Geleceği dokuyanlar: Tekstil Mühendisliği oku, geleceğini doku

18-07-2019

Sektörün önde gelen kurumları 2019-2020 eğitim dönemi öncesinde daha fazla öğrenciyi tekstil mühendisliğine teşvik etmek için YÖK ile iş birliği protokolü imzaladı. Üniversite sınavında ilk 20 bine girip, Tekstil veya Deri Mühendisliği bölümlerini tercih eden öğrencilere aylık asgari ücret tutarında burs sağlanacak. İlk 100 binlik dilimde yer alan öğrenciler, burstan farklı oranlarda yararlanabilecek.
Bir üniversite sınavı daha geride kaldı. Yapılan tercihler sonunda her yıl bazı bölümlere ilgi artarken; bazı bölümlere ise ilgi azalıyor, puanları düşüyor hatta açılan kontenjanlar dolmuyor. Bu bölümlerden biri de, bir zamanlar puanları bilgisayar mühendisliğinden, tıp fakültelerinden bile daha yüksek olan tekstil mühendisliği...

Sektörde tehlike çanları
Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, tekstil mühendisliği programlarının sayısının ve doluluk oranlarının son yıllarda düştüğüne, 2018 yılı itibariyle öğrenci alan 12 programın doluluk oranının yüzde 41.21’e gerilediğine dikkat çekiyor. 2018 yılında sadece üç fakültede yüzde 100 doluluk oranına ulaşılabilmiş. Ancak ortada bir tezat var: Tekstil sektörünün ihracat rakamları artmaya devam ediyor. Türkiye, dünyanın önemli tekstil üretim merkezlerinden. Pek çok Türk markası dünyaca tanınıyor. Sektör ile tekstil mühendisliğine ilgi arasındaki bu ters orantı, acilen çözülmesi gereken bir durum halini aldı. Tehlike çanlarını duyan sektörün önde gelen kurumları 2019 -2020 eğitim dönemi öncesinde daha fazla öğrenciyi tekstil mühendisliğine teşvik etmek için YÖK ile iş birliği protokolü imzaladı. Protokolün sloganı: Tekstil mühendisliği oku, geleceğini doku!

Asgari ücret kadar burs
İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB), İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) ve İstanbul Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği (İDMİB) öncülüğünde bir araya gelen 12 ihracatçı birliği ve Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası (TTSİS) ile YÖK arasında imzalanan protokol sayesinde, üniversite sınavında ilk 20 bine giren öğrenciler, tekstil ya da deri mühendisliğini tercih etmeleri durumunda her ay net asgari ücret tutarında karşılıksız burs imkânından faydalanacak.
YÖK Başkanı Prof. Dr. Saraç, iş birliği protokolünün detaylarını şöyle anlatıyor:
“Geçen yıl yaklaşık 28 milyar dolar ihracat gelirine ve ülkemizin toplam istihdamında ortalama yüzde 5.8 paya sahip olan, ekonomik rekabette önemli rol oynayan tekstil ve deri sektörlerimize hem beceri niteliği yüksek mühendisler kazandırmak, hem de Tekstil ve Deri Mühendisliği programlarına yönelik öğrencilerin algısını iyileştirmek amacıyla sektör temsilcilerimizle protokol imzalanmıştır. Tekstil ve Deri Mühendisliği programlarını tercih eden öğrencilerimize, değerli sektör temsilcileri tarafından gerekli şartları sağlamaları halinde eğitim bursu verilecek ve istihdam garantisi sağlanacaktır. Başarılı öğrencilerimizin bu programları tercih etmelerini sağlamak amacıyla bazı kriterler getirilmiştir. Yüksek Öğretim Kurumları Sınavı yerleştirme puanına göre; Tekstil Mühendisliği programı için ilk 80 bin, Deri Mühendisliği programı için ilk 100 bin içinde yer alan öğrencilere, ilk beş tercihlerinden en az birinin Tekstil Mühendisliği veya Deri Mühendisliği olması şartıyla her eğitim ve öğretim yılında dokuz ay boyunca burs verilecektir.”
Öğrencilerin eğitim burslarından ve istihdam olanağından yararlanabilmeleri için her yarıyıl 4 üzerinden en az 2.5 veya 100 üzerinden en az 65 genel not ortalaması ile eğitimlerini sürdürmeleri gerekiyor. Açıklanan programının başarıyı önceleyen bir burs programı olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Saraç, söz konusu uygulama ile mezun profilinin de yükselmesini beklediklerini ifade ediyor.

