Dericiler bu yıl büyüme bekliyor
2016’yı bölgesel krizlerin gölgesinde geçiren dericiler, 2017’den umutlu. Yıl sonunda yüzde 10’luk büyüme bekleyen sektörün ihracat hedefi, 1.5 milyar dolar. Dericiler özellikle ABD, İran ve Afrika gibi pazarlardaki varlıklarını artırmaya hazırlanıyor.
Piyasalar çalkantılı bir yılı geride bıraktı. 2016, yurtiçi ve yurtdışındaki gelişmelerin paralelinde, belirsizliğin ve dalgalanmaların yoğun biçimde hissedildiği bir yıl olarak belleklere kazındı. Hemen her sektör gibi deri sektörü de bu durumdan etkilendi. Bu bağlamda, dünya genelinde emtia fiyatlarında yaşanan düşüşe benzer şekilde, sektörün hem ihracatında hem de ithalatında bir miktar gerileme görüldü. 2016 yılında Türkiye’nin deri ve deri mamulleri ihracatı 1.4 milyar dolar olarak gerçekleşirken, bir önceki yıla göre, değer bazında yüzde 6’lık bir düşüş kaydedildi. Ancak miktar bazındaki verilere bakıldığında, ihracatta yüzde 11 seviyesinde bir artış yaşandığı da dikkatlerden kaçmadı. 2016 yılında deri ve deri mamulleri ihracatında ayakkabının payı yüzde 51’e yükselirken, geriye kalan yüzde 49’luk payı deri konfeksiyon, yarı işlenmiş/bitmiş deri ve kürk ihracatı ve saraciye ürünleri gerçekleştirdi.
2017 yılında ise deri sektörü geçen yıla göre umutlu. Bu yılın sonunda deri ihracatında yüzde 10’luk büyüme beklenirken, Rusya ile ilişkilerin normale döneceği ve yerel para ile ticaret yapılacağı beklentisi sektörü heyecanlandırıyor.
AB ve Rusya zorladı
2015 yılında 1 milyar 473 milyon dolar olan deri sektörünün ihracatı, 2016 yılında 1 milyar 389 milyon dolara düştü. Değer bazında yaşanan düşüşün en büyük nedeni elbette ki yüksek döviz. Bunun yanı sıra Rusya ile yaşanan uçak krizi sonrası normale dönmeye çalışılsa da, bu pazarda kaybedilen hacim deri sektörünü de etkiledi.
2016 yılında tüm sektörlerde dünya ticaret hacminin gerilediğini görüyoruz. Bu bağlamda İstanbul Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği (İDMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Şenocak, geçen yıl toplam ihracatın yüzde 41.6’sını gerçekleştirdikleri ana ihraç pazarları Avrupa Birliği’nde devam eden ekonomik durgunluk ve siyasi sıkıntılara dikkat çekiyor. “Önce Brexit, sonra İtalya referandumlarının, topluluğun siyasi geleceğine etkileri hâlâ tartışılıyor. Bir başka çok önemli pazarımız olan Ortadoğu ülkelerinde yaşanan siyasi ve ekonomik çatışmalar, iç savaşlar doğal olarak bu ülkelere ihracatımızı önemli ölçüde azalttı” diyen Şenocak, bununla beraber ihracatı azaltıcı dış etkenlerin çoğunun geçici olduğunu belirtiyor.
Aslan payı ayakkabının
1 milyar 389 milyon dolarlık deri ihracatında alt sektörlere bakıldığında ise ayakkabı ihracatının tüm deri ürünleri içinde yüzde 51’lik bir paya yükseldiği görüldü. Ayakkabı sektörünün son yıllarda ihracatta ciddi bir gelişim gösterdiğini belirten Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Jak Galiko, ayakkabı ihracatının Ege Bölgesi’nde deri ve deri mamulleri ihracatında birinci sıraya yükseldiğini kaydediyor.
Bu performansı değerlendiren Galiko, “1995 yılında deri ürünleri ihracatında yüzde 10 pay alan ayakkabı sektörü, 2016 yılında deri ürünleri ihracatında yüzde 51’lik paya ulaştı. Türk ayakkabı sektörü kısa sürede ihracatta 1 milyar doları geçecek potansiyele sahip” derken, Avrupa Birliği, Rusya ve Ortadoğu pazarlarında yapılacak tanıtım çalışmalarıyla 2017 ya da 2018 yılında 1 milyar dolar barajını aşabileceklerinin altını çiziyor.
