ITMF YILLIK KONFERANSI
Uluslararası Tekstil Üreticileri Federasyonu’nun (ITMF) 2023 Yıllık Konferansı, Çin’in Keqiao kentinde gerçekleşti. Sendikamız Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Denizer, 2024-2026 dönemi için ITMF Başkan Yardımcılığı görevine seçildi.
Sendikamızın uzun yıllardır Yönetim Kurulu’nda ülkemizi temsil ettiği Uluslararası Tekstil Üreticileri Federasyonu’nun (ITMF) her yıl tekstil dünyasının en önemli oyuncularını bir araya getirdiği 2023 Yıllık Konferansı Çin’in Keqiao şehrinde gerçekleşti. Sendikamız, Konferans’a 12 kişilik heyetiyle katıldı. Bir süredir ITMF Başkanlığını yürüten Çin Ulusal Tekstil Konseyi (CNTAC) ev sahipliğinde düzenlenen Konferans’ta, Başkanlık görevi Hindistan’a geçerken, Sendikamız Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Denizer, ITMF Başkan Yardımcılığı’na getirildi.
Konferans’ın düzenlendiği Keqiao, dünyanın en büyük tekstil ürünleri dağıtım merkezi olmasının yanında en yüksek apre ve boya kapasitesine sahip merkez olarak Çin’in tekstil başkenti sayılıyor. Şehirdeki üretim ve ticaret işlemleri, Çin tekstilinin yaklaşık yüzde 30’una denk geliyor. Çin’in tek başına dünya tekstilinin yaklaşık üçte birini sağladığı düşünüldüğünde, Keqiao’nun kapasitesinin ne kadar yüksek olduğu ortaya çıkıyor. Keqiao’da “China Textile City” olarak tanımlanan pazar yerini, günde 100 bin alıcının ziyaret ettiği söyleniyor. Kamu alımlarında da önemli bir merkez olan Keqiao, Olimpiyat Oyunları’nda tüm Çin milli takımlarının üniformalarını da hazırlamış. Şehir, tekstil üretiminde gerçekleştirdiği dönüşüm yolculuğunu “emek yoğun endüstriden, bilgi yoğun endüstriye” olarak tanımlıyor.
Uluslararası ticaretin önündeki engeller
CNTAC Başkanı Sun, yaptığı açılış konuşmasında uluslararası ticaretin önündeki engellere değindi. Bunlardan en önemlisi olarak dünyada bölgeler arasında bloklaşma, güvenin azalması ve yükselen “korumacılık ve tek taraflılık” eğilimini gösterdi. Sun, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) 2023 Yıllık Raporu’na referansla, 2019’dan bu yana dünya ticaret sistemine yeni eklenen ticaret engellerinin sayısının iki katına çıktığını ve temel hammaddelerin ihracatında kısıtlamaların son 10 yılda beş kat arttığını belirtti. Böylece, zaten pandemi nedeniyle bozulan tedarik zincirlerinin daha zarar gördüğünü ifade etti. Bunun uzun vadede küresel ekonominin büyümesi üzerinde sınırlayıcı bir etkisi olduğunu, IMF’in önümüzdeki beş yıl için büyüme tahminlerinin uzun yıllar sonra yüzde 3.1’e düştüğünü hatırlattı.
Söktaş, Rejeneratif Pamuk Projesi ile Konferans’taydı
Konferans’ın döngüsellik oturumunda, son yıllarda rejeneratif pamuk üretimiyle dünyanın çeşitli platformlarına misafir olan Söktaş adına CEO Muzaffer Kayhan bir sunum yaptı. Üst sınıf gömleklik kumaş üreticisi Söktaş, ana hammaddesi olan pamuğa, pamuğun üreticisi çiftçilere ve kendilerine ev sahipliği yapan Menderes Vadisi’ne verdiği değerin bir karşılığı olarak sürdürülebilir üretime yatırım yapıyor. Elektriğin tamamını yenilenebilir kaynaklardan, kullanılan termal enerjinin yüzde 75’ini biyokütle kaynaklarından elde eden Söktaş, suyunun yüzde 55’ini geri kazanarak tekrar kullanıyor. Firma, kullandığı pamuk elyafın içindeki sertifikalı pamuğun oranını da yüzde 32’ye çıkarmış. Kayhan, 10 yıldan uzun süren bir araştırma-faaliyetinin sonucu olan Meander 71 pamuğunun hikâyesini katılımcılarla paylaştı. Bulundukları Menderes Bölgesi’ne ve Söktaş’ın kuruluş yılı olan 1971’e gönderme yapan Meander 71 pamuğu, 2021 Birleşmiş Millet İklim Konferansı’nda örnek bir proje olarak dünya liderlerine sunulmuştu.