Okul sonrası iş hazır
Hayata geçirilen iş birliği protokolünün sunduğu bir diğer avantaj, istihdam garantisi. Eğitim bursundan yararlanan öğrencilere, tekstil veya deri sektöründe faaliyet gösteren firmalarda en az beş yıl süre ile istihdam imkânı sağlanacak. Prof. Dr. Saraç, bu program ile gençler arasında sektöre ilginin ve talebin artmasını beklediklerini söylüyor.
İmzalanan protokol, üniversite-sektör iş birliğini de güçlendirmeye hedefliyor. Saraç “Bu protokol ile öğrencilerimizin üniversitede edindikleri bilgi ve becerileri sektörde pekiştirmelerine ve daha da önemlisi gerçek iş ortamlarında yeni bilgi ve beceriler elde etmelerine imkân sağlamış olacağız. Bu nedenle söz konusu protokolü çok önemsiyoruz ve neticelerinin olumlu olacağını düşünüyoruz. Ancak protokolün başarılı olması için, sektörün kendisini tekstil ve deri mühendisliğine aday öğrencilere yeterince anlatması şart” diyor.

“Tekstil kelimesi gençleri cezbetmiyor”
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), Tekstil Teknolojileri ve Tasarımı Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ömer Berk Berkalp, öncelikle öğrencilerin tekstil mühendisliğini daha az tercih etmelerine neden olan olumsuz algının nedenlerinin bulunup, ortadan kaldırılması gerektiğini vurguluyor. Sadece Türkiye’de değil dünyada da böyle bir eğilim olduğunu ifade eden Prof. Dr. Berkalp, “Konular bilgisayar, elektronik, ekonomi, işletme... Gençlere bakıyoruz dijital dünyanın peşindeler” diye konuşuyor.
Berkalp’e göre ‘tekstil’ kelimesi artık, bugünün değişen sektörünü karşılamıyor. “Tekstil” denince, öğrencilerin aklına tişört, gömlek diken insanlar geldiğini söyleyen Berkalp, “Bugün 20 yıl önceki tekstil sektöründen bahsetmiyoruz. Bizim alanımız sadece konfeksiyon - hazır giyim değil. Otomobilin yüzeyi de tekstil, uçağın koltuğu, halısı da tekstil...” diyerek çalışma alanının çeşitliliğini vurguluyor.
Berkalp, Arçelik ile yaptıkları bir çalışmayı da örnek veriyor: “Arçelik’in ürettikleri arasında çamaşır makinesi var. İpekli kumaşlara yönelik bir program geliştiriyorlardı. Bizim hocalarımız ve beş-altı öğrencimiz, Arçelik’in Ar-Ge bölümü ile bu projede birlikte çalıştılar ve programı geliştirdiler. Bu çalışmadan sonra Arçelik, tekstil mühendisleri ile çalışması gerektiğini fark etti ve projedeki öğrencilerimizi işe aldı. Bu, farklı sektörlerde yaptığımız çalışmalara sadece bir örnek.”

