Afganistan'ın bitmeyen çilesi
Afganistan, dağlık coğrafyası ve mücadeleci yapıya sahip halkıyla, yüzyıllardır farklı dönemlerin güçlü ülkeleri için zor yutulan veya yutulamayan lokma oldu.
İngiltere, üzerinde güneş batmayan imparatorluk unvanını taşıdığı 1842’de Gandamak savaşında askeri tarihinin en büyük yenilgilerinden birini yaşadı. Sovyetler Birliği 1979’dan 1989’a kadar ülkeyi kontrolü altına almaya çalıştı ama tutunamadı. Son dönemde de ABD ve müttefikleri çok sayıda insan kaybedip, büyük meblağlar harcadıktan sonra Afganistan’dan çıktı.
Afganistan, 652 bin 864 kilometrekare büyüklüğünde ve farklı etnik gruplardan oluşan 39 milyon nüfusa sahip bir ülke. Peştun (%42), Tacik (%24), Hazara (% 11), Özbek, Türkmen başlıca grupları oluşturur. Hazaralar Şii, diğerleri Sünni’dir. Resmi diller Darice (Afganistan Farsçası da deniyor) ve Peştuca’dır. Türk soylular da kendi lisanlarını konuşur.
Taliban’ın geçmişi ve bugünü
Sovyet işgalinden sonraki yıllarda ülkede farklı gruplar arasında yaşanan savaşlarda aradan çıkan Taliban 1996-2001 yıllarında Afganistan’ı yönetti. Taliban’ın son derece katı kuralları altında kadınlar eğitimden, çalışma hayatından ve sosyal hayattan ihraç edildiler. Müzik, televizyon, sinema yasaklandı. Ekonomi çok geri gitti. El Kaide terör örgütü Taliban koruması altında Afganistan’da yerleşti.
El Kaide’nin 11 Eylül saldırılarından sonra ABD ve müttefikleri Afganistan’ı hedef alarak Taliban yönetimine son verdi. Batı’ya düşman olmayan, topraklarında terör örgütü barındırılmayan ve çoğulculuğa, eşit haklara dayanan bir siyasi-sosyal sistem kurmaya giriştiler. Çok partili seçimler yapılabildi, başta kadın hakları olmak üzere sosyal hayatta bazı gelişmeler sağlandı. 6.7 milyar dolar civarındaki dış yardımların ateşlediği Afgan ekonomisi, 2001-2011 arasında yıllık ortalama yüzde 9 civarında büyüme kaydetti. Ancak, farklı bir kültüre dayanan, aşiret bağlarının merkezi bir otoriteye sadakatten daha güçlü olduğu ülkede işler farklı gelişti. Yolsuzluk ülkeyi kemirdi. Taliban da yeniden organize oldu ve sahaya indi.
ABD’nin çekilme süreci
ABD, müttefiklerine ve hatta kendi kurdurduğu Afgan hükümetine bilgi vermeden Ekim 2018’de Doha’da, Taliban’la başlattığı görüşmeleri Şubat 2020’de sonuçlandırdı. Bu anlaşmada, Afganistan topraklarının ABD ve müttefiklerine karşı kullanılmaması, Afganistan’daki tüm yabancı askerlerin çekilmesi ve Afganlar arası müzakerelerin başlaması üzerinde mutabık kalındı.
Olaylar bu çerçevede gelişirken, Taliban kimsenin öngöremediği bir süratle bir hafta içinde, 15 Ağustos’ta, Afganistan’ın tamamını ele geçirdi. Afgan Cumhurbaşkanı ülkeden kaçtı, ABD ve müttefikleri tarafından eğitilen ve donatılan Afgan ordusu buharlaştı. Taliban’dan kaçmak için Kabil havaalanına giden Afganların dehşet verici görüntülerini basından izledik. Her şeye rağmen, ABD ve diğer ülke askerlerinin Afganistan’dan geri çekilmeleri 31 Ağustos 2021’de tamamlandı.