Oturumlardan çıkan özet mesajlar şu şekilde sıralanabilir:
• Konferansın ana konusu, son yıllarda sektörümüzle ilgili tüm etkinliklerdeki gibi sürdürülebilirlik olurken, bu üst başlık altında “geri dönüşüm” ve “izlenebilirlik” odak konuları vardı. Konuşmacılar bunları sağlamak için kullandıkları yeni uygulamaları katılımcılarla paylaştı. Tekstil ürünlerinde tasarımdan itibaren geri dönüştürülebilirlik ve tedarik zincirinin uçtan uca izlenebilirliği konusunda bölgesel yasal düzenlemelerden bahsedildi. Özellikle Avrupa Birliği’nin Sürdürülebilir Tekstil Stratejisi kapsamındaki düzenlemelerinden biri olan Dijital Ürün Pasaportu’nun sadece Avrupa bölgesinde değil, tekstil tedarik zincirinde yer alan tüm üretici ülkelerde gündemde olduğu anlaşılıyor.
• Bölgesel yasal düzenlemeler konusunda özel bir oturum gerçekleşti. Sendikamız Yönetim Kurulu Üyesi ve ITMF Başkan Yardımcısı Mustafa Denizer’in moderatörlüğündeki oturumda, Euratex Genel Müdürü Dirk Vantyghem tam da bu konuda şu mesajı verdi: “Dünyanın farklı bölgelerinde devletler sürdürülebilirlik konusunda kendi yasalarını yapıyorlar. Asya, Avrupa, Amerika.. Tekstil nerede üretiliyor ve tüketiliyorsa... Tüm bu otoriteler iletişim içinde olmalı ve birbirlerine uyumlu politikalar yapmalı.” AB’nin şu an üzerinde çalıştığı ve tekstil üretimini etkileyen 16 adet düzenleme olduğunu hatırlatan Vantyghem, tekstilin dünyayı en çok kirleten sektörlerden biri olarak anılarak çok fazla regüle edilmeye başlandığını ve kendi üyelerinin de bundan mutlu olmadığını belirtti. Avrupa tekstil üreticileri olarak, Komisyon Başkanı Von der Leyen’in daha önce söz verdiği gibi, her bir yasa için bir “rekabetçilik testi” uygulanmasını ve bu yasaların sektöre maliyetinin ölçülmesini, buna göre destek mekanizmaları oluşturulmasını beklediklerini belirtti.
• Çin de hızla sürdürülebilirlik konusunda kendi üretim standartlarını oluşturuyor. CNTAC’tan Yan Yan, Çin’in Tekstil Endüstrisi 14’üncü Beş Yıllık Planı’nın Yeşil Kalkınma Rehberi kapsamında hazırlandığını belirtti. Politika çerçevesi olarak “1+N” yapısının uygulandığını, her konuda bir üst düzey/merkezi politika ve bunun altında pek çok yerel uygulama düzenlemesinin oluşturulduğunu ifade etti.
• Son kullanıcıya ulaşım hakkında yapılan konuşmaların ana teması sosyal medya pazarlaması oldu. Çin’in sınır ötesi tekstil ihracatının yüzde 10’unu e-ticaret oluşturuyor. Aslında bu durumun, hem ABD hem de AB’de tartışma konusu olduğunu hatırlatalım. ABD’de rekabet açısından ele alınan bu durum, AB’de ise bireysel e-ticaretin yeni yasal düzenlemelere tâbi olup olmayacağı ekseninde tartışılıyor.
• Çin merkezli online alışveriş sitesi Shein da bu tartışmaların odağında. Tüm dünyaya çok hızlı ürünler tedarik etmesiyle bilinen Shein’ın, ürün yelpazesine her gün 10 bin yeni ürün eklediği söyleniyor. Şirketin 2022 cirosunun 24 milyar dolar olduğu raporlanmıştı. Üretim merkezi Çin olan Shein, burada 6 bin kayıtlı tedarikçiyle çalışıyor. Shein kullandığı dijital çözümlerle, bir ürünü toplam 13 günde tüketiciyle buluştururken, Zara markasında bir ürün için bu sürenin 25 gün olduğu söyleniyor.
• Çin perakende pazarında online satışlar çok büyük öneme sahip. Batı dünyasında Kara Cuma ile başlayıp Şükran Günü, Noel ve Yılbaşı günleriyle devam eden alışveriş sezonunun Asya’daki karşılığı olarak ortaya çıkan Yalnızlar Günü’nde (11.11) 2022’de 150 milyar dolardan fazla satış hacmi yakalanmıştı. Ünlülerle yapılan işbirlikleri sayesinde, geleneksel olarak mağaza satışlarına dayanan ev tekstili alışverişinde bile online satışlarda rekorlar kırıldı.