“Sektör, algısını kendi kendine bozdu”
Berkalp, sektörün kendi kendine olumsuz bir algı oluşturduğunu da öne sürüyor. Gerekçesini şöyle açıklıyor: “1990’lı yıllarda internet yokken ve uluslararası firmalar bu kadar hayatımızda değilken tekstil şirketleri çok kâr etti. O zamanlar kimse ürünü kıyaslayamıyordu. Şimdi tüm ürünler kıyaslanabiliyor. Çin diye bir gerçek var. O yıllardaki kârlılık oranları düştü, oranlar şimdi yüzde 10-20’lerde. Bazı sektör temsilcilerinin medyaya da yansıyacak şekilde ‘Sektör can çekişiyor, kazanamıyoruz’ gibi ifadeleri yüzünden algı bozuldu. Şimdi yeniden cazibe merkezi olmaya çalışıyorlar.”
Yıllardır süregelen bu olumsuzluklara rağmen, imzalanan iş birliği protokolü üniversite adayları arasında hemen ilgi bulmuş. Berkalp, burs programını soranların, bilgi almak isteyenlerin olduğunu söylüyor; bu yıl İTKİB ile okullardaki danışman öğretmenlere yönelik tanıtım programları düzenleyeceklerini, tekstil mühendisliğini anlatacaklarını ifade ediyor. Dekan, sanayicileri de üniversitelerle ortak projeler geliştirmeye ve öğrencilere maddi destek sunmaya davet ediyor.

“Yeni koşullar tercihleri değiştirdi”
Konuyla ilgili sektör temsilcilerine de kulak verdik. İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı Ahmet Öksüz’e göre; ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik koşullar ve buna bağlı gelişen dünya görüşü, öğrencilerin ve ailelerin üniversite tercihindeki önem sırasını değiştirdi. Öğrencilerin, mezuniyet sonrası iş bulabilme kolaylığına önem vermesi, Tekstil Mühendisliği’ni seçenlerin sayısında düşüşe yol açtı. Dolayısıyla Tekstil Mühendisliği bölümlerinin puanları geriledi, negatif bir algı oluştu. Üniversite ile sanayi arasındaki iş birliğinin yeterli düzeyde olmaması da sanayicinin ihtiyacını giderecek adımların atılmasını geciktirdi ya da hiç atılmamasına sebep oldu.

Deri sektörü ne diyor?
Türkiye’nin katma değerli ihracatta lokomotif sektörlerinden deri ve deri mamulleri sektörünün, Türkiye ortalamasından altı kat daha katma değerli ihracat gerçekleştirdiğine dikkat çeken İstanbul Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği (İDMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Şenocak ise gelinen noktayı “Sektörümüze yönelik maalesef yıllar içerisinde biraz da kasıtlı ve sistematik bir şekilde oluşturulmuş olumsuz algılar birçok sorunu beraberinde getirmektedir. Deri mühendisliğinin sınırlı sayıda öğrenci grubu tarafından tercih edilmesi de maalesef biraz da bu olumsuz algının bir sonucudur” diye yorumluyor.
Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası (TTSİS) Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Denizer’in üniversitelerde Tekstil Mühendisliği bölümlerine talebin azalmasına yönelik analizi ise şöyle: “Zaman içinde değişen dünya ve ülke koşulları, kişilerin tercihlerinde de değişimlere sebep oldu. Bu değişimler gençlerin de kendi geleceklerine karar verirken göz önünde bulundurdukları kriterleri etkiledi. Hem tekstil mühendisliği kavramının topluma doğru anlatılamaması, hem de ülke genelinde ekonomik koşullardan hareketle sanayi sektörünün cazibesini yitirmesi ayrıca mezuniyet sonrasında iş bulma kolaylığının önem kazanması, maalesef tekstil mühendisliğinin algısında düşüşe sebep oldu. Bu yüzden de öğrenciler üniversite tercihlerinde daha cazip görünen bölümlere yöneldi.”

