kendisini 2018’de Davos Dünya Ekonomik Forumu’nda dünyanın en başarılı sosyal girişimcileri arasına sokan tecrübesini anlattı.

Dünyanın ABD dışındaki en iyi yedi kadın CEO’sundan biri seçilen, Insider yazılım şirketinin kurucu ortağı Hande Çilingir, konfor alanından çıkarak ve risk alarak başarıya ulaştığı hikâyesini paylaştı. Türk Metal Sendikası Bursa Kadın Kolları Temsilcisi Selda Tekman, metal sektöründe çalışan 17 bin kadından biri olarak sendikacılığa girişinin temel amacının çalışan kadınların mutluluğu olduğunu söyledi.

Hak İş Konfederasyonu Hizmet-İş Disiplin Kurulu Üyesi Nevin Alçay, çalışma hayatının yanı sıra ikiz çocuklarına annelik yaptığını, bağlı bulunduğu Sendika’nın kendisine çok destek olduğunu, Sendika aracılığıyla kendisi gibi kadınlara destek olmayı hedeflediğini belirtti.  Teknolojide Kadın Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Zehra Öney, kadınların iş gücüne katılımıyla küresel düzeyde 6 trilyon dolar ek değer üretildiğini ve geçen yıl yatırımcılardan destek alan start-up’ların yüzde 27’sinin kadınlar tarafından başlatılan girişimler olduğunu hatırlattı.

OPF Katılımcılarından Mesajlar
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk
Bakan Selçuk, TİSK’in her zaman yenilikçi formatlarda düzenlediği etkinliklerine katılmaktan keyif aldığını belirtti ve takdirlerini ifade etti. Bu süreçte çalışmalarının yoğunluğu ve iş yükü en çok artan bakanlıklardan biri olduklarını aktardı. “Bizim çok kapsamlı ve çok geniş bir genel sağlık sigortamız var. Türkiye’de bu sayede nüfusumuzun yüzde 99’u bu kapsama alanında. Salgın başlamadan alt yapı ve sağlık sigortacılığı anlamında çalışmalarımız hazırlıklıydı” diye konuşan Selçuk, Hükümet’in bu süreçte işini kısmen ya da tamamen kaybeden vatandaşlara verdiği desteklerin ve sosyal yardımların süreceğini duyurdu.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay
Oktay, foruma video mesajı yoluyla katıldı. “Yeni normalin üretim üssü olmak için yeni normalin ihtiyaçlarına göre şekillenen bir üretim altyapısına sahip olmamız gerektiğinin bilincindeyiz” diyen Oktay, katılımcıları Türkiye’nin nitelikli iş gücüne ve sağlam temeller üzerinde yükselen çalışma ekosistemine daha fazla katkı yapmaya davet etti.  Oktay, “Tüm sendikalarımız yerlileşme, katma değerli yerli üretim ve dijitalleşme odaklı çalışmalar yaparak sürdürülebilir kalkınmada rol üstlenmelidir. Zamanın ruhunu yakalayan bir sendikacılık anlayışıyla insan kaynağımıza hayat boyu değer katacak faaliyetler yapmanız son derece önemlidir” dedi.

Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan
“Sendika olarak kadınların sendika yönetimlerine katılmasını çok önemsiyoruz, bunun için programlar hayata geçirdik. Kadınların iş gücüne katılımının önündeki engellerin kaldırılması yolunda en önemli talebimiz, annelerin çalışmaya devam edebilmeleri için çocukların bakımlarına destek olmak üzere kreş olanağı sağlanmasıdır.”

Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay
“Gerek işverenleri, gerek işçileri çok olumsuz etkileyen pandemi sürecinde örgütlenmenin önemini bir kez daha anladık. Kayıt dışı çalışanlar bu süreçte en fazla zarar gören, en çok gelir kaybı yaşayan kesim oldu. Oysa örgütlü işyerlerinde çalışanlar çeşitli güvencelerden yararlanabildi. Ülkemizde çok düşük olan örgütlenme oranının artırılması için politikalar oluşturulmasını, farkındalık yaratılmasını, özendirici mevzuat çıkarılmasını bekliyoruz.”