Afgan ekonomisi
Afganistan halen dünyanın en fakir ülkelerinden biri. Ekonomide tarım ve tekstil sektörleri öne çıkıyor. Ülkede bakır, altın, petrol, doğalgaz, nadir metaller, mermer, demir cevheri bulunuyor. Doğal kaynaklarının 3 trilyon dolar değerinde olduğu söyleniyor. Ama yıllarca süren savaşlar ve kötü şartlar nedeniyle bu zenginliklerden yararlanamadı.
Haşhaş ekimi, uyuşturucu ticareti ve sınır kaçakçılığı da ülke ekonomisinde önemli yer tutuyor. BM Uyuşturucu ve Suç Ofisi verilerine göre, dünya haşhaş ve eroin ticaretinin yüzde 80’i Afganistan kaynaklı.
Taliban’ın yönetimi ele geçirmesiyle ülke ekonomisinde yeni bir şok dalgası yaşandı. Piyasada bulunabilen her ürüne zam geldi. Bankadan para çekilmesine sınırlama getirildi. Dış yardımlar kesildi. Afgan Merkez Bankası’nın ABD’de muhafaza ettiği 10 milyar Dolar civarındaki altın ve döviz varlıklarına ABD el koydu.
Türkiye’deki Afganlar
Ülke kalkınmasında çok ihtiyaç duyulan okumuş, meslek sahibi Afganların yurt dışına kaçmasıyla da ciddi bir beyin göçü yaşanıyor. Afganistan’dan mülteci akını korkusu çoğu yeri sardı. Sovyet işgalinden bu yana ülkeden kaçan 3.5 milyon civarında Afgan İran’da yaşıyor. Pakistan’da da 1.4 kayıtlı ve 2 milyon civarında kayıtsız Afgan var.
Afganlar konusu, dünyada en çok sığınmacının bulunduğu ülke olan Türkiye’de de gündemde. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü verilerine göre, Türkiye’de ikamet izniyle 53 bin 37, kısa dönem ikamet izniyle 41 bin 498 Afgan bulunmakta. 2014 yılından, 9 Eylül 2021 tarihine kadar ülkemiz sınırları içinde yakalanan Afgan düzensiz göçmen sayısı 518 bin 763. Ağustos ayı verilerine göre 12 bin 893 Afgan sınır dışı edilmiş.
Türkiye-Afganistan ilişkileri
3 bin 800 kilometre uzakta olmasına mukabil Türkiye ile Afganistan arasında ilginç bir ilişki bulunur. Gazneliler Devleti ile Babür İmparatorluğu Afganistan’da kurulmuştur. Afganistan nüfusunun yaklaşık yüzde 15’i Türk soyludur.
Gümrü Anlaşması nedeniyle TBMM’yle anlaşma imzalayan Ermenistan’ı saymazsak, Afganistan, Türkiye Cumhuriyeti’ni tanıyan ilk ülkedir. Kabil Büyükelçiliğimiz 1920 yılında faaliyete geçmiştir ve ilk Büyükelçimiz, Medine Müdafii Fahreddin (Türkkan) Paşa’dır. Bağımsızlığını kazandıktan sonra Afganistan’ın ilk lideri olan Emir Emanullah Han, Atatürk’ün reformlarını örnek almıştır.
Afganistan’la ikili ticaret hacmimiz, 2020 yılında yaklaşık 235 milyon Dolar seviyesinde gerçekleşmiştir. Güvenlik sorunları ve karayolu taşımacılığının yüksek maliyeti, ikili ticaretimizi zorlaştırmıştır.
Afganistan’daki 76 Türk firmasının çoğu inşaat sektöründedir. 2003-2018 yılları arasında yaklaşık 6.6 milyar dolar karşılığı projeler gerçekleştirmişlerdir. Diğer Türk firmaları sağlık, lojistik, enerji ve madencilik sektörlerinde çalışmaktadır. Firmalarımız şimdi beklemededir. THY’nin normal zamanlarda Kabil’e ve Mezar-ı Şerif’e uçuşları bulunmaktadır. Türkiye Afganistan’a eğitim, altyapı ve sağlık alanlarında ciddi yardımlar yapmıştır.
