Avrupa Birliği Tekstil Gündemi
Avrupa Birliği 2018 Tekstil ve Hazır Giyim İstatistikleri yayınlandı: Ciro toparlanırken, ihracat 50 milyar Euro’ya dayanarak rekor kırdı. Türkiye-AB ilişkileri cephesinde ise Ortaklık Konseyi Toplantısı’nın dört yıl aradan sonra yeniden yapılması ümit verici bir gelişme...
2018’in ilk yarısında büyümesi yavaşlayan ve ikinci yarıdan itibaren küçülen AB’de tekstil ve hazır giyim üretimi 2018’i düşüş ile kapattı. Yalnızca yapay elyaf (yüzde +1.1), dokuma (yüzde +2.4), non-woven (yüzde +0.7) ve çorap (yüzde +24.3) gruplarındaki büyümeye rağmen; iplik (yüzde -7.5), örme kumaş (yüzde -10.1) ve teknik tekstillerdeki (yüzde - 8.1) küçülme; sektörün tümünde negatif bir büyümeyi getirdi.
Tekstilde istihdam yüzde 0.7 artarken, hazır giyimdeki yüzde 3.2’lik istihdam kaybı, sektörün tümünde istihdamın küçülmesi ile sonuçlandı. Ciroda ise özellikle dördüncü çeyrekte toparlanma yaşanırken, yılı tekstil yüzde 0.9’luk artış ve hazır giyim yüzde 0.4’lük düşüşle kapattı.
Tekstil ve hazır giyimde dış ticaret dengesine bakıldığında ise, yüzde 2.1 artış ile yaklaşık 65 milyar Euro kadar bir açık görülüyor. Burada da tekstil daha iyi performans göstererek ticaret açığını geçen yıla kıyasla düşürürken, hazır giyim açığı daha da artırdı.
AB dışından tekstil ithalatı yüzde 1.5 artarken, en çok artışı yüzde 4.8 ile AB’nin en büyük tedarikçisi Çin gerçekleştirdi. Türkiye’den ithalat ise yüzde 1.6 kadar düştü. AB’nin hazır giyim ithalatı ise yüzde 2.3 oranında artış gösterdi. En çok artış yüzde 6.1 ile Bangladeş ve yüzde 5.5 ile Vietnam’dan gerçekleşti; Türkiye’den hazır giyim ithalatı ise yüzde 1.8 kadar yükseldi. Çin ve Hindistan’dan ithalatta ise düşüş yaşandı. AB’nin Myanmar’dan ithalatı ise yüzde 52 artarak, bu ülkeyi yeniden Avrupa’nın ilk 10 tedarikçisi arasına soktu. Tekstil ve hazır giyimde AB dışına ihracatta ise yüzde 4.7’lik artış gözlemlendi. Bunun içinde tekstilin payı yüzde 2.8 civarındaydı. Çin’e ihracat yüzde 15 artarken, Türkiye’ye ihracat yüzde 4.3 kadar düştü. Hazır giyim ise ihracatta yüzde 6.4’lük artış yaşadı. Bunun içinde Çin’e yüzde 25’lik ve İsviçre’ye yüzde 10.8’lik artışlar önemli rol oynadı. AB, hemen hemen tüm ana pazarlarına ihracatını artırırken, Türkiye’ye ihracatı yüzde 8 kadar düştü. Türkiye’nin tekstil ve hazır giyimde AB’ye ihracatı Euro bazında hemen hemen aynı kalarak 14.6 milyar Euro’yu bulurken, miktar bazında yüzde 2.8 artması, fiyatların düşmüş olduğunu gösterdi.
AB, Kamboçya ve Myanmar’ın vergisiz ticaret avantajını askıya alabilir
AB’ye ihracatını geçen yıl ciddi ölçüde artıran Myanmar ve Kamboçya için durum 2019’da değişebilir. Zira AB; Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi (GTS) kapsamında az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin yararlanabildiği Everything But Arms (EBA / Silah Dışında Her Şey) Anlaşması’ndan Kamboçya ve Myanmar’ı çıkarmak için prosedürleri başlattı.
EBA Anlaşması’na göre; az gelişmiş ülkelerin Birleşmiş Milletler ve ILO Konvansiyonlarının insan hakları ve çalışan haklarına ilişkin prensiplerini karşılamalarını teşvik etmek amacıyla; bu ülkelere –silah ve savunma sanayii dışında- tek taraflı gümrük vergisi avantajı uygulanıyor. Fakat bahsi geçen iki ülkede bu prensiplerin ihlal edildiğinin tespit edilmesi üzerine, Şubat 2019’daki kararla altı aylık gözlem süreci başlatıldı. Bu süreçte söz konusu ülkelerin kendilerini savunmaları ve AB ile işbirliği içinde bu konuları düzeltmek için adımlar atmaları bekleniyor.
İhlallerin özellikle şu alanlarda gözlemlendiği belirtiliyor:
• Siyasi haklar: Demokratik muhalefet alanının sınırlandırılması
• Çalışma hayatı: Örgütlenme özgürlüğü ve toplu sözleşme müzakere haklarının kısıtlanması
• Özellikle şeker sektöründe toprak kullanımı imtiyazında usulsüzlükler
Böyle bir durumdan en çok etkilenecek alanların başında tekstil/hazır giyim geliyor. Bu sektörler bu ülkeler için önemli bir ihracat kalemi ve istihdam kaynağı. Aynı zamanda AB’nin GTS sistemi kapsamında en çok ithal ettiği ürünler de yine bu sektörden.
