AB Tekstil Gündemi: Tekstilde Döngüsel Ekonomi

18-07-2019

Avrupa Birliği’nin yeni gündem maddesi ‘döngüsel ekonomi’. Plastikten sonra tekstilin döngüsel ekonomi öncelikli sektörler arasına girmesi öngörülüyor. Tekstil açısından öne çıkan bir başka gelişme de Avrupa Tekstil ve Hazır Giyim Konfederasyonu’ndaki (EURATEX) görev değişimi. Yeni başkan İtalyan Alberto Paccanelli oldu.

Tuba Kobaş Huvaj / TTSİS Araştırma Müdürü

Avrupa Birliği’nde ‘yeni büyük şey’ / next big thing, başka bir deyişle yeni gündem ‘döngüsel ekonomi’. Temelde minimum atık üretilmesini amaçlayan bu prensibe göre bir endüstrinin atığını başka bir endüstrinin girdi olarak kullanması, üretim ve tüketimde daha az kaynak harcanması öngörülüyor.
İş yapma şekillerini etkileyen pek çok düzenlemede olduğu gibi, bu konu da önce iş ve akademi dünyası, AB yetkilileri gibi tüm taraflarca her yönüyle masaya yatırılıyor; sonra söz konusu şartlar, etap etap yasal düzenlemelerle AB Tek Pazarı’nda standart haline geliyor. Bunun en yakın örneği, sektörümüzü de yakından ilgilendiren ve belirli tonaj aralıklarında kimyasalların AB pazarına girmesini üç aşamada kısıtlayan REACH (Kimyasalların Kaydı, Değerlendirilmesi, İzni ve Kısıtlanması) Direktifi idi.
Döngüsel ekonomi prensiplerinin de benzer şekilde standart haline gelmesi ve özellikle atık yönetimi konusunda üreticilere ciddi sorumluluklar getirmesi bekleniyor. Mayıs ayında Viyana’da düzenlenen Eko İnovasyon Forumu’nda Avrupa Komisyonu yetkililerinin ifade ettiği üzere, plastikten sonra tekstilin de döngüsel ekonomi öncelikli sektörler arasına girmesi öngörülüyor. Sendikamızın da üyesi bulunduğu Euratex, tekstil ve hazır giyim sektörlerini temsil eden kuruluşlarla bir çalışma grubu oluşturarak, çevresel sürdürülebilirlik için önemli, fakat üreticilere –dolayısıyla tüketicilere- ekstra maliyetler getirecek bu muhtemel düzenlemelerden sektörün en az zararla çıkması için çalışmaya başladı.
İlk olarak sektörü bilgilendirmek ve Avrupa Komisyonu’na sektörün hassasiyetlerini anlatmak için ortak bir manifesto yayımlandı ve çeşitli sektörel etkinliklerde paylaşılmaya başlandı. Metinde öne çıkan mesajlar şöyle:
• AB’nin 28 ülkesinde 1 milyon 700 bin kişiyi istihdam eden 176 bin işletmenin bulunduğu sektörün büyük bölümünün KOBİ olduğu unutulmamalı. Bu işletmeler, maliyetli dönüşümlere karşı korunmalı.
• Değer zincirinin kırılgan noktalarında ortaya çıkacak maliyetler için endüstrinin destek ve yatırıma ihtiyacı olacak. Komisyon, bu konuda elini taşın altına koymalı.