“Program umut verici”
Sorunun tespitine ve nedenlerine yönelik analizler böyle... Sektör temsilcileri bundan böyle, YÖK ile gerçekleştirecekleri burs programının Tekstil ve Deri Mühendisliği’ni tercih eden öğrenci sayısını artıracağından umutlu. Katma değerli üretimi ve verimliliği artırabilmenin anahtarının iyi eğitim almış, nitelikli ve beceri kabiliyeti yüksek iş gücü olduğunu vurgulayan İTHİB Başkanı Ahmet Öksüz, “Bu bakış açısıyla çıktığımız yolda eğitimin önemini vurgulamayı ve bu konuda bir bilinç oluşturmayı hedefledik. Nihayete erdirdiğimiz burs sağlama projemiz sayesinde sektörün gelecek vizyonu ile örtüşmeyen tablonun değişmesini bekliyoruz. Yaklaşık bir yıllık hazırlık sürecinin ardından imzalanan protokolle, gelecek yıldan itibaren tekstil mühendisliğine ilginin artacağına inanıyoruz. Ancak bugüne kadar yaptıklarımız, aslında daha çok sistemin kurulmasına yönelik çalışmalardı. Bugünden sonra üzerimize düşen, bu önemli projenin doğru bir şekilde öğrencilerimize ve ailelerine duyurulmasıdır. Başarılı bir tanıtım kampanyası ile çok daha etkili sonuçlar alacağımızı düşünüyorum” diyor.

“Burs tek başına yetmez”
TTSİS Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Denizer ve İDMİB Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Şenocak da burs programı ile Tekstil ve Deri Mühendisliği bölümüne ilginin artacağı görüşünde. Ancak tüm sektör temsilcileri bursun tek başına etkili olamayacağı ve öğrencilere yönelik daha geniş kapsamlı adımlar atılması gerektiği konusunda hemfikir. İmzalanan protokol, algıyı iyileştirme çalışmalarının ilk adımı.
TTSİS Yönetim Kurulu Üyesi Denizer, atılması gereken sonraki adımları şöyle sıralıyor: “Tekstil Mühendisliği bölümünün yapısal değişikliğe gitmesi gerekiyor. Dünyadaki gelişmelere bakıldığında artık ‘Akıllı Tekstiller’ ve ‘Tekstil Teknolojileri’ gibi alanların öne çıktığını görüyoruz. Dolayısı ile Tekstil Mühendisliği bölümlerinin de bu alanlara yönelik çalışmalar yapması gerektiğini düşünüyorum. Kendini güncel gelişmelere kolayca adapte edebilen bölümler uzun süre ayakta kalabiliyor. Ayrıca, üniversitelerdeki Tekstil Mühendisliği bölümlerinin uluslararası hale getirilmesi de gerekmektedir. Yurt dışından ülkemize okumaya gelen öğrencilerin tekstil mühendisliğine teşviki de algıyı yükseltecektir. Önümüzdeki süreçte bu konulara da eğilmeyi planlıyoruz.”
Uygulamalı eğitimin artırılmasına yönelik çalışmalar yapmayı planladıklarını belirten İDMİB Başkanı Mustafa Şenocak da “Öğrencinin henüz okurken, çalışacağı işletmeyi tanıyarak, teorikten pratiğe geçebilmesi, öğrencinin niteliklerini geliştireceği gibi işletmelerin de verimliliğini artıran bir faktör olacaktır” diye konuşuyor.
“Kuşkusuz yalnızca maddi destek, istediğimiz olumlu tablonun oluşması için tek başına yeterli olmayacak” diyen Ahmet Öksüz de tekstil mühendisliğinin tercih edilmemesinin en büyük sebeplerinden birinin mezuniyet sonrası iş bulamama kaygısı olduğuna dikkat çekiyor. Öksüz, bu kaygının ortadan kaldırılması amacıyla öğrencilerin eğitim sürecinde çalışma hayatına hazırlanabilmeleri için öğrencilere YÖK’ün de desteği ile henüz okurken işletmelerde uygulamalı eğitim alma imkânları sunacaklarını anlatıyor. İmzalanan bu iş birliği protokolü, tekstil mühendisliğine azalan ilgiyi tekrar canlandırmak için henüz ilk adım olabilir ama tekstil gibi Türkiye’nin önde gelen bir sektörüne nitelikli iş gücü sağlanması için geleceğe yapılan önemli bir yatırım olduğu kesin.