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Genel Direktörü Guy Ryder:
Ryder, pandeminin çalışma hayatına etkilerinden bahsederken 2020’nin ikinci çeyreğinde dünya genelinde çalışma zamanı kaybının yüzde 17.3’e ulaştığını, bunun da 495 milyon tam zamanlı işe eşit olduğunu belirtti. Ryder, bu iş kayıplarının küresel refah üzerindeki etkisinin minimuma indirilmesi için yapılması gerekenlere değindi. Ryder’ın konuşmasından bazı notlar şöyle:

• İşletmelerin ayakta kalması ve istihdam sağlamaya devam edebilmeleri için devlet desteklerinin sürmesi şart.

• Fakat bu destek paketleriyle kamu borcu dengesinin iyi kurulması gerekiyor. Şu ana kadar yaklaşık 10 trilyon dolar olarak hesaplanan toplam yardım paketleri, küresel düzeyde kamu borcunu en az yüzde 20 düzeyinde artırdı. Bütçesel toparlanma kısa vadede zor görünüyor. Üstelik bu bütçenin ülkeler arası dağılımı da eşitsiz şekilde oldu; zengin ülkeler vatandaşlarına yüksek miktarda destek sağlayabilirken, fakir ülkelerin vatandaşlarının mağduriyeti çok arttı. Bu sebeple uluslararası dayanışma, bu krizi atlatmak için çok önemli.

• Çalışma hayatında en kırılgan grupta olanların acilen koruma altına alınmasına ihtiyaç var. Dünyada 10 işçiden altısı (yaklaşık iki milyar kişi) kayıt dışı işlerde çalışıyor ve sosyal güvenceye sahip değil.

Uluslararası İşverenler Örgütü (IOE) Başkanı Erol Kiresepi
Kiresepi, işverenlerin özellikle bu dönemde önemi daha da artan ihtiyaçlarını şöyle sıraladı:

• KOBİ’lerin finansa erişiminin kolaylaştırılması

• Yolsuzluk ve büroksasiyle mücadele

• Kayıt dışı çalışmayla mücadele

• İş gücü piyasasında beceri dönüşü için destek

Uluslararası İşçi Sendikaları Konfederasyonu (ITUC) Genel Sekreteri Sharan Burrow
Burrow, Covid-19 dolayısıyla çok büyük finansman paketlerinin aktive edildiği bugünlerde bankacılık sistemine önemli bir çağrıda bulundu. Genel Sekreter, işçilerin çalışma koşullarına dikkat çekerek, Merkez Bankalarının tıpkı çevre ve sürdürülebilirlik hedeflerini adresledikleri ve çevreci finansmanı teşvik ettikleri gibi, kötü çalışma koşullarını da risk hesaplamalarına katarak, adil çalışma düzenini teşvik edici politikalar oluşturmalarını önerdi.

Avrupa İş Dünyası Konfederasyonu (BUSINESS EUROPE) Genel Direktörü Markus J. Beyrer
Beyrer, Avrupa düzeyinde üretim oranlarının hala geçen yılın yüzde 70’inin altında olduğunu ve AB’nin ekonomik toparlanma için 750 milyar Euro ek destek paketi oluşturduğunu belirtti. Beyrer, bazı ülkelerin bu dönemde, sağlık ürünleri de dahil, mal ticaretini kısıtlayıcı önlemler aldığını hatırlatarak; bu küresel krizi hep birlikte atlatmak için uluslararası iş birliğine, paylaşıma, ticarete daha çok ihtiyaç olduğuna vurgu yaptı.  Türkiye-AB ilişkilerine de değinen Beyrer, Türkiye’de TİSK ve TÜSİAD’ın Business Europe’un öncü ve önemli üyelerinden ikisi olduğunu söyledi. Türkiye’nin AB’nin çok önemli bir ticaret ortağı olduğunu hatırlatan Beyrer’in, Business Europe’un Türkiye’nin de çıkarları doğrultusunda Gümrük Birliği’nin modernizasyonunu desteklediğini söylemesi hayli önemliydi.


Diğer Haberler