• Döngüsellik bir bütün olarak ele alınmalı. Sadece geri dönüşüm ve atık yönetimi değil, inovatif malzeme ve tasarım da düşünülmeli.
• Görünürlüğü ve temsil gücü yüksek ‘markalar’ bu prensiplere adapte olmuş görünse de, arka planda üreticiler ve hizmet sağlayıcılar düzeyinde ciddi bir politika ve destek eksiği bulunuyor. Bu, göz ardı edilmemeli.
• Moda endüstrisi, tüketicilere sürdürülebilir tüketim davranışları kazandırma gücüne sahip olduğundan, bu potansiyeli iyi kullanmalı.
Metnin oluşturulması sırasında kapsamın ne olacağına dair ciddi tartışmalar yaşandığını belirtmekte fayda var. Zira tekstil değer zincirinin komplike ve sınırları aşan yapısı düşünüldüğünde, tekstilin tüm alanlarına uygulanacak genel bir yaklaşımın yanlış olacağı ve teknik tekstil gibi farklı alanların farklı gereksinimleri olacağını vurgulamak üzere, manifestonun ilk etapta sadece ‘giyim ve kumaş’ üzerine odaklanmasına karar verildi.
Bir adım geriye giderek, tekstilin neden öncelikli olarak döngüsel ekonomi kapsamına alındığı anlamak için Avrupa Çevre Ajansı verilerine bakmakta yarar var:
• Tekstil sektörü, kişi başı 700 metrekare ile Avrupa’nın ikinci büyük toprak kullanıcısı.
• Kişi başı yıllık 104 metreküp ile Avrupa’nın beşinci büyük su kullanıcısı.
• Giyim ve ayakkabı sektörü küresel sera gazı emisyonunun yüzde 8’inden sorumlu. Karşılaştırma yapılırsa, havacılık sektörünün payı ise yüzde 2.
• Sektörün en büyük çevresel ayak izi elyaflardan kaynaklanıyor. Doğal elyafların tarımsal üretim sürecinin çok fazla doğal kaynak- yoğunluklu olması, yapay elyafların üretiminde ise okyanuslara büyük miktarda mikroplastik salınması bu ayak izini artırıyor.
• Küresel olarak tekstilin sadece yüzde 1’i geri dönüştürülerek, yeni ürünlerin yapımında kullanılıyor. Dörtte üçü ise gömülüyor ya da yakılarak bertaraf ediliyor. Avrupa’da 2025’ten itibaren tekstil atığının ayrı toplanması zorunlu olacak.
Döngüsel ekonomi konusunda muhtemel düzenlemelerin üretici üzerindeki sorumluluğu artırma, finansal ceza ve ödüler, eko-dizayn, etiketleme ve çevreci kamu satın alma prensiplerini kapsaması bekleniyor.
Tüm bunların ülkemiz tekstil endüstrisine etkilerini ise hem en büyük ihracat pazarımız olan AB’nin getireceği pazar şartları hem de Türkiye’nin AB adaylığı kapsamındaki yasa uyum çalışmaları şekillendirecek. Sanayicilerimizin bu gelişmeleri takip etmesinde fayda olduğunu hatırlatmak isteriz.