Kamboçya, Bangladeş’ten sonra AB’nin EBA Anlaşması’ndan en fazla yararlanan ülke. AB, yüzde 45’lik pay ve 5 milyar EURO ile Kamboçya’nın en büyük ticaret ortağı. Bu ticaret içinde tekstil, hazır giyim ve ayakkabının payı yüzde 75 civarında.
Myanmar’da da durum benzer. İstihdam için en önemli sektörlerden biri olan hazır giyimde ihracat 2 milyar Dolar’dan yüksek ve 2020’de 4 milyar Dolar’ı bulması bekleniyor. En büyük alıcılar ise Japonya, AB ve Güney Kore.
Askıya almanın gerçekleşmesi ve bu ülkelerin AB’ye ihracatta vergi avantajını kaybetmesi durumunda, AB pazarında oluşacak muhtemel boşluğu Türkiye’nin doldurması söz konusu olabilir.
AB-Türkiye ilişkilerinde son durum
2000’li yılların başından itibaren altın çağını yaşayan AB-Türkiye ilişkileri 2012’den sonra çalkantılı bir seyir izlemeye başlamıştı. Üyelik müzakerelerinin başladığı dönemlerde Türkiye’de yüzde 75’lere çıkan AB’ye halk desteği son yıllarda iyice düşerken, AB’de de milliyetçi söylemlerin yükselmesiyle siyasi alan gerginliklere sahne oldu. Tüm bunlara rağmen, Türkiye’nin uyum çalışmaları iki tarafta da teknik düzeyde devam etmekteydi.
Yaklaşık son iki senedir ise, özellikle Türkiye’nin demokrasi ve hukukun üstünlüğü prensiplerinden uzaklaştığı gerekçesiyle AB Konseyi ve Parlamentosu’nda dillendirilen ve hatta raporlanan önerilerle müzakerelerin ilerlememesi, finansal desteğin kısıtlanması, Gümrük Birliği modernizasyonunun askıya alınması gibi yaptırımlara gidildi. Müzakerelerin askıya alınması gibi hayli uç önerilere karşı Avrupa Komisyonu ise 2017’de İlerleme Raporu yayınlamayarak, “Türkiye’nin yeni anayasal sisteme (Başkanlık) adapte olması için zaman tanıyacağını” açıkladı. Böylece Türkiye’nin adaylık statüsü almasından bu yana ilk kez bir İlerleme Raporu yayınlanmamış oldu.
Bu sırada; Türkiye ile tam üyelik yerine alternatif bir ortaklık ilişkisi kurulmasının daha gerçekçi ve her iki taraf için de daha avantajlı olacağı yönünde öneriler de duyulmaya başlamıştı. 2018 sonlarında Avrupa Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn “Türkiye ile 2005 yılından bu yana devam eden üyelik müzakerelerine bağlı kalınmasının gerçekçi stratejik partnerlik yolunu kapattığı...”, “AB ve Türkiye her iki tarafın da çıkarlarına uygun olarak yeni, stratejik bir partnerlik için çabalamalı”, “Gümrük Birliği gibi alanlarda işbirliği yapabileceği” yönünde açıklamalar yapmıştı.
13 Mart 2019’da ise Avrupa Parlamentosu Türkiye’ye ilişkin raporunu açıkladı ve ilk kez üyelik sürecindeki aday bir ülke ile müzakerelerin askıya alınması çağrısı yapmış oldu. Bu önerinin, diğer kritik karar alma mekanizmaları olan Avrupa Komisyonu ve Avrupa Konseyi üzerinde bağlayıcı etkisi bulunmuyor.
Tüm bunlar ışığında Türkiye ve AB arasındaki Ortak Konseyi’nin 54’üncü Toplantısı’nın gerçekleşmesi ise ümit verici bir gelişme sayılabilir. Zira, 1964 yılından bu yana her yıl toplanan Ortak Konseyi’nin bir önceki toplantısı Mayıs 2015’te yapılmış, darbe girişimi sonrasındaki OHAL süresince hiç yapılmamıştı.
Ortaklık Konseyi, (o zamanki adıyla) Avrupa Ekonomik Topluluğu ve Türkiye arasındaki ilişkileri tesis eden ve Gümrük Birliği’ni hedefleyen 1963 tarihli Ankara Anlaşması ile oluşturulan bir organ. 1964’ten bu yana her yıl toplanarak iki tarafın ilişkileri ve geleceğinin konuşulduğu üst düzey bir platform oluşturuyor. Bu sebeple, Ortaklık Konseyi Toplantısı’nın dört yıl aradan sonra ilk kez yapılması ve Türkiye’nin AB için kritik önemine değinilmesi olumlu bir gelişme olarak değerlendirilebilir. 15 Mart günü Brüksel’de gerçekleşen toplantıda AB heyetine Yüksek Temsilci/Başkan Yardımcısı Federica Mogherini ve Türkiye heyetine Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu başkanlık ederken, görüşmelere Genişlemeden Sorumlu AB Komiseri Johannes Hahn da katıldı. Sonrasında gerçekleştirilen basın toplantısında temsilciler sürecin devamına ilişkin beklenti ve temennilerine yönelik mesajlar verirken; Bakan Çavuşoğlu “Türkiye’nin katılım sürecine olan bağlılığının altının çizildiğini ve üzerinde anlaşılan fasılların açılarak müzakerelere devam edilmesinin beklendiğini” ifade etti.
Siyasi alanda bunlar olurken, iş dünyası açısından çözüm bekleyen öncelikli konuların Gümrük Birliği Modernizasyonu ve AB’nin Türkiye’yi dahil etmeden üçüncü ülkelerle imzalamayı sürdürdüğü Serbest Ticaret Anlaşmaları olduğunu hatırlatmamızda fayda var.