Tekstil / Deri Mühendisliği Öğrencilerine Burs
İlk 20 bin: Asgari ücret*
20-50 bin arası: Asgari ücretin yüzde 70’i
50-80 bin arası: Asgari ücretin yüzde 50’si
*Asgari geçim indirimi hariç

İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı Ahmet Öksüz:
“Sektörümüz adına büyük adım”
Tekstil sektörünün 2018’de 30 milyar dolara yaklaşan ihracat performansı ile yaklaşık 1 milyon kişiye istihdam sağladığına dikkat çeken İTHİB Başkanı Ahmet Öksüz, özellikle tekstil ve hazır giyim sektörlerinin her yıl dış ticaret fazlası verdiğini ifade ediyor. Öksüz’ün, YÖK ile ortak iş birliği protokolüyle ilgili görüşleri şöyle: “Bizler, ülkemizin hayli rekabetçi olduğu sektörümüzün yarınına sahip çıkmak, çağın gereklerine ayak uydurmasını sağlamak, negatif algıyı değiştirmek ve nitelikli tekstil mühendisleri yetiştirmek için elimizi taşın altına koymaya karar verdik. Önce ilgili üniversitelerin dekanlarıyla, bölüm başkanlarıyla bir araya geldik. Tercih edilmemesinin dışında, bölümün yapısal sorunlarına da eğilerek ne yapılması gerektiği konusunda yoğun fikir alışverişinde bulunduk. Sonra Yüksek Öğretim Kurumumuz (YÖK) ile bir araya gelerek tespitlerimizi paylaştık. YÖK ve Ticaret Bakanlığımızın da bu konuda bizlere destek vermesinin sonucu olarak sektörümüz adına büyük bir adım attık.”

İstanbul Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği (İDMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Şenocak:
“Nitelikli takım arkadaşlarına ihtiyaç duyuyoruz”
Sektöre yönelik negatif algılar yüzünden deri mühendisliği bölümlerinin, öğrenciler tarafından tercih edilmediğini vurgulayan İDMİB Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Şenocak; Türkiye’de sadece Ege Üniversitesi’nde bulunan Deri Mühendisliği bölümünün kontenjanının 16 olmasına rağmen son üç yıldır dolmadığına dikkat çekiyor. Şenocak “ Bununla birlikte son üç yılda Deri Mühendislikleri’nin başarı sıralaması 60 binin üzerinde gerileyerek 300 binlere düştü. Bu da maalesef sektörümüzün, ihtiyaç duyduğu nitelikten hızla uzaklaşıldığı anlamına geliyor” diyor. Şenocak şöyle devam ediyor: “Deri ve deri mamulleri sektörü olarak uzun vadede hedefimiz, katma değerli ihracatımızla kilogram başına ihracat bedelimizi 10 dolardan, 15 doların üzerine çıkarmak ve dünyadaki pazar payımızı artırmak. Bu gayeye ulaşmak için de küresel gelişmeleri yakından takip edebilen, teorik ve pratik eğitimini başarılı bir şekilde gerçekleştirebilmiş deri mühendislerine nitelikli takım arkadaşları olarak ihtiyaç duyuyoruz.”