Türkiye NATO üyesi olarak da Afganistan’da görev yapmış ve 2015’ten itibaren, Kabil Hamid Karzai Havaalanı’nın askeri kısmının işletme ve güvenlik sorumluluğunu üstlenmiştir. Türk askeri, diğer ülke askerleriyle eş zamanlı olarak geçtiğimiz Ağustos ayı sonunda Afganistan’dan ayrılmıştır ama Türkiye, talep olduğu ve gerekli şartlar sağlandığı takdirde, havaalanı güvenliğini üstlenmeyi sürdürmeye hazır olduğunu açıklamıştır.
Kabil’deki Büyükelçiliğimiz halen faaliyetlerini sürdürmektedir. 2020 yılında Mezar-ı Şerif‘te, 5 Haziran 2020’de de Herat’ta açılan Başkonsolosluklarımız ise, bu aşamada faaliyetlerini askıya almışlardır.
Afganistan’ın geleceğiyle ilgili sorular
Taliban birçok ülke tarafından muhatap alınıyor ama henüz hiçbir ülke diplomatik ilişki kurmadı. Bunu yapmak veya yapmamak için Taliban’ın performansına bakılacağı görülmektedir.
Katar halen Batı ile Afganistan arasında arabuluculuk yapan ülke olarak öne çıkıyor. Çin, Taliban’a en açık olan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) ülkesi. Rusya temkinli. Mezhepsel farklılıklarından dolayı geçmişte Taliban’la savaşın da eşiğine gelmiş olan İran da Taliban’la kanallarını açık tutuyor.
Uluslararası camia Taliban’ın topraklarındaki terör örgütleri (IŞİD Horasan, El Kaide gibi) ve haşhaş üretimiyle ticaretine dair tutumunu çok yakından izleyecek.
Taliban’ın kurduğu hükümette Taliban’ın dışında kimsenin yer almaması, kadın bulunmaması, Başbakan ve İçişleri Bakanı başta olmak üzere ABD’nin terör listesinde ve BM’nin yaptırımlar listesinde yer alan kişilere hükümette yer verilmiş olması hayal kırıklığı yarattı.
Taliban, erkeklerle ayrı olmaları ve tamamen kapalı giyinmeleri kaydıyla kadınların yüksek eğitime devam edebileceğini duyurdu. Lisede okuyan kızlara ve kadın öğretmenlere ise bu aşamada evde kalmaları söylendi. Kabil Valiliğince de çalışan kadınların işe gitmemeleri istendi.
Taliban’la ilgili başlıca tartışma konusu değişip değişmedikleri. Kimilerine göre 1996-2001 yılındakine kıyasla Taliban daha makul gözüküyor ama uygulamaları bu görüşleri desteklemiyor. Taliban’ın olumlu yönde değiştiğine kanıt olarak gösterilen bazı örneklerin çok ihtiyaç duyulan dış yardımların gelmesine yönelik taktik hamleler veya vitrin süsü olması çok daha muhtemel görünüyor.
Bugün, Afganistan ekonomik olarak çok kötü bir durumda. Halk birçok güçlükle karşı karşıya. Taliban çok ihtiyaç duyduğu dış yardımları ancak beklentileri karşılarsa alabilecek ve kendisine uluslararası camiada bir yer edinebilecek. Yoksa, açlık, iç göç, mülteci akını ve yeniden savaşlarla, olan yine Afgan halkına olacak.
YAZAR HAKKINDA
Ömer Önhon (Emekli Büyükelçi): 1960 doğumlu. Kingston Üniversitesi (İngiltere) mezunu. Kasım 1985’te Dışişleri Bakanlığı’nda çalışmaya başladı. Riyad Büyükelçiliği, AGİT Daimi Temsilciliği, NATO Daimi Temsilciliği ve Şam Büyükelçiliği’nde çeşitli kademelerde görevler aldı. New York’ta Başkonsolosluk, Şam ve Madrid’de Büyükelçilik yaptı. Orta Doğu ve Asya İşlerinden Sorumlu Müsteşar Yardımcılığı görevinde bulundu. Nisan 2021’de Dışişleri Bakanlığı’ndan emekli oldu. ‘Büyükelçinin Gözünden Suriye’ isimli kitabı (2021) yayınlanmıştır.