2016 yılında deri ve kürk konfeksiyon sektörü ihracatta yüzde 19 pay alırken, işlenmiş deri ve kürkler yüzde 17, saraciye sektörü ise toplam ihracatın yüzde 13’ünü oluşturdu.
‘Para takası’ can suyu olacak
Son dönemde dolar ve Euro’nun ateşinin söndürülememesi üzerine, ‘para takası’ anlaşmaları giderek arttı. Cari kapasiteyi muhafaza etmek isteyen ülkeler için para takası anlaşmalarının en önemli çözüm yolu olduğunu ifade eden Türkiye Deri Vakfı (TÜRDEV) Yönetim Kurulu Başkanı Kıyasettin Temuçin, yetkililerin, ‘şu anda farklı ülkelerle bunun yapıldığı ve Rusya gibi büyük bir ekonomiyle para takası anlaşması yaparak ticareti daha da artıracakları’ yönündeki açıklamalarını hatırlatıyor. “Gaz ve petrol alınan Rusya’yla yapılacak böyle bir anlaşma ile dünya piyasalarının dalgalanmasından etkilenmeden alışveriş yapılmasının sağlanacağı düşünülüyor” diyen Temuçin, FED’in tahvil alımını azaltması sonrasında, dövizde dalganma olsa bile, para takası ile her iki ülkenin ticaretinin de bundan etkilenmeyeceğini belirtiyor.
Bunun yanı sıra deri ve deri ürünleri ihracatının, 2017 Ocak rakamları TİM verilerine göre 90 milyon 974 bin dolar olduğunu kaydeden Temuçin, “Bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 3.1 artış gösteren deri sektörünün 2017 yılında yükselişe geçeceği inancındayız” şeklinde konuşuyor.
Tek pazar odaklı üretim sıkıntı yaratabiliyor
Bu yıl ihracatta artış trendi yakalayacaklarına inandıklarını söyleyen İDMİB Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Şenocak, 2017’yi geçen yıla göre yüzde 10 gibi bir artışla kapatmayı beklediklerini, ihracat hedeflerinin de yaklaşık 1.5 milyar dolar olduğunu vurguluyor.
Rusya ile yaşanan sıkıntılı süreçten sonra tek pazar odaklı üretim ve ihracat stratejisinin ne denli zararlı olabileceğini yaşayarak öğrendiklerini belirten Şenocak, İran’a gönderdikleri ticaret heyeti sonrasında yüzde 85’lik ihracat artışı yakaladıklarını, fakat İran’ın Türkiye’ye uygulamakta olduğu gümrük vergilerinin bu ülkeye ihracatı zorlaştırdığından dem vuruyor. Bu sorunun tercihli ticaret anlaşmalarında deri ve deri mamulleri sektörünün de dahil edilmesi ile çözülebileceğine inandıklarını söyleyen Mustafa Şenocak, “Alternatif pazarlar olarak çeşitli ülkeler belirledik. En önemlisi ABD. ABD gibi dünyanın en büyük ithalatçısındaki payımızı artırmamız öncelikli hedefimiz. Ayrıca Çin, Japonya, Güney Kore pazarları var. Uzakdoğu ülkeleri, Türk ürünlerini oldukça beğeniyor” diyor. Şenocak, Afrika’nın da diğer hedef pazarlar arasında yer aldığını ifade ediyor.
2023 hedeflerinden vazgeçilmedi
Deri sektörünün 2023 ihracat hedefinin 5.2 milyar dolar olduğunu kaydeden TÜRDEV Yönetim Kurulu Başkanı Kıyasettin Temuçin, hedeflerinin satış ve ihracat miktarlarını sadece hacim olarak artırmak değil, katma değerini de yükseltmek olduğunu belirtiyor. Türkiye’nin 2023’te dünya deri sektörü ticaretinden aldığı payın yüzde 0.9’a çıkarılmasının hedeflendiğini söyleyen Temuçin, bu hedef için inovasyon, tasarım, Ar-Ge ve markalaşma çalışmalarının devam ettiğini aktarıyor.