Şakir Özgökçeler / Tekstil Mühendisi
“Tekstil Mühendisliği’ne ilginin azalması 1990’lara dayanıyor”
İTÜ Makina Fakültesi Tekstil Mühendisliği bölümüne 1984’te girdim. 1990’lı yılların sonuna kadar üniversitelerin tekstil mühendisliğine giriş puanları, yüzde 1’lik dilimin içindeydi. Benim girdiğim dönemde ülkemizde sadece üç üniversitede tekstil mühendisliği eğitimi veriliyordu (İTÜ, Ege Üniversitesi, Uludağ Üniversitesi). Verilen eğitimle elyaf, iplik ve kumaş üretimi ile ilgili tüm bilgilerin öğrenciye kazandırılması hedefleniyordu. 1980 sonrasında ülkemizde ihracata yönelik politikaların değişmesi, teşvik sisteminin getirilmesi ve özellikle Avrupa gibi ülkelerde işçilik maliyetlerinin yükselmesi neticesinde hazır giyim sanayi başta olmak üzere tüm tekstil (iplik ve kumaş üretimi de dâhil) sektöründe yatırımlar arttı. Bu yatırımlar tekstil mühendisi talebini de canlı tutuyordu. İhracata dayalı bu üretimler, yüksek kârlılık oranlarıyla tüm sektör çalışanlarını memnun ediyordu. 1990’lı yılların sonuna doğru yaşananlar -S.S.C.B’nin çökmesiyle Doğu-Batı Bloku’nun yok olması, Uzak Doğu’daki ülkelerin özellikle Çin’in gelişmesi, teknolojinin ilerlemesi, internete bağlı tüm etkenler- dünya ticaretini ve ekonomisini de değiştirdi. Bu dönemde ülkemizdeki ekonominin kötüleşmesi (yüksek enflasyon vb.) ve dünya genelinde rakiplerimizin artmasıyla kâr marjları düşmeye başladı. Yeterli sermayeye sahip olmayan ve plansız büyüyen birçok işletme bu dönemde kapandı. Bu işletmelerin çoğu çalışanı, bir anda işsiz kalarak başka sektörlere yönelmeye başladı. Birçok işletmenin batması, yeni yatırımların azalması, çoğalan tekstil fakültelerinden mezun mühendis sayısının artması ve iş bulmakta güçlük çekmesi, mesleğe ilginin azalmasına yol açtı. Ben almış olduğum tekstil makine mühendisliği eğitiminin (iplik, kumaş ve makinaları) yanında endüstri mühendisliği bilgileri ile de kendimi yetiştirmeye çalışarak, uzun yıllardır sektörde planlama ve üretim departmanlarında çalıştım.
Ülkemiz ekonomisi için çok önemli olan sektörümüzde (2018 ihracat rakamlarına göre; tekstil ve ham maddeleri, deri, halı, hazır giyim birlikte değerlendirildiğinde yüzde 18 ile neredeyse otomotiv sektörü ile başa baş) tekstil mühendislerine ihtiyaç hiç bitmeyecektir.
Devletin bu sektöre ilgisinin artırması (teşvik yöntemleri), kapasite, çalışan sayısı gibi ölçeklere dayalı olarak firmalara tekstil mühendisi bulundurma zorunluluğunun getirilmesi, kanımca alınması gereken önlemlerdendir.

YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç
“Olumsuz algı, gerçek durum ile örtüşmüyor”
Prof. Dr. Yekta Saraç öğrencilerin tercihlerini etkileyen, sektöre yönelik olumsuz algıya dikkat çekiyor: “Sektör temsilcilerimiz tarafından tekstil mühendislerinin sektörde iş bulamama gibi bir sorunlarının olmadığı ve sektördeki tekstil mühendisi ihtiyacının her geçen gün arttığı belirtilmekte. Demek ki, gerçek durum ile konuya ilişkin algı örtüşmüyor. Bizlere düşen, kamuoyuna ve öğrencilere gerçekleri aktararak bu programların hak ettiği değeri görmesini sağlamaktır.”

Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası (TTSİS) Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Denizer:
“Mezunlar iş bulma kaygısı yaşamayacak”
Bir ülkenin teknoloji üretebilmesinin en büyük adımlarından birinin üniversite-sanayi iş birliğinin sağlanması olduğunu belirten Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası (TTSİS) üyesi Mustafa Denizer, “Bugün üniversiteler sanayiciler ile geçmişte olduğundan çok daha fazla temas halinde. Nitelikli iş gücü ihtiyacımızı karşılamak için başlattığımız burs projemizin hedeflerinden biri de, öğrencilerin mezun olduktan sonra beş yıl tekstil sektöründe çalışmaları. Bunun için öğrencilerimizin iş bulmalarına destek vereceğiz” diye konuşuyor. Bu sayede öğrencilerin iş bulma kaygısı yaşamadan eğitim hayatlarını sürdürecekleri söyleyen Denizer “Tekstil, hazır giyim ve deri sektörlerimiz de dün olduğu gibi bugün de istihdama katkı sağlamaya devam edecek” diyor.


Diğer Haberler