EURATEX’e yeni Başkan
Sendikamızın üyeleri arasında olduğu Avrupa Tekstil ve Hazır Giyim Konfederasyonu (EURATEX)’in Genel Kurulu 13 Haziran tarihinde Brüksel’de yapıldı. Yeni Başkanlık Divanı Yönetim Kurulu’nun daha önce üzerinde mutabakat sağladığı isimlerden oluştu.
Genel pratik olarak Avrupa’nın en güçlü tekstil ülkelerinden kabul edilen İtalya, Almanya, Fransa ve Türkiye’den temsilcilerden oluşan Başkanlık Divanı’nda dengeler yine değişmedi. İtalya’dan Alberto Paccanelli, Euratex’in yeni başkanı olurken; Almanya’dan Bölze Bodo, Fransa’dan Gregory Marchant, Belçika’dan Jean François Gribomont ve Türkiye’den Ruşen Çetin Başkan Yardımcıları olarak seçildiler.
Sendikamız, Yönetim Kurulu Üyemiz ve Genel Tekstil CEO’su Harun Tavaşi tarafından Euratex Yönetim Kurulu’nda temsil ediliyor.
Yeni Başkan Paccanelli, daha önce Euratex vizyonunu açıklamış, Avrupa tekstil ve hazır giyim sektörünün modernizasyona ve genç nesil için çekici hale getirilmeye ihtiyacı olduğuna dikkat çekerek bu konuda çalışmalar yapacağını belirtmişti. Genel Kurul sonrası gerçekleşen seminer de ‘Becerileri Cezbetmek / Attracting Talent’ başlığı ile gerçekleşti. Konuşmalardan öne çıkan notlar şöyle:
• 2005-2012 yılları arasında Avrupa’da tekstil ve hazır giyim imalat sanayi yüzde 35 istihdam kaybetti, fakat 2012’den bu yana sektörün çabasıyla tekrar ivme kazandı.
• Sektörde çalışan yaklaşık bir buçuk milyon kişinin yüzde 36’sının yaşı, 50’nin üzerinde. Acilen yapılacak değişikliklerle iş gücünün gençleştirilmesi ve dijitalleşmeye uygun yeni becerilerle donatılması gerekiyor.
• Eğitim yatırımlarının ve fasilitelerinin modernize edilmesi gerekiyor.
• Gençleri sektöre çekmenin yanı sıra, mevcut çalışanların da yeni becerilerle donatılarak iş gücü piyasasında kalmaları sağlanmalı.
• Avrupa Komisyonu’nun İstihdam ve Sosyal İşler Genel Müdürlüğü’nden Manuela Geleng, Avrupa’nın tüm sektörlerinde iş gücünün yüzde 54’ünün 2020 yılına kadar yeni beceriler kazanmaya ihtiyacı olduğunu belirtti. Avrupa Komisyonu’nun bu konuda pek çok politikası ve programları bulunuyor.
• Şirketlerin yüzde 77’si yeni yatırım yapmamalarına sebep olarak, boş pozisyonlar için gerekli becerilere sahip çalışan bulamamalarını gösteriyor.
• Daha önce Inditex ile H&M’de üst düzey pozisyonlarda görev alan ve şu an insan kaynakları konusunda danışmanlık veren Emma Giner, yaptığı ilginç konuşmada, markaların artık genç çalışan bulmak için ücretten çok daha fazla şey önermeleri gerektiğini ifade etti. Gerek çalışan, gerekse müşterilerin artık sadece ürüne bakmadığını, markanın sunduğu kültür ve değerlerin tercihleri etkilediğini belirtti. İş yerlerine, çekici olmak için artık ‘bir hikâye anlatmalarını’ önerdi. Yeni jenerasyonun bir iş yerinden beklentilerinin, önceye göre çok farklılaştığını, esnek çalışma saatleri, uzun süreli ücretsiz izin gibi ihtiyaçları olduğunu aktardı.
• Almanya Tekstil ve Moda Konfederasyonu Textil+Mode, gençleri tekstil sektörüne çekmek için ‘Senin İşin, Senin Şansın’ sloganıyla başlattıkları girişimi tanıttı. Gençlere hitap eden görünüm ve içeriğe sahip, sektörün geleceği ile ilgili kısa makaleler, haberler, eğitimler ve açık iş pozisyonlarının paylaşıldığı bir web portalı ( https://www.go-textile.de/ ) oluşturduklarını paylaştı.
• Moda Okulu uygulamalarına bir örnek olarak, İstanbul Moda Akademisi (İMA) Moda Tasarım Bölüm Başkanı Gülin Girişmen de bir konuşma yaptı. Girişmen, İMA’nın imkânlarını, yenilikçi eğitim yaklaşımlarını ve sanayi ile iş birliğine verdikleri önemi anlattı. Öğrencilerin, işlerini pazara indirerek, gerçek alıcılar ve markalara tanıtmaya ihtiyaçları olduğunu aktaran Girişmen, İMA’nın, öğrencilerine koleksiyonlarını İstanbul Mercedes Benz Moda Haftası’nda podyumda sunma olanağı verdiğini ve bu sebeple de tercih edildiklerini söyledi.


Diğer Haberler