1-3 Şubat tarihleri arasında Alleather-IDF İstanbul Fuarı’nda Rusya dahil 18 ülkeden 100 alıcıyı ağırladıklarını belirten Temuçin, ihracat rakamlarının yükselmesini hedeflediklerini belirtiyor. Temuçin, Rusya’nın başlattığı ‘Chip’ uygulamasının birçok işletmeyi mağdur ettiğini de dile getiriyor. Rusya’nın, 30-40 dolar olan nakliye bedellerini 100-120 dolarlara kadar çıkarması sonrasında küçük ve orta ölçekli işletmelerin bu durumdan fazlasıyla etkilendiği biliniyor.
AB ve ABD’ye ihracat arttı
Deri sektörü ihracatında kaydedilen bir diğer önemli gelişme, AB ülkelerine yönelik deri ve deri mamulleri ihracatında kaydedilen yüzde 7’lik artış oldu. Dericiler, 2016 yılında AB ülkelerine yaklaşık 600 milyon dolarlık ihracat yaparken, geçen yıl en fazla ihracat yapılan ilk üç ülke, Almanya, Rusya ve Irak oldu. Almanya’ya ihracatta ise yüzde 5.3’lük artış sağlandı. En önemli pazarlardan ABD’ye ihracatta yüzde 22’lik büyüme kaydedildi. Bu artış sektör için oldukça önemli olsa da, sektörün önde gelenleri bu büyümenin daha da artabileceği konusunda hemfikir. Sektörün 2016 yılı ihracatında diğer artış gösteren ülkeler ise Fransa, Bulgaristan ve İspanya oldu.
Erdal Matraş / TDSD Yönetim Kurulu Başkanı:
Üreticiler risk iştahına kapılmamalı
2016 yılı hem iç hem de dış gelişmelerin tavan yaptığı bir yıl oldu. İç gelişmeler tüketicileri tedirgin ederken, harcama eğiliminin düşmesi ve aynı şekilde dış gelişmeler -özellikle de komşu ülkelerdeki gelişmeler- ihracatımızı etkilemeye devam etti. Yanı sıra yüksek kur söz konusuydu. Bu genellikle ihracatçı sektörleri olumlu etkiler, özellikle de en temel girdi kalemlerini kendi para birimleri ile karşılayabiliyorlarsa... Bu anlamda kur artışı normal şartlarda oldukça olumlu yansıyabilirdi, ancak tüm faktörler bir arada değerlendirildiğinde etkisi sınırlı oldu. 2017 yılı içinse mevcudu korumanın önemli olduğunu düşünüyorum. Düşüş trendinin belli bir taban oluşturarak yukarı yönde hareket etmesi daha sağlıklı olabilir. Bu durum üreticilerin tedbiri elden bırakmadan, risk iştahına kapılmadan yollarına devam etmelerine olanak sağlayacaktır. 2023 hedeflerimizde henüz bir güncelleme söz konusu değil. Ancak 2023 hedeflerinin belirlendiği zamanın biraz gerisindeyiz. O nedenle eğer 2017 yılı normalleşmenin başlayacağı yıl olacaksa, 2023 hedefleri için daha çok çalışılması gerektiği de açıkça ortadadır.
Remzi Özbay / TDKD Genel Sekreteri:
Üretim ve satışta farkımızı ortaya koyacağız
İyi bir ürün yaptığınız takdirde, o ürünü kimin yaptığının çok önemi kalmıyor. Çünkü o noktadan sonra, o ürün satıcısını bulacaktır. Bunun yanı sıra zor dönemler de, kendini geliştirme ve fırsat yaratma olanaklarını beraberinde getiriyor. Türk sanayicileri olarak gerçek yetenek ve becerilerimizin işletmecilik olduğunu söyleyebilirim. Biz deri işini çok iyi biliyoruz. Bunu satmasını da bilmeliyiz. Mesela Rusya’da milli gelir artarken, bizim ihracatımızda gerileme yaşanıyor. O nedenle hem üretim hem de satış aşamasında beceri ve yeteneklerimizi ortaya koymalıyız.