• Online satışların şampiyon platformu TikTok’un yeni rakibi, ABD merkezli, fakat Çin sermayesine sahip Temu, hemen hemen tüm konuşmacıların odak noktasıydı. Günlük 10 milyar dolardan fazla satış hacmine sahip olduğu söylenen Temu, Çin yerel pazarının yanı sıra, ABD’de de milyonlarca kullanıcıya sahip.
• Büyük perakende markalarının sürdürülebilirlikle ilgili güncellenmiş hedeflerine bakıldığında; IKEA birkaç yıl önce açıkladığı kömürden çıkış stratejisinde başarılı bir yol aldığını, mağaza ve ofis gibi merkezlerde bunu başardığını, alt tedarikçiler için hâlâ gelişmeye ihtiyaç duyduklarını belirtti. IKEA, kullandığı tüm tekstil ürünlerinin yüzde 32’sini Çin’den tedarik ettiğini, toplam 51 onaylı tedarikçiyle yaklaşık 1 milyar dolarlık iş yaptığını hatırlattı. Elyaf konusunda ise şu anda 200 bin ton polyester kullandığını, bunun yüzde 90’ına yakınının geri dönüştürülmüş malzemeden elde edildiğini, 2030 yılında ise tamamen yeni polyesteri bırakıp yüzde 100 geri dönüştürülmüş malzemeye geçiş yapacaklarını açıkladı. Decathlon ise artık mağazalarında kiralama, ikinci el satış ve tamir hizmetlerine başladığını hatırlattı.
• Sürdürülebilir elyaf üretiminin önde gelen girişimlerinden Singapur merkezli Sateri, tamamen kendisine ait, biyoçözünür, bitki bazlı ürünü Lyocell’i anlattı. Lyocell için Endonezya’da hızlı büyüyen ağaçlar yetiştirilerek, önce hamura, sonra elyaf ve ipliğe dönüştürülen kapalı devre üretim sürecinden geçiliyor. Lyocell, talebin giderek arttığı sürdürülebilir bir elyaf olarak dikkat çekiyor. Sateri’nin otellerle yaptığı işbirliği kapsamında, buralardan toplanan yıpranmış tekstil ürünleri dezenfekte edildikten sonra filament haline getirilerek direkt ipliğe çevriliyor.
Tekstil üretiminin yükselen yıldızı: Özbekistan
Uzun yıllardır tekstildeki yeri, zorla çalıştırma ve çocuk işçilik gibi sosyal konular sebebiyle karşı karşıya kaldığı uluslararası ambargonun yanı sıra elyaftan daha yüksek katma değerli ürüne dönüştüremediği pamuk üretimiyle sınırlı olan Özbekistan, yeni yatırımları ve dönüşen endüstrisiyle uluslararası platformlarda adından söz ettirmeye başladı. Pek çok konuda reformlara imza atan Özbekistan’ın yeni endüstriyel politikaları, tekstili odağına aldı. Öncelikle Better Cotton ile işbirliği yaparak pamuk hasadında zorla çalıştırma ve çocuk işçilik problemleriyle mücadele eden Özbekistan’ın, bu sorunları temizlediği 2022 Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) raporlarıyla tescillendi. Böylece uluslararası ticaretin ve markaların onaylı alım listelerine girmenin önünü açan Özbekistan, tekstil makinelerine devlet eliyle ciddi yatırımlar yaptı. Bugün Özbekistan, önemli iplik üreticileri arasına girme yolunda ilerliyor. Sırada değer zincirinin daha aşağıdaki halkaları, kumaş ve hazır giyim de bulunuyor.
Tüm bu gelişmelerle ITMF Yönetim Kurulu’nu ikna eden Özbekistan Tekstil Birliği, 2024 Yıllık Konferansı’nı Semerkant’a taşımayı başardı. Böylece Özbekistanlı tekstilciler, son yıllarda kat ettikleri yolu, tüm dünyadan gelen tekstil üreticilerine gösterme fırsatı bulacaklar.
Konferans sırasında Sendikamız heyeti, Özbekistan temsilcileriyle özel bir toplantıda bir araya geldi ve Özbekistan’ın bu yolculuğunda ortaya çıkabilecek işbirliği ve yatırım fırsatlarını konuştu. Özbek yetkililer, tekstil sektörünü geliştirirken Türkiye’yi bir model olarak alabileceklerini belirtti. 2006’daki millileşme politikası sonucunda pek çok yabancı yatırımcının ülkeyi terk ettiğini hatırlatan yetkililer, şu anda çok daha yabancı yatırımcı dostu bir ortam oluşturduklarını, vergi ve diğer iş yapma altyapılarını geliştirdiklerini ve Türkiye’den de yatırımcı beklediklerini ifade etti.
Yetkililer işçilik maliyetlerinin hâlâ nispeten düşük olduğu Özbekistan’da enerji maliyetlerinin de yatırım için avantajlı olduğunu, sahip oldukları doğalgaz rezervlerine rağmen güneş enerjisini teşvik ettiklerini de kaydetti.